Edebiyat,  Şiir,  Toplum

Dünya Şiir Günü’nün Ardından

DÜNYA ŞİİR GÜNÜ’NÜN ARDINDAN
Nuray Gök Aksamaz’a…

“Kalp Atışları Hızlanan Dünyamızdan” söz ediyorsun ya!

“Anımsıyorum şimdi, biz işe giderken mutluyduk, suda yüzerdi kâğıttan gemilerimiz. Sabahın altısında hep karanlıktı, saatlerimizse hep ileri! Azıcık aşımız, kaygısız başımız, derdik! Akşam yemeklerinde fiyonk makarna üzerine ucuz ton balığıyla geçinir giderdik! Ağaç budamayla, çiçek sulamayla, patates ekmekle geçecek olsaydı sonraki günlerimiz, yine iyiydi. Bizden geçtiğinden değil, yapay olacakmış artık tüm besinlerimiz.” (S:76)

Bu saptamandan sonra bir ödev çıkarmalı kendimize. Örneğin, yarısı ısırılmış dünyamızda her şeye rağmen gelecek düşleri kurmalı yine de. Yarın daha güzel olacaklar satmalı düş fiyatına.

Diyorsun ya; “Döpiyes mi, pantolon mu, şalvar mı, çarşaf mı, derken maske, kask, ve koruyucu tulum mu olacak yeni giysilerimiz? Önce görünmez, sonra tanınmaz, sonra da hiç olacakmışız ve her geçen gün biraz daha hazır görünüyoruz hiç olmaya, ne dersin?” (S:76) Yanıtım şu sana: Kötülüğün karşısında iyiliği örgütleyebilirsek değişim de dönüşüm de insan yararına olur. Beklenen günler yolumuzun üstünde bekleri bizleri. Yani iş bizde.

Bu önerilerimin ip uçları senin şiirinde de var aslında. Kalbini gördüm çünkü Güneşin Yapraklarını çevirdikçe… Dünyanın renkleri de ordaydı. İnsan halleri yeni biçimler almıştı gördüm. Sadece bu değil, sadece bu değil. Gelirken şiir de getirmiştin ceplerinin her biriyle. Gelirken üç beş salkım sözcük… Aslında onlardan daha çok alacaktın yanına ama… Yolculuk hali. Temkinli olmak lazımdı yine de. Yarın kokuyordu hem de getirdiğin şiirler. Hem de o salkım salkım sözcükler şimdiden yola çıkmışlardı… ”Görülmeyen uzak, çok uzak bile olsa” (S:66) öyleydi. Gördüm, “güncel olansa taşın el değiştirmesi” (S:66) diye bir de not düşmüştün anlamın ötesine. Her şey deminde bence. Rahat ol, kapılma telaşına hiçbir şeyin. Çünkü şiir senin de evin. Öte yandan Mustafa Köz haklı: “Devrimcidir şiir, hiç değilse yeryüzü için…Çünkü şiir, her şeydir. Ve şairin kalbi yasasız, sınırsız, bayraksız, flamasız, ordusuz tek ülkedir.” O ülkeden seslen bize her daim: “Yaşamın akarsuyuna gecikmiş olan ne?” (S:10) Öyle ya!

“Çeker aşkla külü rüzgârı
yüreğine gerer keman telini
diyemez ki acım hiç dinmedi
için için yanar” (S:10)

Bak ne diyeceğim: Dünya Şiir Günü Çanakkale’de bir başka geçti. Bir başkaydı senin o güne karıştırdığın renk. Sonra bize biraz İstanbul iliştirip gittin. Su serpmeyi unutmuşuz ardından. Açıp kitaplarını şiir okuduk ama o, onun yerini tutmaz. Biz ki aşığıyız “Deltasında birikimin, doruğunda kaynakların / gölgesinde adını bilmediğimiz yeni gülüşlerin” (S:20) Yine de ruhumuza iyi geldi dizelerin.

”Hangi şiirlerimi okudunuz” diye sorduğunu duyar gibiyim. Birisi şuydu; adı “Ölümsüz” olan:

“Balık kılçığıydı o boğazımda
sözlerimi yaralayan bir şey
penası kırılan içli mandolin
öznesini yitirmiş bir mızıka
tınısını arayan şeyler gibiydi
evde sayılmayan o kalbim

Karın çiselemesiyle çağır beni
beyaz buğusunda bir serinliğin
adım aklına her düştüğü zaman
seni düşündüğümü bildiğin an
gönlüm yine bir asma köprüde
yürür ölümsüz sevgimize” (S:32)

Uzatırsam sıkılırsın belki, kısa keseyim:

Gülüşünü sevdik senin
ellerinin gülüşünü
sözcüklerinin
bir ırmağa karışır gibi
yüzüne akarken

duruşunu sevdik senin
başka türlü bir dünya derken
gözlerindeki derinliği

ceplerinde getirdiğin şiirler ne güzeldi

(Nuray Gök Aksamaz, Güneşin Yaprakları, Şiir, Artshop Yayınları 2020, 96 Sayfa)

21 Mart 2023-Çanakkale
Hayrettin Geçkin

Siz de fikrinizi söyleyin!