Deneme,  Edebiyat,  Kitaplar,  Tarih,  Toplum

Höbek Güneşi

Haşim Hüsrevşahi, HÖBEK GÜNEŞİ – ŞAH İSMAİL (*)

Son okuduğum Haşim Hüsrevşahi kitabı, “Höbek Güneşi” ile ilgili bir şeyler yazmak geldi içimden haddim olmayarak, affola!

Höbek Güneşi-Şah İsmail’i okurken tarih bilgilerim güncellendi, güncelleme ile kalmayıp “Tarih tekerrürden ibarettir” düsturunun da ne denli doğru olduğu kanısını güçlendirdi. Günümüze o kadar değinildiğini görmek, doğal göndermeler şaşırttı beni. Evet, tarihi TV dizilerinden öğretme/öğrenme gibi bir gaflet içinde olan televizyon kanalları ve halkımıza bir ders gibi bu roman. Nedense okumaya başladıktan hemen sonra geçmişte izlediğim gerçekçi tiyatro oyunları üşüşüverdi zihnime. Ne güzel bir tiyatro oyunu olurdu ya da son yılların modasıyla tarihin çarpıtılmadığı bir TV dizisi.

Höbek Güneşi’ni okudukça o şiirsel dil aldı götürdü beni. Bu dil düşüncelerde öyle bir şevkle sürükledi ki, sürüklediği yetmiyor gibi aldı Şah İsmail’in yanına birlikte kılıç sallattırdı, şarabı yudumlattı, dize kurdurdu, şiir okuttu, bir destandı bu…

Tarihin tekerrürü dediğim unsurlar açık seçik ortadaydı. Bu sözcük roman ilerledikçe aklıma takılıyordu. Bazı çarpıcı diyaloglar, bazı eylemler sanki bugünleri işaret ediyordu. Türk kimdi, Türkçeyi kim konuşuyordu, Osmanoğulları, fişlemeler, defter defter kayıtlar, hak, adalet, hukuk günümüze de yansıyan uygulamalar ve tartışmalardı bence.

Bu eserinin başlangıcında “Bu eser hakikatin güneşine kurban edilmiştir. Böyle biline!” der Haşim Hüsrevşahi ve devamla Pir Sultan Abdal’ın o müthiş dizesi ile başlangıç yapar:

“Ben de şu dünyaya geldim sakinim
Kalsın benim davam divana kalsın…”

Ardından da Nazım Hikmet’le girer Osmanoğulları’nın karanlığına…

Gün doğumu, gün batımı dolunay çok etkiler beni ve de insanların çoğunu. Bu romanda topraklar, saçlar ve doğan güneş kana bulandı ama bu kan öylesine akıp gidende yadırganmıyordu, aksine asalet katıyordu olaylara. Bunu anlamak için romanı okumak gerek, birkaç örnekle bakalım:

Şah İsmail Bakü Kalesi’ni aldıktan sonra…


Şah da biraz sabırsızca “Buyur Emir Zekeriya! Buyur dinliyorum” dedi.
‘Âleme malum olmuştur ki adalet kılıcınız Şirvanşah Ferruh Yesar’ın boynuna inmiştir. Oğlu sarayını bırakıp kaçmıştır.’
‘Heee… Eledir! Hakkın izniyle indi kılıcımız… Muzaffer olduk. Ancak hele bu başlangıç!’
‘Evet, bu zafer daha ilk adımdır. Güneşin doğacağına alamet… Bir şafak sökmesi!’
‘Güzel benzetme ettin Emir. Şair ruhlusun sen de…’
‘Şair olan sizsiniz Şah’ım!’
‘Güneş de kanlı bir yatakta doğar, insan da… Ama güneş umuttur. Değil midir he? Hem güneş Höbek’te doğmadı mı ki?”
Güneş Höbek Dağı’ndan doğmakta, İsmail, “şah şah” sesleri yükselirken insanlardan:
“…İsmail kılıcını çekti, şahlanan atının sırtını Höbek Dağı’na vererek bağırdı:
‘Mende sığar iki cehan, men bu cehane sığmazem…’ ” diye devam ediyor ve “Şah”lığını ilan ediyordu. Halkın “Allah Allah” çığlıkları karşılıklı “şah menem”, “şah menem” nidaları ile “Türklerin tarihinden bir yaprak daha o gün yapraklandı.”

Tarihin derin dehlizlerinde dolaşırken arada bir güzelliklere rastlıyoruz. Daha önce Alp Er Tunga’nın torunu Tumrus Hatun’un Sakaların Şahı olduğunu duyan Şah İsmail şaşırır ama o da “Bizim hatunlarımız da iyi at dehler, iyi ok atar, iyi kılıç çalar! Ecdadımız gibi!” diyerek birlikte savaşa girdiklerini anlatır.

“Uzun bir günün sonunda ufuk tümüyle kan rengine bürünürken düşmanın tümüyle yok olduğuna kani olan Sultan da ovaya indi. Dolaştı cesetlerle kaplı cenk meydanını… Çaldıran toprağını kaplayan ölülerden. Güneş yüzünü kapatırken, toprak kanı emip yalanırken kabardı obur toprak gibi göğsü muzaffer Hünkâr’ın. Dilini, dinini ve de rengini kaybetmiş tekçe insandılar yerde yatanlar, paramparça dört bir köşeye serpilenler. Vatanlarında toprağa düşen ve uzaktan gelen ölüler, ölüler, ölüler… Ölüler arasında çokça maskeli savaşçı. Miğferi bir yana düşmüş uzun saçları kana bulanmış ölüler… Hünkâr buyurdu. Çıkarıldı maskeler. Bakıldı, toprakta erlerinin yanı başında yatan kadınlara. Onlar geceye şavkı vuran ay yüzlü Kızılbaş kadınlardı. Savaşmışlar ve aşikâr bir yenilgi içine devrilen mutlu savaşçılardı… … Aşikâr oldu herkese bunlar birer dişi alptılar, uzaktan gelip vatanlarını savundular, kılıç çalıp bu topraklarda kaldılar.

Hünkâr bir an duraksadı. Dik dik baktı onlara, yerde yatan kadınlara. Kimse bilmedi bu alp kadınların yüzlerine bakarken Hünkâr, o savaşçıların şahlarına “Korkak kadın!” deyip ona gönderdiği entariyi aklına getirdi mi? Bir süre baktı mutlu ölü kadınlara, hayret ve takdirle. Ve sonra “Bu kadınları törenle gömün! Saygıda kusur olunmaya!” diye ferman eyledi. … Çaldıran Ovası’nda çıplak cesetler kaldı, bir de kana doymuş toprak.”

Bu bölümde bahsedilen entari olayı Selim’in İsmail’e gönderdiği mektup yanında tahrik etmek için yolladığı kadın elbisesi üzerine Şah İsmail “Türkler yanında kadınlık bir hakaret değil yüce bir kattır,” diye düşündüğünü yazıyor ve ekleyerek Türklerin, Arapların geleneğine uymadığını, kadınların da erkekler kadar saygın olduğunu belirtiyor.

Kendimi tutmaya çalışıyorum, ne yazsam eksik kalacak, çok yerden alıntı yapmak geçiyor içimden çünkü okurken heyecan ve sevinç ve de hüzün duyuyor insan, duygudan duyguya savruluyorsunuz. Haşim Hüsrevşahi kalemi ile sağlıyor bu coşkuyu, hiç eksik olmasın, yeni eserleriyle yüreğine bolca kan pompalasın.

Yazımı Şah İsmail’in bir şiiri ile noktalıyorum:

“…Her dizenin sonunu yüksek sesle birlikte tekrarlıyorlardı. ‘Nur-i iman mendedir!’, ‘cümle erkân mendedir!’, ’küllü Furkan mendedir!’, ‘avaz-i Kuran mendedir!’
Şah-ı merdanın Ali’nin âliyem övladiyem/ Zülfüqar-u Tac-u Düldül üç nişanı mendedir.
-Üç nişanı mendedir!
-Men şeha bu canımı sıdqıyla qurban qılmışam / gerqebul qılsa vilayet éydi qurban mendedir
-éydi Qurban mendedir!
-Çün Xetaiyem Şah’ın vesfini daiyim söylerem/éşq ile bél bağlaram defterle divan nendedir
-Defterle divan mendedir!
‘Allah Allah’ nidaları ve tekrarlamalar arasında şiir okunup bitince herkes bir anlığına sustu. Sonra bir ağızdan ‘Allah Allah Bismişah!’ diye bağırdılar.”


Ali Erkan Güneri



(*) Höbek Güneşi-Şah İsmail, roman, Haşim Hüsrevşahi, Totem Yayınları, Kasım 2022

#tarihtekerrürdenİbarettir #tvdizileri #alierkanguneri #gundemarsivi #sahismail #hobekgunesi #kitapalintisi #kitapincelemesi #hasimhusrevsahi #tomrishatun #osmanliogullari #tarih #siir

Siz de fikrinizi söyleyin!