Deneme,  Gundem Arşivi Klasikleri,  Kurgu,  Toplum

Hüdaverdi Almaz’ın yaşadığı çok sakin bir gün

Otuz beş yaşındaki Hüdaverdi Almaz, dün akşam bir arkadaşının doğum gününü kutlamak için, onunla ve diğer davetlilerle, yemeğe gitti. Doğum günü kutlamasından gece yarısı ayrılıp taksi ile eve geldi.

Taksi ile eve giderken şiddetli yağmur yağıyordu. Camdan dışarı bakarken yağmur damlalarının turkuvaz bir mavi renkte parladığını gördü. Çevresinde damlaları bu renge bürüyen mavi ışık kaynağı aradı, ancak ne uygun bir lamba ne de polis arabası göremeyince aklından “Bir daha içkiyi yağmurun rengini bile değiştirecek kadar fazla içmemeliyim” diye bir düşünce geçti ve kendi kendine gülümsedi.

O ortamda kadehler hiç boş kalmadığından olsa gerek, bugün gereğinden çok geç uyandı. Çalar saatini duymamıştı bile. Buna rağmen evden çıkmadan evvel aynaya bakıp saçına, başına ve kıyafetine çeki düzen vermeyi ihmal etmedi. Ailesinden öyle eğitilmişti. Büyüklerinin tekrar tekrar anlatmaya bıkmadığı hikâyeye göre onların ataları asırlar önce ilk kez bir aynayla karşılaşan insanların köyünden gelmeymiş.

Ofise vaktinde varması bugün imkânsız görünüyordu. Hâlbuki on beş senelik meslek hayatında daha hiç iş yerine geç kalmamıştı. Bırakın geç kalmayı, geç kalma ihtimali görünse bile öfkeli ve hırçın oluyordu ve önüne gelene olup olmadık nedenlerden dolayı parlardı.

Hemen kapının önünde park ettiği beyaz arabasının üstü tamamen ince turkuaz mavi bir toz ile kaplıydı. Sinirlenmedi hiç. Sokaktaki bütün arabalarda aynı toz örtüsü vardı.

Ancak kendisi henüz fark etmese de bugün farklıydı. Gayet sakin, hiç telaşlanmadan ve sessizce arabasına bindi. Normalde ofise varması yaklaşık yarım saat sürerdi. Biraz geciktiği için trafik kalabalıktı. Ana yola gidebilmesi için sağa döndü. Döndükten sonra arabanın içinde alışık olmadığı bir ses duydu, sinyallerin tik tak, tik tak sesiydi bu. Ne olduğuna şaşırdı, zira ehliyet sınavından sonra arabanın sinyal kolunu kullandığını hatırlamıyordu. Kendisinin az evvel sinyal verdiğini fark etmemişti bile.

Üç şeritli ana yolda giderken önünde, sağında, solunda ve arkasındaki araçların hepsi hız sınırını aşmadığını ve öndeki araca uygun mesafede gittiğini fark etti. Sekiz dakikadır ana yolda olmasına rağmen daha bir kere korna sesi duymadı. Şerit değiştirenler ise sinyal veriyordu ve girmek istediği şeritte kimse bunu engellemeye çalışmıyordu.

Her gün gittiği bu yolda normal olarak sürekli korna sesleri duyar ve şerit değiştirenlerin sürekli engellemesiyle karşılaşırdı. Ancak bugün, her şey farklıydı. Her gün gittiği bu yolda normalde her dakikada en azından bir kişiye ağza alınmayacak küfürler sallardı.

Hüdaverdi Almaz, bu sakin ve rahat gününün nedenini anlamaya çalıştı. Bu sessiz ve sakin yolculuğun nedeni ne olabilirdi? Belki de bugün sadece bir şanslı gündü.

“Hayırdır inşallah” diye mırıldandı kendi kendine. O anda arabanın radyosunda en son flaş haber anonsu ile müzik kesildi:

“Bugün sabah ülkemizde bir ilk yaşandı sayın dinleyiciler. En büyük şehrimizin belediye meclisinde üç muhalefet partisinin ortak oylamaya sunduğu şehir planlama önerisi ve bunun için gerekli olan bütçe, ilk kez bütün partiler tarafından oy birliği ile kabul edildi.”

Hüdaverdi de bahsedilen 15 milyon nüfuslu en büyük şehirde yaşıyordu. Haberin detayları anlatılırken Hüdaverdi dikiz aynasında büyük hızla bir ambulansın çakar ışıklarla ve sesli sirenle yaklaştığını fark etti. Gözlerine inanamıyordu zira arkasındaki tüm araçlar çok disiplinli bir şekilde, yani hiç korna çalmadan ve birbirini sıkıştırmadan, cankurtaran arabasına rahat geçit sağlamak için sağa ve sola yanaşıyorlardı. Tekrar önüne baktığında önündeki vasıtalar da aynı şeyi yapmıştı. Bir tek kendisinin daha ortada gittiğini anlayınca o da hemen sağa yanaştı.

Evden geç çıkmasına ve sürat sınırını aşmamasına rağmen diğer günlerden çok daha çabuk yol almıştı. Ofise zamanında yetişebildi.

Hüdaverdi ofise girince sekreteri Mahire Hanım onu sıcak ve samimi bir “Günaydın Hüdaverdi Bey” ile karşıladı. Mahire Hanımın her sabah söylediği bu “Günaydın”ın sıcaklığını 8 seneden sonra ilk kez fark etti Hüdaverdi. Kısaca Mahire Hanımın önünde durakladı “Size de günaydınlar Mahire Hanım” diyerek karşılık verdi. “Sizinle çalışmaktan çok mutluyum biliyor musunuz? Her gün işinize hazırlıklı geliyorsunuz. Size verdiğim görevleri büyük bir itina ile ve hızlı yerine getiriyorsunuz. Gündemimizde olan konuları derince araştırıyorsunuz, randevularımı bana zamanında hatırlatıyor ve konuyla ilgili dosyaları her daim masama getiriyorsunuz. Sizin benim için verdiğiniz çok kıymetli emekleriniz için çok teşekkür ederim.”

Bu sözleri Hüdaverdi’den ilk defa duyan Mahire Hanımın yüzü kıpkırmızı olmuş ve gözleri dolmuştu. Mahcup ve hüzünlü bir sesle “Bana veda mı ediyorsunuz Hüdaverdi Bey? Yoksa işten mi çıkaracaksınız?” dedi.

Hüdaverdi kendini tutamadı ve sesli güldü. “Böyle düşünmekte haklısınız. Benden şimdiye kadar işinizle ilgili hiçbir iltifat, bir teşekkür duymamıştınız. Yok, yok öyle bir şey. Bugün sizin selamınıza karşılık vermek içimden geldi ve hiç ileri geri düşünmeden, yok yanlış anlar, şımarır vesaire demeden memnuniyetimi sizinle paylaşmak istedim.”

İş günü boyunca yaptığı görüşmelerde Hüdaverdi bugün hiç yalan söylemedi. Ofisteki diğer çalışanlar ve meslektaşlar da alışılmışın ötesinde sakin ve naziktiler. Proje toplantısında bile katılanlar arasında münakaşasız bir münazara gerçekleşti ve çok verimli bir şekilde konularda ilerleme sağlandı.

Akşamüzeri iş sonuna doğru dün doğum günü olan arkadaşı Hüdaverdi’yi aradı. O da arabasının turkuaz toz ile kaplı olduğundan ve sakin ve huzurlu bir gün geçirdiğini anlattı. Ne ergen çocukları ile ne de hanımı ile bugün hiç “çatışma” yaşamadığını belirtti. İkisi bugünün neden bu kadar sakin geçtiğini açıklayamıyordu.

Akşam eve dönerken trafik aynı sabahki gibi gayet sakindi.

Hüdaverdi Almaz, ofisten ayrıldıktan sonra eve döndü ve yemeğini yiyip, yorgun bedenini dinlendirmek için koltuğa uzandı.

Akşam haberlerini izlemek için televizyonu açtı. İlk sunulan haber sabah radyoda dinlediği Belediye Meclisi oylaması oldu. Daha sonra Hüdaverdi’nin yaşadığı bu şehirde bugün hiç trafik kazası olmadığı, hiçbir suç işlenmediği, hatta hiç kavga çıkmadığı ve varlığından beri bugün polis acil numarasının ilk defa hiç kimse tarafından aranmadığı bildirildi. Bu ise dünya genelinde bir ilk olduğu söylendi. Bu ve benzeri gelişmeler sadece bu şehirde olduğu ve ülkenin diğer kısımlarında herhangi bir farklılık olmadığını henüz kimse açıklayamıyordu.

Hüdaverdi, artık bu akşam her kanalda açık oturumlarda bu durumun uzun tartışılıp, uzman ve kendini öyle zannedenlerden gerekçeler sunulacağını düşünüyordu. Ancak kendisi bunun gerekçesini hiç merak etmiyordu. Bu güzel ve ömrünün en sakin gününün verdiği haz ile yetiniyordu.

Haberlerden sonra Hüdaverdi televizyonun sesini kıstı ve aylardır kitaplığında okunmasını bekleyen bilim kurgu kitaplarından bir tanesini, “AEDEN”[1] i aldı ve okumaya başladı. Kitabın arka kapağına baktı ve orada okuduğu iki cümlenin bu kitabı anında almaya ikna ettiğini hatırladı:

Evrende hata yoktu, tesadüf yoktu!
Nihayet anlamışlardı.
İnsan doğulmaz, insan olunurdu.

Ertesi gün dinlenmiş ve dinç uyanınca dünkü sessiz ve sakin geçen gün akımı hala Hüdaverdi’nin aklındaydı ve ona nasıl daha rahat ve huzurlu bir hayat yaşayabileceğini düşündürdü. O, artık daha fazla zaman ayırmaya ve kendine, ailesine ve arkadaşlarına daha çok zaman ayırmaya karar verdi. Dün yaşadıkları, onun için gerçekten önemli bir ders oldu ve onu daha mutlu ve huzurlu bir insan yaptı.

Hüdaverdi Almaz, bu kararını uygulamaya koydu. Artık daha fazla zaman ayırıyor ve kendine, ailesine ve arkadaşlarına daha çok vakit harcıyordu. Aynı zamanda, ofiste de daha sakin ve dikkatli çalışmaya başladı. Bu, onun iş performansını da arttırdı ve arkadaşları ve üst yöneticileri tarafından da takdir edildi.

Hüdaverdi Almaz, ayrıca bu sessizliği ve sakinliği aratmayacak bir yer aradı ve buldu. Birkaç kez yılbaşı tatilini geçirdiği bir köyde, ev kiraladı. Bu köy, çok sakin ve huzurlu bir yerdi ve Hüdaverdi Almaz için gerçekten rahatlatıcı bir yerdi. Orada, doğanın içinde olmanın ve sessizliğin tadını çıkarıyordu.

Hüdaverdi Almaz, artık daha mutlu ve huzurlu bir hayat yaşıyor.

Bütün bu olanların açıklamasını (devlet kurumlarından önce) tam 5 gün sonra ülkenin en çok okunan gazetesi “GÜNDEM ARŞİVİ”nin değerli yazarları tarafından ilk araştırma alttaki başlık ile yayınladı:

 

Nizamettin Karadaş

[1] Evrende sayısını bile bilmediğimiz gezegenler var. Henüz keşfedilmemiş ama var olan bir gezegen ise Aeden’dir. Bu gezegende her şey farklıdır. Aeden’de yaşayan 18 farklı tür arasında sadece bir “insan” ailesi vardır. Anne, baba, iki oğuldan oluşan ve bu insan ailesine yıllar önce getirilen kız Numi.

Tüm canlılar diğer gezegenlere göre en mükemmel formdadır. Konuşmak yerine telepati yani düşünce gücü ile iletişim kurarlar. Güneşlerinin rengi mor, bilim ve teknoloji çok üst düzeydedir. Doğada saf olan her şeyi çok etkin kullanırlar. Kurucularına Üstat diyorlar. Numi ve Sonje bu varlıklardan sadece ikisidir. Numi, Sonje’nin ailesine yeni katılanlardan biridir. Diğerleri gibi bronz tenli değil, beyaz tenlidir. Diğerleri gibi hızlı değildir ama onlardan çok daha üstün bir varlıktır. Sonje’yi ilk gördüğünden beri ondan büyülenir ve onun sürekli bir takipçisi olur. (Kaynak: https://kitapdiyari.com.tr/bilim-kurgu/aeden/)

#GeleceğinTrendleri – Gündem Arşivi (gundemarsivi.com)

Ateşin Sahipleri – Gündem Arşivi (gundemarsivi.com)

Bir Android ile Sohbet – Gündem Arşivi (gundemarsivi.com)

Homo Sapiens neler düşünüyordu? – Gündem Arşivi (gundemarsivi.com)

1964 İstanbul doğumlu. 1972 den bugüne kadar Düsseldorf, Almanya ikametli. Köln Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, 2 yetişkin kız çocuğu babası. 12 yıl Avukatlıktan sonra mesleğini bırakmış, her konuda meraklı, araştırmacı, analist ve okumasını seven rahat ve huzurlu bir insan.

Bir yorum

  • HayatiSarnık

    Hüsamettin bey; uzayda ki binlerce gezegenden hangisinde yaşıyor? Dünya olmadığı, hatta Türkiye olmadığı belli. Belkide insanları bertaraf ve bitaraf diye ayırmayan liderlerin bulunduğu bir gezegende.!!!!! Hüsamettin bey sakın vücut değiştirirken dünya ya uğramayın.

Siz de fikrinizi söyleyin!