Şiirimsi Deneme

Operasyonun Kod Adı ,”GELEN GÜLEN”dir…

Döşenmeye başlanalı, çok oldu dinamitler, vatanın altına
Bileylediler, kör intikam kılıçlarını ta Kubilaydan bu yana…
Menemende katillerin başını çekiyordu, ARINÇ’ın dedesi de hani ya…!
Yoktur, bir farkı…
Bugünkülerin de dünkünden
Sömürgecilerin oyununda, figürandırlar hepsi birden…!
Kafa aynı kafaydı, kimlik, aynı kimlik…
Tayfaydı sadece o vakit, şimdi geçti dümene Tayyip…!
Niyet aşikar hedef belliydi,
Ot tıkamaktı rejimin canına oldum olası…
O karanlık, ilbizli kafada amaç…
Dünde, bugünde…
Hiç mi hiç vazgeçmediler, ihtiraslarıyla karanlık emellerinden…
Kimi gün kuzu postuna büründüler, kimi gün dini bayrak ettiler,
Kendini bilmez, bu gerici ”Dindarlıkdan bihaber” DİNCİ yobaz çeteler…!
Ta’ki Said-i Nursiden beri,
Çankayanın tepesine, devletin zirvesine, hilafetin sancağını dikmeye…
İnsanı,
Ümmetliklerde, kul -köle etmelere, yeminliydiler…
Vaktin o behrinde de İngilizlere uşaklık ettiler…
Sattılar vatanı, arkadan hançerlediler Anadolu’mda insanı..!
Tekkeler açılsın, zaviyeler kurulsun diye, ter ter tepindiler…
Ve, sonrasında da
Asla mı asla, vazgeçmediler, bu kara emellerinden,
Gülen’in Cemaat evlerinde, körpe beyinlere nifak tohumları ektiler,
Yatılı kurslarda körpe bedenlerin ırzlarına geçtiler…
Sonra pisliklerini ört-bas ettiler…
Velilerden tek tük itiraz gelince,
Kimine rüşvet,
Kimine gözdağı verdiler…
Zehir zemberekliklerde, saldırdıkça saldırdılar dur durak bilmeden…
Sivas Madımak’da, İnsan yakmacasına…
Utanmadılar, iğrenç emelleri için, Allah adını kullanmaya…
Soyundular insanları Allah ile aldatmaya…
Atınca kapağı ağababası Amerika’ya, Gülen Efendi…
Zat-ı alileri kiliselere bağış, Vatikan’da Papa’yla el ele verdiler,
Kendileri yıl ikibindokuzda, hane-i fesat Amerika’da…
Mason siyonistlerce”Yılın Din ve Barış adamı” seçilirken
Aldıkları emir gereği, ülkeyi ateşe verdiler…
Amerikan askerlerine “Gazanız mübarek olsun” la, duayı…
İnsanımaysa,
Kan uykularda, ölümleri reva gördüler…
Türkçe ezan okununca KÜFFAR İŞİ dediler…
Mason Marisson çete başı Bayarla bunu da hallettiler…
Menderes-Bayar çetesine Mason Çoban Sülo’yuda ekleyince…
Yurdun dört bir yerine nifak tohumları ektiler…
Payitaht gitti, Cumhuriyet geldi diye oldum olası gerildiler, yerindiler, genirdiler!
O gün bu gündür dur-durak bilmediler,
Operasyonun kod adı ,”GELEN GÜLEN” di…
Ağacı yaşken eğip, körpe dimağlara sunmak için zehirlerini
Açtılar okullarını, sardılar ülkeyi, devleti, milleti Ahtapot gibi…!
Delebilmek için gövdesini devletin
Sokabilmek için, girilmeyen yerlere, kara ficirliklerini
Hükümetçe, katsayılarla, oynandı,
YÖK başına, Molla kulları atandı…!
Devlet ve ülke, eğitimden itibaren, işgale başlandı…!
Boy boy gazeteler, renk renk dergiler çıktı ortaya,
Esamesi okunmasın diye kuklalarını koydu başlarına,
Ardı sıra, televizyonları da başladı nifak dolu yayına…
Gözü doymayan bu çeteler, ele verip talkını kendileri yediler salkımı.
Deniz feneri dediler, milleti soyup soğana çevirdiler…
Hoca efendinin, kayıp milyon davasında, ciğeri de kediye emanet ettiler.
Ettiler, milleti maskara, yedi düveli, ağlanacak halimize güldürdüler…
Yetmedi Kızılay’ıda işgal ettiler…
Dul -yetim hakkına göz dikip,
Tarikat-ı zevatı zengin ettiler…
Yıllar öncesinden ekilirken tohum 
Baş verdiğinde çıban, dillenmeye başladığında ilk tehlike
Yılanın ufakken, ezilecek yerdeyken başı 
Gereğince farkedip, önemsemedi kimse…!
Hele ki devlet-i alideki’ler verdiler, iyiden iyiye bu zındıklarla el ele…
Değil bakanlıklar,
Başbakanlık bile oluverdi tarikat odağı…
Giyildi takunyalar, tutuldu saflar.
Yoktu zararı, tutulamamışlığında arasıra kaçsa da gazlar…
Kılındı beş yerine, onbeş vakitlik namazlar…
Sakallı softalar, sofra sofra ağırlandılar…
Gece yarıları başkentin göbeğinde,
Siyah Kadillaklar, onlara çalıştılar..
Sakallı ucubeler, öbek öbek devletin zirfesine, taşındılar.
Operasyonun kod adı ,”GELEN GÜLEN”di.
İşin başında farkedenlerden kimileri ise, oynadılar üç maymunu
Ederek insanlığa, kendilerine ve vatana ihanet…!
Duymadılar,
Görmediler…
“Vallah-Billah yeminler etmecesine”…
Olanı biteni hiç mi hiç farketmediler…
O ucube tekerlemeyi dillerine pelesenk ettiler…
“Bana dokunmayan yılan,bin yaşasın” dediler.
Kimileriyse, daldıkları derin uykularda, pembe düşler gördüler…
Erbakanla, iktidarda, el ele verdiler.
Huylunun, huyundan vazgeçmeyeceğini hiç mi hiç bilmediler…!
Kimi aklı evvellerse,
Küçük dağları ben yarattım edasıyla…
Kerametlerinin kendinden menkullüklerinde…
“-Yetmez bu bacaksızların boyu, değmez bunları önemsemeye…
Üç-beş çapulcu değilmi altı-üstü deviremezler devlet denen bu Çınarı…
Verdi mi ordu da BALANS AYARI (!)
Dağılırlar çil çocuğu gibi demelere koyuldular…
Tehlikeyi, değil önemsemek….
Küçük mü, küçük gördüler.
Hatta, hiç tehlikesiz diyecek kadar kör ve hödüktüler…!
Karanlık el…
Kapağı Atlantiğin ötesine.
Elini kışlaya attı…
Utanıp -arlanmadan, koro halinde, orduya çamur attı…
Eğitimde, nasıl olsa odaklanana varılmışlığında,
Sırada kala kala hukukla adalet vardı…
Ve
İşte şimdilerde mahkemelerde de işgal başladı…
Geçildi ırzına hukukun…
Uydurma davalarda, binlerce sayfalık yalanlarla…
Aydınlar doğrandı.
Operasyonun kod adı, “GELEN GÜLEN”di!
Önce sırtlarındaki kamburdan kurtulmaya kalkıp…
Rant belasına, post kavgasına düşünce…
Attılar hocanın tayfasını gemiden…!
Emanet triliyonlar iç edildi, utanmadan…
Kuzuyu kurda emanet ederek…
Üstelik utanmadan çıktılar zeytinyağı misali…
Değil suyun üstüne,
Çıktılar,
Taa Çankaya’nın sekizyüzaltmışdört rakımlı tepesine…
Tıkayarak kulaklarını hukukun “-Suçludur onlar” deyişine.
Baykal’ın da çetecilerin kayığa binişlerine, destek verişiyle…!
Bakmadan, kadayıfın altının kızarmasına…
Nasılsa, dememiş miydi Erbakan hoca “Kanlı mı olacak kansız mı” diye…
Başbakanken sesi gelmemiş miydi çölden…
El-pençe divan dururken,
Libyalı Bedevi deve güdücüsü Kaddafi’nin çadırında…
Kırk takla atarken.
Hocasını takibi, ihmal etmemişti, talebesi Tayyip’i de !
Alıyordu soluğu dört nala Kabil’de…
Talibanın kulluğunda,
Eğildikçe eğiliyordu huzurunda mollaların…
El -pençe divan durmalarda…
Sonrasında…,
Çark edişliklerde dümeni, ABD ile AB’nin sularına…
Trampa yaptılar, soyunmuşluklarıyla, takiyeciliklere.
Bağladılar gemilerini, sömürgeci ağababalarının ,limanına…!
Pek tabiiki, ulufeden, payda düşüverdi ,oğullarına…
Gemicikler sunuldu, asker kaçağı, çocuklarına..!
Saymadılar rüşvetden, icazet çıkmıştıya, Gülen Hoca Efendiden..!
Dümene el koyan, siyonist artığı …
Tatdıkça, haramın tadını, yürü de, deyince ona “O’nun mevlası”
Tayfa Tayyip oldu, Kasımpaşa haramisi..
Hatta, kurtarmak için zevahiri.
Hep bir ağızdan, bastılar yaygarayı, koro halinde, danışmanlar tayfası.
“-Lavobadan süpürmek yerine, alıpta kullanın”
Demenin onursuzluğunu, hiç mi ,hiç ,umursamadan…
Arsız ve yüzsüzce, bağırdıkça, bağırdılar, el birliğiyle…
İkinci körfez harekatında, oğul “PUŞT” Bush’la, vermişlikle başbaşa…
Meclisten kararı geçirebilseydi mazallah, Gül Başbakanda …
Amerika paryalığında, takla üstüne takla, atmışlıklarıyla.
Müslüman kanı içen, aç kurtlara, peşkeş çekerek, toprakları .
Kuburluk yapacaklardı, şehit mirası, güzelim vatanı..!
Biat etmelerine, konunca taş, azdımı, azdı keneler.
Dört bir koldan saldırdı, it sürüsü, hergeleler…
Askerin kafasına, çuval bile geçirttiler.
Süt dökmüş kedi gibi duran, bizde ki avaneler…!
Çıkmayınca sesleri, kesilince nefesleri ,ağababalarına lam-cim edemeden,
Milletin, kanını emmelere, gömüldüler.
Üstelik, birde utanmazca ,dönüp millete…..
“-Ananı da alda git.” dediler.!
Fırıldaklıklarda dönmenin sarhoşluğunda, açıldıkça, açıldılar.
Alçaldıkca, alçaldılar.
Fakiri- fukarayı, gırtlağına kadar, borca batırdılar..
Kâr’ıda yükleyince, kediye..
Babalar gibi satarız, ne bulsak biz, dediler…
Ülkemi, insanımı, yabancı sermayeye ,peşkeş çektiler..
Sıcak para geldikçe, paranın, pul olmuşluğunda,
Unakıtanın, mavallar okumuşluğunda, kaptırarak kendilerini….
Kendilerinin bile inanmadan, söyledikleri yalana ..
Geldikce cukkalar,ceplerine ,girdikce avantalar,
Toz pembeliğinde düşlerinin, meftun olup ,vecde gelerek….
Keyiften, kendilerinden geçmişlikle, zil takıp, göbek atarak,
Ülkeyi ,AB’ye soktuk ,sokacağız diye, nara üstüne, nara attılar..
Gündüz gözü ,Kızılayda, havai fişekler fırlattılar !
Saman altından, su akıttılar..
Harran ovasını, Siyonistlere vatan yaptılar.
Gebe İsrailli kadınlar, soluğu Urfa’da aldılar.
İsrailde, rahime düşen döller,
Urfa’da dünyaya geldiler..
Talmut’un palavrasını, hayata geçirdiler.
Bu arada ,sınır boyundaki mayınlı tarlalar,
OFER’e sunuldular..
Anadoluda, ikinci İsraili, var kıldılar…
Operasyonun Kod adı, “GELEN GÜLEN” di !
Durun daha, sıkıldıysanız, bakmayın kusura.
Dişinizi sıkın, biraz daha, nasıl olsa yıllardır ,alışmışız, hani’ya..
Zira, ne onların ayıpları nede bizim diyeceklerimiz bitti…
Emperyalist alçaklarla, kapı kulu uşaklar,
Keli-körü düzdüler, gözlerini ,güzelim vatanımıza diktiler.
Paralarımızın, üzerindeki resimlere…
GÜLEN’den, inciler dizdiler..
Resim, resim, ihanetlerinin motiflerini, işlediler.
Bununlada yetinmediler, durdurak bilmediler…
Açıldıkça, açıldılar.
Sünepeleştikce, sünepeleştiler.
İt ayağı yemiş gibi, koşuşturdular…
Ayaklarının birinin, Bedevi çadırlığında …
Körfezi, komşu kapısı …
Arap sermayesini, cep harçlığı yaptılar..
Kapalı ,kapılar ardında, ABD hibesi karşılığı ,vatanı sattılar..
Altı yok pabuçluğunda, aşınan ayakları, eşkiyaların inindeydi…
Dil atıp ,damak tutuyorlar şimdilerde,
Çaldıkları minareye, kılıf.
İhanetlerine, ortak arayarak,
“Kürt açılımı” diye palavralar sıkarak, dil atıp damak tutuyorlar.
İnce, ince tezgahlarda ,
İhaneti , dokuyorlar .!
Eşkiya başını, adam yerine, koyuyorlar.!
Hani ya, cami ile kilise arasındaki beynamazlıklarda, kıvranıp duruyorlar..
Ülkeme, insanıma, kötülük üstüne kötülük, yapıyorlar..
Barzani ile ortaklıkta ,Siyonist ağababalarına ,
Babadan hısımları, Davut’un çocuklarına kıyak üstüne, kıyak yapıyorlar….
İhale üstüne ihale, toprak üstüne toprak, taviz üstüne taviz, veriyorlar.!
Aselsandaki, memleket evladı, dört mühendis…
Hain tuzaklarda, haince katledilirken …
ABD, İsrail tezgahında, başımıza belalar örülürken ,
Faili meçhul cinayetlerde, onca ömürler toprağa düşerken ,
Sus-pus olmuşluklarda, gerdan kırıyor, bizim sürüngenler….
Yetiyor ancak güçleri, içerideki millete ..
Dışarıya gelince, lal olan dilleri,
Zehir , zemberekliklerde, çözülüveriyor…
İnsanıma, ülkem de…
Elleri prangalı köleliklerde,
El pençe divan durmaları ihmal etmezken
Hani ya, ABD’li ağababalarına.
Kırılıp, gücenmesinler diye ,
Selam duruyorlar,
Vatikanla, Avrupa’ya.
Sözde,
Dinlerle, kültürlerin buluşmasında …
Özdeyse,
Vatanın ve halkın peşkeş çekilmesinde.
Eeee !
Zennelik, kölelik kolaymı.!
Kaptırırsan elini, kurtaramazsın kolunu ..
Adamın ahmağını, soyup sovana çevirir…
Kıvırttıkca, kıvırttırır el oğlu,
Sonra oluverirsin, kurtlar sofrasının kurban koyunu.
Var olalı insanlık ,
Efendiler, marabalara oynar hep bu oyunu …
Operasyonun kod adı “GELEN GÜLEN” di !
Projeler, Pentagonda belirlendi,
Şimdi en sonunda…
Hilkat garibeliğinde, uydurulmuşluğunda,
Dizilerek tesbihe,
ABD’ye, Barzaniye, İsraile kurban edildik yine…
Ne acıki, bu oyunun sonunda,
Ne ülkem .
Ne de,
Fakir fukaralığında, türküyle ,kürdüyle,çerkeziyle, lazıyla,
Özcesi,
Kızıyla, kızanıyla insanım çıkmayacak asla kârlı ,
Yarayı biz, parayı eloğlu alacak bir koyup üç almışlığında..
Kala kala, bizede üçün biri kalacak…
Varsa, kalmışsa acık tutar yerimiz oda yalama olacak…
Hani ya, bu zevzeklerin müflis tüccarlıklarında,
Gül ağacı misali, gelen ağam-giden paşamlıklarda,
Büklüm, büklüm eğilip, kul, köle olmuşluklarda….
Siyonizmin yaygaralarında, oturmuşluklarda kucağa….!
Satıyorlar vatanı bir pula, mirasyediliklerde hovardaca.
Yanlış hesapların Bağdattan dönmüşlüğünde ,
Ceremeyi hep biz ödüyoruz, milletce
Ayağı çarık bile olamayacakları ,
Başımıza sadece sarık değil, adeta taç etmişliğimizle..
Dertmi ki onlara, doluyorsa kasaları çoluk- çocuk, hısım-akraba,
Umurlarındamı dünya.
Satılmışsa vatan, bölünmüşse yurt.
Geçirilmişse çuval, Mehmetçiğin başına..!
Sıkarlardı dişlerini, kapatıverirlerdi gözlerini ,
Şunun şurasında ne olmuştu hani yani,
Geçirirken acımasızca el oğlu onlara ayakta..
Ağaların işleri tıkırındaydı ya…
Operasyonun kod adı “GELEN GÜLEN” di.!
Millet, fakr-u zarurette….
Ölüm ölüm, kana-yasa belendi,
Atlantiğin ötesindeki münafık, emri verendi..
Bunların topu birden, “Kimliği ayan-beyan”,
Kimliksiz cibilliyetsizlerdi…!
Allahla aldatmaya yeltenen .
“Dinci” hödüklerdi.!
Ha, siz siz olun.
Sazanlaşıp unutmayın sakın ha !
Tüm bu olup, bitenleri.
Bizleri, tespihe dizenleri,
Kara, kara, düzenleri….!
Kalmadıysa adı aklınızda, son bir kez, hatırlatayım
Operasyonun kod adı mı?
Operasyonun kod adı ………….
GELEN …….
GÜLEN’DİR…….!!!!!!!!!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Hildesheim/ Almanya

12/08/2009

Siz de fikrinizi söyleyin!