CHP, Gülen’in ve Amerika başta olmak üzere küresel güç odaklarının tüm yardım ve işbirliklerine rağmen son seçimde de Tayyip’i deviremedi. Peki, devirebilir miydi? Bundan sonraki süreçte devirebilir mi?
Yıllar önce yazdığım bir makalemde de belirttiğim gibi mevcut argümanlarla ve yöntemlerle deviremezdi, deviremez de (Osman Akyol, “CHP Neden Darbe İstiyor?”, T4 Haber, 11 Mayıs 2020; Mir Haber, 9 Mayıs 2020). Devirse de 400 milletvekili alarak Başkanlık sistemini değiştiremez. Tayyip ya da onun işaret ettiği birileri de iktidar olmaya devam ederler. Çünkü 2017’de kritik bir referandumla geçilen Başkanlık sisteminin dayandığı sağlam iki ayağı var: Biri Türklük diğeri Müslümanlık.
Bunu söylerken CHP’nin parti olarak başarısız olduğunu söylemiyorum elbette. Yüzde 20-25 bandındaki bir partinin genel başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 48 gibi hayal bile edemeyeceği bir oranda oy almıştır ve bu gerçekten bir başarıdır. Ama asıl mesele başka. Tayyip’i şanına layık, en az yüzde altmışlık, bir oy oranıyla göndermekten söz ediyorum.
Böyle bir başarı içinse acilen konsept değişikliğine gitmemiz gerekiyor. Yolsuzluk söylemleri, seçim vaatleri ve kasetlerle AK Parti’yi ya da onun lideri Tayyip’i yıkamazsınız. Bu argümanlarla ve yöntemlerle muhafazakâr seçmen üzerinde etkili olmanız mümkün değildir. Bunların ötesinde yeni şeylere ihtiyacımız var.
Öncelikle sabırlı olacağız. Tıpkı AK Parti’nin ya da İslamcıların yıllarca yaptığı gibi ilmek ilmek dokuyacağız başarıya giden yolu.
Ama gelelim asıl önemli meseleye: Üç yıl önce de söylediğim gibi Başkanlık sisteminin iki önemli ayağı var: Biri Türk (MHP temsil ediyor) diğeri İslam (AK Parti temsil ediyor) ayağı. Tayyip’i devirmek isteyen kişi ya da kurumların öncelikle bu iki dayanağı Tayyip’in altından çekmesi gerekiyor. Bu iki ayağı almaya yönelik bilinçsiz, plansız, programsız her adımsa son seçimlerde de görüldüğü üzere Tayyip’in işine yarayacaktır. İkinci bir yol ise bu iki temel direğin yapısını/kimyasını değiştirmek ve Tayyip’in işine yaramaz hale getirmek. Üçüncü bir yolsa kendilerine ‘demokrat’ diyen birilerinin yıllarca yaptığı gibi köşemizde oturup vesayet odaklarının gelip milli iradeye dört başı mamur bir darbe yapmasını beklemek olacaktır.
Ben ikinci şıkkı destekleyenlerdenim ve bu işin kolay ve ucuz politikalarla kotarılamayacağını da öngörenlerdenim. Hepimiz elimizi taşın altına koyacağız. Aksi halde kurbanlık koyunlar gibi bu sistemin daha da azgınlaşmasını ve bir gün hepimizi tek tek götürmesini ve karanlığa boğmasını beklemek zorunda kalacağız.
Aslında umutsuz olmaya da gerek yok. Yüzde 33’u deist ya da ateist olan bir toplumda yaşıyoruz. (Bkz. “tc nüfusunun yüzde 33’ünün atesit ve deist olması”, Ekşi Sözlük, Erişim Tarihi: 16 Eylül 2022:https://eksisozluk.com/tc-nufusunun-yuzde-33unun-ateist-ve-deist-olmasi–5385801) Sürdürülebilir, doğru ve akıllı adımlar atmamız yeterli olacaktır. Kadınların dövülmesini (Nisa Suresi, 34. Ayet) ve mirastan eksik pay verilmesini (Nisa Suresi, 11. Ayet), insanların kellesinin vurulmasını (Tevbe Suresi, 5. Ayet) emreden, kendisi gibi düşünmeyenleri pislik olarak gören (Tevbe Suresi, 28. Ayet) ve sonsuz cehenneme atacağını (Bakara Suresi, 217. Ayet) söyleyen, sübyanlarla evlenmekte bir beis görmeyen (Talak Suresi, 4. Ayet) bir inanç formunu daha fazla bu topluma yediremezler. Ön alacağız ve cesur olacağız; toplumun inanç ihtiyacını karşılayacak yeni ve insancıl bir inanç formu üzerinde birleşeceğiz. İlk yapmamız gereken bu.
Bu noktada “yerli ve mili” bir inanç/deizm hareketi olan “İlahi Adalet” düşüncemi arzu edenlere bir alternatif olarak öneriyorum. İlahi Adaletçiler olarak göreve hazırız. Yapılması gereken tek şey, tıpkı Adnan Oktar’ın ve İslamcıların yıllarca yaptığı gibi, Osman Akyol’un İlahi Adalet Komünizm kitabını basmak/basılmasına aracılık etmek ve gerekirse ücretsiz olarak dağıtmak.
Sistemin ikinci ve en önemli ayağında ise:
Türkiye’deki tüm sol, sosyalist ve ileri adımları zehirleyen, sağcı iktidarların propaganda malzemesi haline gelmiş Kürtçülük, anadilde eğitim gibi bu ülkenin altını oyan, milletin sinir uçlarıyla oynayan tezlerden artık vazgeçeceğiz ve Türk üst kimliğine sözde değil özde ve bunu davranışlarımıza yansıtacak şekilde saygılı olacağız. Şiddeti çözüm yöntemi olarak benimseyen örgütlerle aramıza derhal mesafe koyacağız. Zira bu ülkenin birliğini ve beraberliğini savunmak Tanrı’nın rahmetini ve bereketini savunmakla eşdeğerdir. ABD, Avrupa gibi bölünmemizi isteyen dış mihrakların hepsinin ya imparatorluk yapısı içinde olduklarını ya da bu amaca yönelik bir çaba içinde olduklarını ve ne yazık ki bizi ahmak yerine koyduklarını artık görmemiz gerekiyor bu ülkenin aydınlık ve vatansever insanları olarak.
Bu iki adım gerçekleştiğinde Tayyip’in gitmesi için özel bir çabaya gerek kalmayacaktır. Çünkü İlahi Adalet Komünizm’de hırsızlara, gericilere ve bu ulusun çocuklarını aptal yerine koyan bölücülere yer yoktur.
Osman Akyol
Sanık Sandalyesi | Gündem Arşivi, Okuyan ve yazanlar için dağarcık (gundemarsivi.com)
Adnan Oktar’ın Suçu Ne? | Gündem Arşivi, Okuyan ve yazanlar için dağarcık (gundemarsivi.com)
MİT-PKK İlişkisi Olasılığı | Gündem Arşivi, Okuyan ve yazanlar için dağarcık (gundemarsivi.com)