Deneme,  Toplum

Sabah Güneşi

Bir sabahtı işte, uzayan geceden sonra gelen. Güneş, henüz demini alamamış bedenlerimizin üzerine yansıyordu; açık kalmış balkon kapısından.

Kuşlar uçuyordu maviliğin içinden! Kollarımın arasında sen sandığım beyaz yastık… Öylesine bir sarılmışım ki ona, göğsümün tüm terini emmiş ben onunla (sen sanarak) uyurken…

Yalancı aşkların ilk ayak sesi ne zaman gelir bilir misin?

Kendini sevi dolu zannettiğinde, boşluğuna kırmızı bir sancı saplanır… Gözlerin sürekli renkli bakar! Sesinde kalınlaşma algısını yok etmek için sakız çiğnersin, aynanın karşısına geçer saçlarına biçim verip durursun… Hiçbir eylemini beğenmezsin!

Bir akşamüstü deniz kıyısında bulursun kendini. Ayağındaki ayakkabıyı çıkarıp atarsın, kumsalda yürümek için… Sonra delicesine koşarsın. O, imgelerinde taşıdığın çağla gözlü kadını bulmak için. Atilla İlhan‘ın şiirlerinde kaybolursun. Cemal Süreya‘nın dizelerinde uykundan uyanırsın!

Türk sanat müziğinin ezgileri eşliğinde, salaş bir meyhanede rakı içerken ona rastlarsın . O da senin kadar yalnız, senin kadar kederli…

“Haydi Abbas vakit tamamdır“ derken Cahit Sıtkı Tarancı, senin masanda yeni bir sevi filizlenir… Gecenin alaca karanlığında kafalar kelle paça vaziyette yürüyüşe çıkılır… Kapı numaralarına pek dikkat etme, sonunda her kapı gece açılır, sabah kapanır.

Yaşama küsme, seni küstürmekten zevk alanlara nanik çek, yeter.

Anıl Güven
24 Haziran 2023
Rotterdam-Hollanda

Siz de fikrinizi söyleyin!