Güncel - Aktüalite,  Toplum

Orhan Ayber Suçlanmasaydı, 6 Şubat Depreminde Daha Az Kayıp Verirdik

Bilirsiniz, hukuk hem vuku bulmuş olanın muhakemesini yapar hem de sonradan vuku bulacaklar için bir “altyapı” niteliğindedir.

Birinci derece ve İstinaf Mahkemeleri, nihayetinde Yargıtay; soruşturmanın derinleştirmesi talebini ret etti.

Yargıtay kararı ile hüküm sabit olunca eldeki bütün delillerin de imhasına karar verildi. Bu da, sonradan yapılan tadilat nedeniyle oluşan hasarın depremde yıkım ile illiyet bağının araştırılması uygun görülmedi demek. İçinde bulunduğumuz hafta, Güneydoğu illerimizin genelinde yıkılan binalar ve can kayıpları nedeniyle birinci derece mahkemelerde duruşmalar yapılıyor.

Peki bu karar neticesinde o mahkemelerde yargılanan, binalarında tadilat yapanlar bu içtihat kararından istifade etmeyecek mi? Peki bundan sonra konut olarak tasarlanan ve inşa edilen binaları otele dönüştürmek isteyen mülk sahipleri bu karardan cüret alıp, nasılsa yıkılırsa suç da mühendise yıkılır diye tadilatlarına hız vermeyecek mi?

*

Başa sarıyorum, olayı bilmeyenler için…

İki blok aynı kişilerin sorumluluğu ile aynı malzemelerden yapılmış, bir apartmanın kolonu (site sakinleri tarafından izin verilerek) yıkılmış, diğerinin kolonlarına dokunulmamış! En önemli detay ise, kolonu kesilen apartman yıkılırken; kolonlarına dokunulmayan apartman sapasağlam duruyor. 

Saygıdeğer Orhan Ayber’in davasında, kolonu kesmenin apartmanın yıkılmasında etken olduğu hususu eğer dikkate alınsaydı ve kolonu kesilen binalar araştırılıp önlemler alınsaydı, soruyorum: 6 Şubat depreminde kaybettiğimiz insan sayısı bu kadar çok olur muydu? Ve elbette, hayat kurtaran bir maliyeti olacaktı…

Hangi mühendis apartmandaki inşaat görevini tamamladıktan sonra bilgisi olmadan yapılan şeylerden sorumlu tutulur? 

Hala neden o hedef alındı, neden bir günah keçisi olarak abim seçildi, anlayamıyorum ve ben hala uyuyamıyorum.

“Savcı Anıl Tokgöz’ün 7 Haziran 2021 tarihli İddianamesinin bir yerinde Yağcıoğlu Apartmanı yerine yıkılan başka bir yapı olan ‘Yılmaz Erbek’ yazılı. Benzer bilirkişi hataları diğer raporlarda da var.”*

Değişen yönetmeliklere göre değerlendirilmeyen projelerden mühendisler sorumlu tutulamaz, eğer sorumlu  tutulmuşsa burada yargısız infaz olmaz mı? (Tüm cehaletimle soruyorum!)

Olay bu kadarla kalmıyor; yani kolonun kesilmesine göz yuman mülk sahipleri, kolonun kesilmesine izin verenler mahkemece sanık olarak yargılanmaları gerekirken adalet ne yazık ki sadece Orhan Ayber’i suçlu buldu. Sizlere Orhan Ayber’in arkadaşı inşaat yüksek mühendisi olan Sayın A. Muzaffer Tunçağ‘ın yazısından alıntıyla bu davaya bilir kişi tarafından da bakmanızı öneriyorum.

“1975 yılında çıkan Deprem Yönetmeliğini en son 2018 Yönetmeliği ile karşılaştırma hatasına düşülmüş. Birçok yerde kopyala-yapıştır yönteminin kolaycılığına kaçılmış. Öyle ki Savcı Anıl Tokgöz’ün 7 Haziran 2021 tarihli İddianamesinin bir yerinde Yağcıoğlu Apartmanı yerine yıkılan başka bir yapı olan ‘Yılmaz Erbek’ yazılı. Benzer bilirkişi hataları diğer raporlarda da var. En basitinden yıkımın parça parça ettiği betonlardan numune alıp değerlendirme yapmak ne kadar bilimsel, sorgulanmaya değer. Tamamı piyasa koşullarından uzak akademisyenlerden oluşan bilirkişilerin binanın yapıldığı tarihte hazır beton bulunmadığına işaret etmemesi, suçu yalnızca ‘fenni mesul’de görmesi de başka bir tuhaflık değil mi?

Önemsediğim diğer eksik bir değerlendirme de aynı kişi tarafından projesi yapılmış yandaki A Blokun neden yıkılmadığına bir açıklık getirilmemesi… Aynı şekilde hesapta 19,2 cm. çıkan sargı donatısı aralığının 20 cm. yazılmasının yıkım nedeni sayılması da bilirkişilerin yaklaşımı konusunda tereddüt doğuruyor.

Adalet makamının, Orhan Ayber’e ceza vermeden önce, Özal’dan bu yana sık sık kaçak yapılaşmaya af çıkaranları, sorunlu alanları imara açanları, kalitesiz yapı malzemelerinin satışına izin verenleri, İMO’nun her şantiyeye bir mühendis isteğini dikkate almayanları, inşaat yerine gitmeden ‘imzacılığı’ adeta teşvik edenleri göz ardı ederek inşaat zincirinin en korumasız halkası olan mühendisleri suçlu ilan etmesi ne derece insafa sığar?

Hepsinin ötesinde Orhan Ayber’in yıkılan binadaki 23 numaralı kolonun daha sonra kesildiği savının hiç dikkate alınmadığından hareketle, yiten canların yarattığı duygusal havaya kapılmadan, yeniden yargılama yapmak en hakkaniyetli çözüm olacaktır.

Orhan Ayber cevabı alınmamış soruların da aydınlanacağı ortamda yeniden yargılanmalıdır.”

Hiçbir mühendis bilinçli taksirle ölüme neden olmak için eğitim almaz. Orhan Ayber suçsuzdur!

Binanın yıkılmasından asıl sorumlular cezalandırılmalıdır. (Tüm kalbimle temennimdir!)

Depremde yakınını kaybedenlere sabır diliyorum, umarım ülkemizdeki tüm binaların yıkılmasından sorumlular hak ettikleri cezaları alırlar! (Günah keçisiz…)

*

Depremden sonraki ilk dava ile ilgili haberlerden alıntılarla devam ediyorum:

İzmir’de 30 Ekim 2020’de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremde yıkılan Yağcıoğlu Apartmanı B Blok’ta 11 kişi hayatını kaybetmiş, 7 kişi yaralanmıştı. Bu olayı o dönem haberleri izleyen herkes hatırlayacaktır, kolonu bilir kişilere sormadan yıktıkları ortaya çıkmıştı ya, Sayın Orhan Ayber bu olaydan sorumlu tutuluyor.

Sayın Orhan Ayber’in eşi Sayın Aysel Ayber o apartmanın müteahhitti olan Şerafettin Ağar hakkındaki yorumlarında çok saygın ve çok dürüst biri olduğu yönde. Dava ilk açıldığında Şerafettin Bey kendisini şöyle savunmuş:

“Hayatını kaybeden vatandaşlara rahmet, yaralılara da şifa dilerim. Apartmanın yapılmasında hiçbir kusurum yok. 40 yıllık müteahhitlik hayatımda 251 bina yaptım. Hiçbiri yıkılmadığı gibi hiçbirinde çatlak bile yok. Örnek müteahhit olmak için uğraştım. Yağcıoğlu’nda A blok ayaktayken B blokun yıkılması tesadüf değildir. Bina dış etmenler sebebiyle yıkılmıştır. Kolon kesilmesi nedeniyle bina yıkıldı, bunu yapanlar hakkında suç duyurusunda da bulundum. Sosyal medya hesabımdan depremden önce 1999 önce yapılan binaların yıkılıp, yeniden yapılması gerektiğini belirtmiştim çünkü o binalar 1975 yılı deprem yönetmenliğine göre yapıldı. Suçlular kolonları kesenlerdir. 11 aydır cezaevindeyim ve sağlık sorunlarım var. Tahliyemi talep ediyorum.”

Sayın Orhan Ayber ise ilk savunmasında:

“1975 yönetmenliğinde nervürlü demir kullanma zorunluluğu yoktu. 1999’da Marmara depreminden sonra kullanımı zorunlu hale geldi. Beton kalitesini tutturmak kolay değildi çünkü hazır beton yoktu. Beton ihtiyaçlarını belirli gruplar karşılıyordu ve hiçbirimizin denetleme imkanı yoktu. 2000 yılından sonra hazır betona geçildi. Yağcıoğlu Apartmanı, yapıldıktan sonra çeşitli depremler olmasına rağmen binada çatlak bile oluşmadı. Kolon kesme olayından haberdar değilim. Muhtemelen ben istifa ettikten sonra olmuştur. 1999 yılında görevden ayrıldım.”

Müşteki avukatlarının, binanın yapımı sırasında bodrum katında su olup olmadığını sorması üzerine Ayber, “Zeminde biriken suları gördüm. İnşaat yapılırken de su vardı. Biriken suyu pompayla çektirdim. Müteahhide de bilgi verdim ama belediyeye bildirmedim” yanıtını verdi.

Müşteki avukatlarının, depremde yıkılan diğer binalara göre Yağcıoğlu’nda üst katta oturanların can kaybının fazla olmasının nedenini sorduğu Ayber, “Bina, 23 numaralı kolon ve perdenin kesilmesi sebebiyle yıkılmıştır. Kolonların zayıflığı söz konusu değildir” dedi.

Dere yatağına imar izni veren belediye yetkilileri, ülke yöneticileri  sorumlu olacak değil ya! (Diplomalıların günümüzde hedef olma modası da bi bitmedi…) Su birikintisinden bir şey çıkarmaya çalışmışlar, ellerine yüzlerine bulaştırarak! Orada en başında bina olmaması gerekiyordu ki imar afları ülkemizin her yerinde tehlike arz ediyor.

Hülasa, Özal’dan günümüze değin sayısız insan, depremlerde yıkılan binalardan sorumlu. Üç beş günah keçisi ile adalet sağlanmaz, yüz binleri, milyonları kayıp etmeye devam ederiz, adalet sağlanmadıkça! 

Son olarak olay hakkında bilir bir aydınımızın önemli bir yazısını okumanız için buraya bırakıyorum, umarım okursanız, bu haksızlığa sizler de seyirci kalamayacaksınız.

Şakran Cezaevinde yatan Sayın Ayber’in çok ciddi sağlık sorunları var ve acil ameliyat olması gerekiyor, üstelik sürekli acile götürülüp geri cezaevine bırakılıyor. Acilen evine, ailesine ve doktorlarına kavuşmalı. Umarım sağlıkla ailesine en yakın zamanda kavuşur.

Kemalist İlkay

* https://www.gundemarsivi.com/orhan-ayber-icin-adil-yargilama/

Orhan Ayber’in savunmasını ilettiğim yazıma buradan ulaşabilirisiniz.

 

Siz de fikrinizi söyleyin!