Biyografi,  Toplum

Newton ve Emrah’ın Kaderi ya da Algısı

Bizim Emrah neden Isaac Newton olamadı? Kim ya da kimler engeldi? Kader dehâ doğmak ile değişir mi?

Hikaye aynı, zaman ve mekan farklı;

✅Kahramanlarımızdan biri 1564 Birleşik Krallık; Diğeri 1996’da Türkiye’de bir sahil kasabasında dünyaya gelir.

✅Kahramanlarımızın her ikisi de erken yaşta babasız kalır.

✅Her ikisi de 3 yaşındayken Annelerinin evlenmesi gerekçesi ile Anneanneye bırakılır.

✅Üvey babadan nefret eden sorunlu, kinci, hırçın, meraklı ve araştırmacı karakter yapıları da birbirlerine çok benzemektedir.

Ortak özellikler yalnızca bu kadarla da bitmez;

✅Her ikisinin de cimri annesi, çocuğunun liseden sonra okuluna ya da başka konularına masraf yapmak istemez ve çocuğunun köyde çiftçi olmasını ister… Çiftliğin başına geçecek hayırlı bir evlat tek temennileridir.

‼️ Newton’un derdi okula dönmek bilgisine bilgi katmak, anlayamadığı dünyayı, Tanrı kavramını aydınlatmaktır ve bunun için annesi ile okula dönmek konusunda savaşır.

‼️ Bizim köylü Emrah’ta tıpkı Newton gibi bahçede çalışmak istemez ama bi farkla! Onun derdi daha çok para kazanmak, lüks içinde yaşamak, gününü gün etmektir. Bu konuda Annesi ile savaşmasına pek gerek kalmaz zira babasız büyüyen evladın gönlünü hoş tutmak için bazı tavizler vermek gerekebilir. Rahatlatılması gereken vicdan kullanılır ve annesinin isteği olsa da olmasa da emlakçı olmak için şehre kapağı atma yolunda ilerler. Elbette insanca yaşamak herkesin hakkıdır, adaletli bir dünyada insanca ve eşit yaşayabilmektir. Lüks yaşam talebinde haklı olmakla beraber bunun için her türlü legal ya da illegal yolu denemek konusu insanlık dışı sayılabilir. Fakat yaşadığın ülkede balık baştan kokmuş ise ”Allah’ta affetsin millette” denilerek itibar zannedilen zenginlik elde edilebilir.

‼️Newton, üniversite derdindedir. Annesini bir şekilde ikna eder ve hem okula gider hem de masraflarını çıkarabilmek için çalışır. Bu dönem zenginler tarafından hayli ezilir. Zengin bir ailenin yokluk çeken çocuğu olmak onu yıpratır ya da hırslandırır.

‼️Emrah ise ezildiği hiçbir iş yerinde kalmaz zaman zaman işsiz, zaman zaman ailenin başına bela, sorunlu evlat konumundadır ve en sonunda emlakçılığa başlar. Okul, eğitim, vs. aklının hiçbir köşesinde yoktur. Sonuç olarak milyonlarca kadersiz ya da algısı farklı bireyler gibi günü kurtarmak için çalışan bir karakter haline gelir.

‼️Newton bilim alanında gösterdiği başarılardan dolayı önemli bilimsel konularda çalışmalarıyla ismini duyurur. 27 yaşında Cambridge Üniversitesi’ne matematik profesörü olarak atanır… Şövalye olarak itibarlı ve dünyanın en kıymetli bilim insanları arasına sonsuza kadar yerini alır.

Kahramanların hikayeleri aynı ama sonuçlar neden farklı? 

Çünkü Newton’un yaşadığı evde kitaplar vardır. O nefret ettiği üvey babasının büyük bir kütüphaneye sahip olması onun algı dünyasını değiştirir. ‘’Eğer işe yarar bir şey bulduysam sabrım sayesindedir.’’ der, demesine de işin aslı konu sadece sabırlı olmasından ibaret değildir. Büyüme çağında kitaplar yoldaşı olmuş, algısını çok daha insani bir yöne çevirmesi için elinden tutmuştur.

Hayata ‘’neden ?’’ sorularıyla başlayan 3 yaşındaki kahramanlarımızdan biri sorularının cevaplarını kitaplarda arama imkanı bulabilmişken diğeri sigara içip içemeyeceğini, Rus kızları tavlayıp tavlayamayacağını ve konu komşunun dedikodusunu yapan aile bireyleriyle vakit öldürmeyi deneyimlemek zorunda kalmıştır. Her ikisinin de kaderini algılarını yönlendiren toplum yönetmiştir.

Evet, herkes dahi olarak doğmaz ama, eminim Newton’da kitapları okul sıralarında bulan Emrah’ın yerinde olsaydı sonuç pek de farklı olmazdı.

Newton’un dediği gibi; ‘’Platon benim arkadaşımdır, Aristoteles arkadaşımdır ama en büyük arkadaşım gerçektir.’’

Bizim Emrah’ın gerçeği Newton’un gerçeği olsaydı ‘dehâ olmak’ nereye kadar yeterli olurdu?

Elbette Newton’un da ayağına takılan taşlar oldu, 1500’lü yıllarda tartışılması normal olan ama hâlâ günümüzde de insanlığın zihinsel olarak yavaşlamasına ve Newton’un ayağına takılan en büyük taşlardan biri ‘’Gerçek din bu değil, gerçek Hıristiyanlık bu değil” diye diye zamanının büyük çoğunluğunu din kavgalarına ayırması olmuştur. Kim bilir belki din ile zaman kaybetmemiş olsa bugün o çok merak ettiği ölümsüzlüğün formülü bulunmuş ya da bilim çok başka noktada hatta insanlık daha ileri bir medeniyete atlamış olacaktı.

Emrah ve diğerlerinin 2023’te bile çağ dışı bir hayat sürmesine sebep olan zaman kaybı konular sanki dünyanın en önemli konularıymış gibi toplumlara dayatılmasaydı, insanlığın daha eşit yaşaması mümkün olabilirdi. (Tekrar altını çizerek söylüyorum!) İnsanlığın ruh hastası kapitalist psikolojisi belki bilim tarafından çözüme ulaştırmış olacak ve egoistlik ile vicdansızlık barındıran genler vücudumuzdan bir şekilde arındırılıp cenneti yakalayabilecektik.

Kimsenin hayatı kolay değil, kabul ediyorum ama bu zorluklar içinde savaş verdiğiniz ortamda deha iseniz ve elinizin uzanabileceği mesafede kitaplarınız varsa o zorluklar sizi şövalyelikle taçlandırmanız için inatçı bir kişilik sunarken, diğer tarafta ailesiyle uyuşturucu madde deneyimlediği için gece eve gelmeyen oksijen israfı bir yaratığa dönüşmenize sebep olabilir. Bulunduğumuz ortamdaki sosyolojik etkiler, yaşadığımız coğrafya ya da bize dayatılanlar; arzu edinilen tüketici rollere yönlendiriyor. Hani İbrahim Tatlıses bir ders verici tarihi bir söylemde bulunmuştu ya şöyle diyerek: “Oxford vardı da biz mi gitmedik!” Dün ODTÜ tehlikedeydi, bugün Boğaziçi Üniversitesi. Elimizdeki imkanları dahi koruyamıyoruz! Fakat ne mutlu ki Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin çocukları olarak damarlarımızda azim ve çalışma isteği dolaşıyor. Algılarımız, kaderimizi belirleyeceğimiz ölçüde güçlü…

Not: Kahramanlarımızın her ikisi de gerçek hayattan alınmadır. Hayat hikayeleri kesinlikle kurgu barındırmamaktadır.

Dilek

Dekolonizasyon: Newton zan altında

Sisyphuslar 2023’e girer mi?

“İnsan Anlamadığının Düşmanıdır.”

 

Bütün ilişkiler tek!

 

Düzenbaz Dinciler

Editör

Siz de fikrinizi söyleyin!