Türk Yeraltı Dünyası (2)

Alaatiin Çakıcı

Ortalık ödenemeyen çek – senet çöplüğüne dönmüştü! Mahkemeler uzadıkça uzayınca semtlerin bıçkın delikanlıları bu işleri üstlendi… Evler, işyerleri hızla eldeğiştirmeye başladı. Ceza evlerinde yatan ülkücülere parasal kaynak gerekiyordu; bu görevi de Alaattin Çakıcı üstlendi!

Ankara’da Atilla Yıldırım siyasal ve bürokratik yapı içerisinde ilişkileri kuran kişi olarak ortaya çıktı…

İskender Çolak, Laz Mümin, Kadir Funda Kayhan, Kürt Ahmet tombala barbut mekanlarının önde gelen adları olmuştu. Devletin Mahkemelerinde çözülemeyen sorunları bu kişiler yumuşak ya da sert güçle kısa sürede çözüme ulaştırmaları saygınlıklarının artmasına neden oldu…

Çözülemeyen sorunlarda Alaattin Çakıcı yöntemi almış başını gitmişti!
Bacağa bir iki mermi patlatılıyor… Borçlu tarafın aile yakınları devreye giriyor… Ödemeler yapılıyordu!

Sedat Şahin

1990 Yılına gelince sahnenin şiddetini yükselten yeni, genç kuşak İstanbul’da ortaya çıktı.

Bafralılar olarak adlandırılan Sedat Şahin önderliğindeki oluşum; Yeraltı dünyasının alışık olmadığı sertlikle yürümeye başladı… Bafra’da öldürülen Şahap Sertkaya’nın intikamı Sedat Şahin‘in işaretiyle alındıktan sonra çatışmalar İstanbul’a taşındı… Artık uyarı, ikaz, yaralama dönemi kapanmıştı: Doğrudan ölüm kararı alınıyordu!

Çağlayan‘da Timurtaşların kaleşenkof silahla vurularak öldürüldürülmesi; Sedat Şahin‘in bu eylemin içinde olduğu söylentisi TV anahaberlerinde ilk konuydu!!!

Bir süre sonra Kilisli, uyuşturucu ticaretinin önemli ismi Hacı Çapan‘nın da hastane çıkışında silahla taranarak öldürülmesi, Sedat Şahin ve kardeşi Vedat‘ı yeraltı dünyasında taşları yerinden oynatmasına neden oldu!

Uzun söze gerek yoktu konuşmalarda!

Sedat Peker

Anadolu yakasında Fenerbahçe‘de ve Üsküdar’da bir genç bu arada hızla yükseliyordu, Sedat Peker… Reis lakabıyla ortalığı kavururken: Kürt İşinsanı olarak anılan uyuşturucu dünyasının en büyük adları kaçırılıp öldürülüyordu: Behçet Cantürk, Fevzi Aslan, Süleyman Sülük, Savaş Buldan, Adnan Yıldırım, Hacı Karay. Öldürülüp Sapanca-Düzce üçgeninde yol kenarına cesetleri bırakılmıştı…

Öldürülecek kişilerin adları ortalıkta, kulaktan kulağa söyleniliyordu!

Veli Küçük Paşa’nın Sedat Peker‘e devlet adına el vermesi; oyunun bütün kurallarını değiştirmişti. Fenerbahçe Spor Klübünün genç boksörü kısa sürede tribünlerin sevdiği, saydığı bir idol olmuştu…

Bir (!) GSM şirketinin sahibi ve ortaklarını bir araya getirip hisselerde adalet(!) sağlayınca çok ama çok bir nakit para kasasına konulunca da “Reis“ adı tüm Türkiye’de, Karadeniz’in birçok şehrindeki kahvelerde fotoğrafı asılarak yayıldı!

Devletin barıştıramadığı , yargının çözemediği her sorun yeraltı dünyasında çözüm buluyordu.

Alacaklı parasının bir kısmını almış olmaktan mutluluk duyarken borçlular paramparça edilip kenara bırakılıyordu…

Devletine, milletine faydalı insan olarak değerlendirilen, kollukgüçlerince kollananların da bir sonu var doğal olarak!

Ama şunu bir kenara kayıt edin: Bozuk düzen her zaman yenilerini sokağa indirir.
Bir de Kapitalizm her koşulda sokaktaki bıçkına koltuk verir… Birbirini destekleyen iki ana unsurdur bu!

Reis Sedat Peker Türkiye‘ ye getirilecek mi? Devlet, onunla bugün değilse yarın anlaşır-barışır!

Anıl Güven