Ebeveyn,  Eğitim-Okul,  Gundem Arşivi Klasikleri,  Siyaset,  Toplum

Türk Milli Eğitim Sistemi İçin Acil Eylem Planı Şart!

Bilginin en önemli değer olduğu günümüz dünyasında, sürekli yeni bilgiler üretmek, üretilen bilginin yayılımını sağlamak, değer(ler) üretmek, ülke insanlarını rekabetçi-küresel bir dünyada hayata hazırlamak için nitelikli bir eğitim sunmak, eğitim sistemini gelişen ekonomilere/teknolojilere, geleceğe duyarlı hale getirmek günümüz dünyasında çok önemlidir.

Dünya değişim rüzgârlarıyla sarsılırken eğitim sistemleri ve kurum olarak “okul”da tartışılmakta ve eleştirilmektedir. Dolayısıyla Türk eğitim sistemine ve okula artık farklı bir paradigmayla bakmak gerekir. Çünkü farklı paradigmayla geliştirilen programlar, yenidünyada eski paradigmayı devam ettiren örgütlerle (okul, il, ilçe ve Bakanlık düzeyindeki örgütlenme yapısıyla) ve kendi zihniyetinden oluşturduğu liderlik (yöneticiler) kadrosuyla bir sonuç elde edememiştir. Üstelik küresel rekabetin hızla arttığı yenidünyada eğitim sistemimiz, ürettiği sonuçlarla istenilen başarıya ulaşamamıştır.

Dünya bankasının sağladığı finansman ile yerli ve yabancı danışmanların desteğinde ülkemizde yıllardır eğitim alanında köklü reformların yapıldığı iddia edilir ama daha önceki yazılarımızda sözü edilen uluslararası sınavlarda alınan sonuçlar eğitim sistemimizin “performansında” hiçte iyileşme sağlanamadığı görülmektedir.

Dünyayı küresel ölçekte her yönüyle etkileyen pandemi süreci eğitim alanında da ağır kayıplar yaşamamıza neden olmuştur. Ayrıca bu dönemde ülkemizde bulunan ve ağırlığını Suriyeli sığınmacı çocukların durumu, ekonomi alanında olduğu kadar eğitim sistemimizin yükünü de ağırlaştırmıştır.

MEB, pandemi döneminde EBA üzerinden ders içeriklerini öğrencilere başarılı diyebileceğimiz düzeyde ulaştırabilmiştir. Fakat çağ nüfusun önemli bir kesiminin nitelikli olarak internete erişiminin sağlanamaması ya da bilgisayara, cep telefonuna, tablete sahip olamaması derin ve kalıcı eşitsizlikler yaratmıştır. Salgından en çok etkilenenler salgın öncesinde de eğitime erişimde zorlanan kırılgan gruplardır. EBA üzerinden eğitime erişemeyen ya da erişse de programları etkin izleyemeyen öğrenciler oldu. Köy okullarında öğrenim gören öğrencilere yönelik bir araştırma, araştırmanın kapsadığı kırsal alanlardaki öğrencilerin yaklaşık %60’ının uzaktan eğitime erişim için gerekli teknolojik koşullara sahip olmadığını göstermiştir (http://Covid_19_etkisinde_turkiyede_egitim_raporu_ozet.pdf). Bu dönemde yaşanan göreli yoksullaşma erişim sorununu daha da arttırmıştır. MEB’in yürüttüğü bir araştırmaya göre, Türkiye’de okul çağındaki çocukların bulunduğu yoksul hanelerde cihazlara ve internete erişim oranı %39’dur (Ergün ve Arık, 2020). TÜİK verilerine göre ise 2021 yılında %92,0, yıl olarak gerçekleşti.

Eğitime erişimin yanında aile içi şiddete maruz kalan, sosyal uyum sorunu yaşayan çocuklar sanal dünyanın içine doğrudan girmiş oldu. Bazı çocukların özellikle İngilizceyi geliştirdikleri de görüldü. Belki de bu durumun tek yararı bu oldu.

Günümüzde “dijital yerliler” kavramı gündeme gelirken çocuklarımızın da “dijital çocuklara” dönüştüğünü gördük. Artık çocuklarımızın bilgisayar, cep telefonu ve internet bağımlısı olduğunu gözlemliyoruz. Bu durum ev içi huzuru zedelerken birçok sorunu da beraberinde getirdi. Artık çocuklarımız, ders çalışmıyorlar ve ödevlerini yapmıyor, düzenli uyumuyor, beslenmiyorlar. Önemli öğrenme kayıpları yaşanıyor. Okullarda yapılan veli toplantılarının en önemli gündemini dijital bağımlılık oluşturuyor diyebiliriz. Artık birçok aile ve çocuk psikolojik destek almaktadır. Danışma merkezlerinden randevular birkaç ay sonraya veriliyor. Uzmanlar çocukların ebeveynleriyle, arkadaşlarıyla ve sosyal aktivitelerde daha fazla zaman geçirmesini öneriyor. 

Çocuklarda sosyal medya bağımlılığının önüne nasıl geçilebilir? Bağımlılık yaratan dijital dünya, çocukları gündelik hayattan kopartıp, sanal kimliklerle var olduğunu düşünmeye itiyor. Aile bireylerini, öğretmenini ya da arkadaşlarını rol modeli olarak alan çocuklar sanal dünyada edindiği arkadaşlıklardan, sanal oyun karakterlerinden rol modeli belirlemeye başlıyorlar. Artık ekranlardan evimize, çocuğumuzun odasına dünyanın her yerinden pornografi, şiddet, farklı insanlar fütursuzca geliyor. Biz yetişkinler çocuklarımıza bu konuda sert kurallar koymak yerine onlara daha çok zaman ayırarak iletişimi güçlendirmeliyiz. Maalesef yasaklar çözüm olmuyor.

Geleceğin eğitimi nasıl olacak, biz ne kadar hazırız?

Eğitim – her seviyede – çocuklara değişen dünyamızda gelişmek için ihtiyaç duydukları becerileri öğretmek için kurgulanmalıdır. Bugünün okul çocuklarının çalışacağı işlerin çoğu henüz doğmadı! Linkedin, önümüzdeki beş yıl içinde 150 milyon yeni teknoloji işi öngörüyor ve Linkedin’in 2022 için “Yükselen İşler” raporundaki rollerin neredeyse tamamı şimdiden uzaktan yapılabilir durumda.

Değişen ve dijitalleşen dünyada, uzun zamandır tartışılan okulun ve öğretmenin rolünü yeniden tanımlamak ve kurgulamak zorundayız. Okullardan beklenenleri şöyle sıralayabiliriz.

Öğrencilere;

  1. Küresel yurttaşlık becerilerini kazandırmak.
  2. İnovasyon ve yaratıcılık becerileri kazandırmak: Karmaşık sorunları çözme, analitik düşünme, yaratıcılık sistem analizi dâhil olmak üzere inovatif bakış açısı kazandırmak.
  3. Teknoloji kullanabilme becerilerini kazandırmak: Çocuklarımıza programlama, dijital sorumluluk ve teknoloji kullanımı dâhil olmak üzere dijital becerilerin geliştirilmesine dayalı eğitim verilmelidir.
  4. Kişiler arası beceriler: Öğrenenlere, iletişim, empati, işbirliği ve dayanışma, duygusal zeka, liderlik becerileri kazandırılmalıdır.
  5. Bireyselleştirilmiş ve kendi hızında öğrenme; Öğrenme ihtiyaçları ve hızı parmak izimiz gibi tamamen bireye özgüdür. Bu nedenle öğrenenlerin kendi hızında ilerlemesini sağlayacak esnek bir eğitim sistemi tasarlanmalıdır.
  6. Tüm öğrenenlerin erişimine açık ve kapsayıcı öğrenme süreçleri tasarlanmalıdır:
  7. Soruna ve işbirliğine dayalı öğrenme: Akran işbirliğini gerektiren ve işin geleceğini daha yakından yansıtan süreç tabanlı proje ve sorun tabanlı içerik sunumuna geçilmelidir.
  8. Yaşam boyu ve öğrenen odaklı öğrenme: Öğrenme ve becerilerin kişinin yaşamı boyunca azaldığı bir sistemden, herkesin mevcut becerilerini sürekli olarak güncel tuttuğu, geliştirdiği ve bireysel ihtiyaçlarına göre yenilerini edindiği bir sisteme geçilmelidir.

Yukarıdaki bilgiler bağlamında koşar adım sorunlar yumağına dönüşen eğitim sistemimiz için neler yapılabilir? Bu soruyu belki her gün duyarlı ve ülkemizin geleceğinden endişe eden vatandaşlar olarak kendimize sormalı ve tartışmalıyız. Sorunların çözümü tek bir merkezde üretilen ve topluma çözüm budur! diye dayatılanlar olamaz. Eğitim sistem olarak tüm toplumsal kesimleri doğrudan etkiler. Dolayısıyla çözüm önerileri açık ve geniş katılımlı tartışmalar ve uzun erimli çalışmalar sonucunda üretilmelidir. Evet, şimdi sorulması gereken soruyu soralım ve cevaplarını tartışalım.

Türk Eğitim Sistemi İçin Nasıl Bir Acil Eylem Planı Yapılabilir?

  1. Hemen eğitim yönetiminde ve süreçlerinde paradigma değişimine gidilmelidir.Eğitimde merkezi yönetimi reddetmeden yerelleşme sağlanmalı, ülkemize özgü bir yönetim modeli geliştirilmelidir.
  2. MEB merkez ve taşra (il, ilçe örgütleri) örgütlerinde yeniden yapılanmaya gidilmeli, öğrenen ve bilge örgüt anlayışı benimsenmelidir. Bakanlık ve taşra örgütlerinde çalışan sayısı 2/3 oranında azaltılmalı, dikey örgütlenme modeli yerine yatay örgütlenme modeli benimsenmelidir.
  3. MEB merkez ve taşra örgütlerinde çalışan uzman ve bürokratlar için standartlar geliştirilmeli ve atamalarda bu standartlara kesinlikle uyulmalıdır.
  4. Bürokratlar ve uzmanlar üzerinde özellikle taşra siyasetçilerinin etkisi mutlaka ortadan kaldırılmalıdır.
  5. Bürokratlardan arındırılmış, eğitim bilim uzmanlarından ve sendika temsilcilerinden oluşan bir Eğitim ve Bilim Kurulu oluşturulmalıdır.
  6. Okula dayalı yönetim sistemi benimsenmeli, okullar ve okul içi süreçler yeniden tanımlanmalıdır.
  7. Okul türlerindeki çeşitlilik azaltılmalıdır.
  8. İmam hatip okulları lehine bozulan denge Anadolu ve fen liseleri lehine yeniden tesis edilmelidir.
  9. 2014-2015 eğitim öğretim yılında kapatılan ve 166 yıllık bir geleneğin temsilcisi olan Anadolu Öğretmen Liseleri yeniden açılmalıdır.
  10. Okul yönetimlerinin demokratikleşmesi sağlanmalı, yönetim süreçlerinde öğrenci, veli ve öğretmenler temsilcileri aracılığıyla yönetime katılabilmelidir.
  11. Öğretmen yetiştirme sistemi mutlaka gözden geçirilmeli, yıllardır sonuçlandırılamayan öğretmen yeterliklerini belirleme çalışmaları güncellenmeli, bu proje kapsamında ulaşılan sonuçlar mutlaka uygulamaya sokulmalıdır.
  12. Yönetici standartları belirlenmeli ve eğitim yöneticilerinin teorik ve pratik olarak yetiştirilmelerine özel önem verilmelidir.
  13. Yönetici ve öğretmenlerin hizmet içi eğitimleri ihtiyaçlar üzerinden belirlenmeli ve işe dönük olmalıdır.
  14. Eğitimin tüm süreçlerine eğitim sendikaların katılımını sağlayacak önlemler alınmalıdır.
  15. Özel okul sahipleri adeta sayısız ve koşulsuz destek alırken özel okul öğretmenleri güvencesiz ve çok düşük ücretler karşılığında çalışmak zorunda bırakılmış durumdalar. Öğretmenlerimiz güvenceli ve MEB’in belirleyeceği asgari bir ücretin (örneğin asgari ücretin en az iki katı maaş almaları sağlanmalı) altında çalışmamaları sağlanmalıdır.
  16. Sınav cehennemine dönüştürülen eğitim sistemimiz sınavlardan ve dershanelerden kurtarılmalı.
  17. Eğitimde ArGe çalışmalarına önem verilmeli, sonuçlarından mutlaka yararlanılmalıdır. Yeni paradigmalar üretemeyenler kendi çalışma alanlarına gönderilmeli, işin gerçek uzmanlarına görev verilmelidir.
  18. Eğitim alanında Dünya Bankası gibi kuruluşlardan alınan krediler ve uygulamaya alınan krediler-projeler gözden geçirilmeli, karışıklık giderilmeli ve mümkün olduğunca en kısa zamanda yabancı uzman desteğinde yapılan dış kaynaklı proje uygulamalarına son verilmelidir.
  19. Okul öncesi eğitim doğu ve güney doğudan, kırsaldan merkeze doğru önceliklendirilmelidir. Bu alandaki okullaşma oranı 5 yıl içinde %80 olarak hedeflendirilmeli ve mutlaka gerçekleştirilmelidir.
  20. Okul öncesi eğitime başlama yaşı 4 yaş olarak benimsenmeli ve zorunlu eğitime dâhil edilmelidir.
  21. Anadilde eğitim çalışmaları en kısa zamanda gerçekleştirilmeli.
  22. Ders kitapları ve diğer araç gereçler ücretsiz olarak dağıtılmaya devam edilmelidir. Fakat eğitim materyalleri kaliteli olmalı, öğrencilerin gelişim ve öğrenme özelliklerine uygun olarak tasarlanmalı ve üretilmelidir. Baskı kalitesi çok düşük olan ve öğrenciler için hiçbir albenisi olmayan ders kitaplarının dağıtımından en kısa zamanda vazgeçilmelidir.
  23. Özel öğretim okullarına gönderilen ücretsiz ders kitabı uygulamasından bir an önce vazgeçilmelidir. Bu okullarda gönderilen ders kitapları maalesef kullanılmamaktadır.
  24. Çalışmalar için en az 10 yıllık master plan yapılmalı ve uygulamaya sokulmalıdır.
  25. Yukarıdaki çalışmaları da kapsayan mevzuat düzenlenmeli, güncelliğini yitiren ve yitirecek olan düzenlemeler mutlaka ayıklanmalıdır.
  26. Yurt dışından uzman (ülkemizin öznel ve nesnel özeliklerini bilmeyen) ithali yerine ülkemizde bulunan kendi uzmanlarımızdan yararlanmalıyız.
  27. Eğitim çalışanlarının ücretleri memur maaşlarına yapılan zamlara ek olarak, 5 yıl boyunca %2 olarak her yıl artırılmalıdır.
  28. Ek ders ücretleri %150 oranında artırılmalıdır.
  29. 2005 yılından itibaren kademeli olarak değiştirilen eğitim müfredatı, bir kez daha değiştirilerek 2024-2025 eğitim öğretim döneminde uygulanacak. Ancak, yapılan değişikliklerin ilgili kamuoyuyla paylaşılmaması, yeterince bilgilendirilmemesi, eğitim sendikalarının süreçte yer almaması çözümden çok sorun üretecektir. Program değişikliği, kısa sürede değil, daha uzun bir süreye yayarak, tarafların düşüncelerini ve desteğini alacak şekilde yürütülmelidir.
  30. Yukarıda ifade edilen çalışmalar arasında koordinasyon kurularak çalışmalar sistematik ve bütünleşik bir anlayışla yürütülmelidir.

Aslında eğitim sistemimiz üzerine herkes her şeyi yazıyor ve söylüyor. Ama sistemin öznesi olan öğrenciler, veliler, eğitim ve bilim emekçileri, eğitim alanında faaliyet gösteren sendikalar acaba ne diyor? Asıl onların sesine kulak vermek gerekiyor!

Ercan EROĞLU

Öğrenci Velisi

Siz de fikrinizi söyleyin!