Deneme,  Toplum

Sana Dokunmak

Uzakta da olsan sana seslenebiliyorum… Sana dokunmak için imgelerimde bir dünya kuruyorum! Bazen seni arıyorum, seni içimde hissetmek için: telefonun kapalı veriyor ya da tek çizgide takılıyor…
İçimde inanılmaz bir hüzün… Ya da çok yorgunum, uyuyorum iletilerin geliyor; benim çok çok yoğun olduğum anlarda…
Kırılma anları yaşıyorum sevinçlerimde!
Balkonun bi ucunda senin adını koyduğum orkide, gecenin serinliğinde boynunu bükmüş, bana bakıyor…

Hüzünlü bir gece yarısı; üç şişe ev yapımı İtalyan şarabı içtik arkadaşım Goran’la!
Bana: “Bu gece mutsuzsun” dedi.
Yanıt vermedim. Sessiz kaldım!
“Hayat her gün aynı süreğenlikte devam etmez” dedi.
Ona: “Boş ver bu anı , yarına bakalım!“ dedim .

Ağız dolusu güldü… Den Haag merkezinden tren garının bir kilometre ilerisindeki yeraltı otoparkının hemen çıkışındaki Bar‘da demleniyorduk… Sıcak mı sıcak bir geceydi ve genç kızlar, kadınlar geçiş yaparcasına salına salına yürüyorlardı…
Güney Amerika’nın çikolata tenli kadınları… Faslı, Cezayirli türbanlı gencecik kızlar…
Masalarda oturan erkeklerle kesişirken, olanı biteni gözlüyordum; ağır bir kederli çöküntünün altında!

Ne kadar yakın olmaktan ne çok uzaktık birbirimize…
Anlam veremediğim bir aralık girdi aramıza!
Maden Ocağında çalışan işçiler gibi hep yorgun!
Edip Cansever ‘den, Orhan Veli‘den, Cemal Süreya‘dan, Nazım Hikmet’ten şiirler okumak istencindeyken…
Şimdi burada bir “es” veriyorum. Sesin gelmediği yöne bakmak için fazla saf olmak lazım!

Kimi yollar kesme taştan.
Kimi yollar topraktan.
Kimi yollar asfalttan.
Kimi yollar da zihinden geçer!

Yaşamına pençe vurduğumu imliyorsan gözlemlediğim belirtgelerde… Yolları ayıralım! Ne sen beni üz ne de ben seni kırayım…

Karda, yağmurda kilometrelerce yürümüş, demir parmaklıkların arkasından mavi gökyüzüne nanik çekmişliklerim var.
Duvarlara özgürlük istemli yazılar yazdığım için karakollarda yediğim jop izlerini hala sırtımda taşıyorum, doğum lekesi gibi…
Ruhi Su türküleriyle büyümüş kuşağın kaybedenlerindenim… Bakma sen, küçük burjuva özentilerime… Yamalı çorap ve pantolonlarla büyüdük; onurumuzdan taviz vermedik. Jöle niyetine limon sürdük saçlarımıza… Okuduk, okuduk, okuduk! Hiçbir sevgilimize yalan söylemedik! Çünkü biz yalanın ne olduğunu bilmeden büyüdük…
Muazzez Tahsin Berkant’ın romanlarından sevdanın çok derin bir muhabbet olduğunu erken öğrendik. Serseriliği Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın kitaplarından arakladık…
Aşkı Nazım Hikmet‘ten öğrendik… Namuslu olmayı Aziz Nesin’den okuduk…

Bazen yollar ayrılabilir…
Hiç küsmem!

Ben kendime yetiyorum… Gökyüzünün maviliğine bakarken kendime, yeni bir dünya kuruyorum.
Ya sen?

Anıl Güven

Aşk Tesadüfen Yaşanır | Gündem Arşivi, Okuyan ve yazanlar için dağarcık (gundemarsivi.com)

Bu Senfoni Bitmez | Gündem Arşivi, Okuyan ve yazanlar için dağarcık (gundemarsivi.com)

Mutluluk Üzerine Düşlem | Gündem Arşivi, Okuyan ve yazanlar için dağarcık (gundemarsivi.com)

Siz de fikrinizi söyleyin!