Toplum

Orhan Ayber’e Adil Olmak

Orhan Ayber ağabeyim, 30 Ekim depreminde yıkılan Yağcıoğlu Aparmanında sorumlu görüldüğü ve cezası kesinleştiği için yaklaşık üç aydır cezaevinde. Neden diye soranınız olursa aşağıdaki savunmasını okuyabilirsiniz. Yazısını kendisini ziyaret edebilen eşi aracılığı ile göndermiş. 

M Osman Akbaşak

*

Orhan Ayber’in Savunması

“1975 yönetmenliğinde nervürlü demir kullanma zorunluluğu yoktu. 1999’da Marmara depreminden sonra kullanımı zorunlu hale geldi. Beton kalitesini tutturmak kolay değildi, çünkü hazır beton yoktu. Beton ihtiyaçlarını belirli gruplar karşılıyordu ve hiçbirimizin denetleme imkanı yoktu. 2000 yılından sonra hazır betona geçildi. Yağcıoğlu Apartmanı, yapıldıktan sonra çeşitli depremler olmasına rağmen binada çatlak bile oluşmadı. Kolon kesme olayından haberdar değilim. Muhtemelen ben istifa ettikten sonra olmuştur. 1999 yılında görevden ayrıldım. Bina, 23 numaralı kolon ve perdenin kesilmesi sebebiyle yıkılmıştır. Kolonların zayıflığı söz konusu değildir.”

“2000 yılından sonra gelen Yapı Denetim Kanunu’nda mühendislere verilen yetki o yıllarda yoktu. Mühendisler fenni mesul oldukları binaları denetlemek isteseler dahi inşaatlara girmeleri büyük çoğunlukla istenmez ve izin verilmezdi. İnşaata girildiğinde de yapılabilecek tek kontrol demir sayımı olabilirdi. Demir ve beton kalitesini ölçecek laboratuvarlar yoktu. Sadece o zamanki adıyla Bayındırlık İl Müdürlüğü’nün ve İnşaat Mühendisleri Odası’nın laboratuvarları vardı. Bunlar da genellikle tartışmalı konularda çalışırlardı. Asla İzmir’in tamamına yetecek malzeme ve ekipmanları yoktu. Böyle bir alışkanlık ve zorunluluk da yoktu. Hatta hiç kimsenin aklına gelmezdi”

Orhan Ayber

*

Orhan Ayber’e Adil Olmak

Saygıdeğer Orhan Ayber hakkında sizlere ne çok şey anlatmak isterim bir okur olarak, bir arkadaş olarak, bir editör olarak, hatta onu çok seven biri olarak ama elimden geldiğince size onu kısaca tanıtacağım.

Dört yılın üzerinde Gündem Arşivi’nde yazılarını iletmekle onur duyuyorum kendisinin. Her yazısında insani yönü ağır basan, ülke sorunlarına kafa yoran, çözüm ve öneriler sunan harika bir yazardır kendisi ki şahit olmak isterseniz Gündem Arşivi’ndeki tüm yazılarını okumanız yeterli olacaktır.

Bu ülkede hiç konuşulmayacak Küresel Isınma sorununa çözümlere kafa yordu, milli gün ve bayramlarımızı şanla, şerefle kutladı ve tarihten öyle detaylar sundu ki farkındalığımı pek çok kez arttırdı.

Dış Siyaset yazılarından öyle bir yetiştim ki Putin’in kırmızı çizgilerini, Çin’in ulaşmak istediği noktayı ve ülkemizce doğru olan seçim ilerde ne olmalı gibi bir sürü şeyi yazılarından öğrendim.

Saygıdeğer Orhan Ayber çok bilge, çok bilinçli ve çok iyi niyetli muazzam birisidir. Böyle bir insanın hata yapma ihtimalinin söz konusu olma ihtimaline dahi inanmam mümkün değil.

Kendisinin mesajındaki gibi kesilen kolonun haberlerde altının defalarca çizildiği ve halkça hayretler edildiği bu olayda, nasıl değerli ağabeyim sorumlu tutulur anlamam mümkün değil! 

Şakran Cezaevinde şimdi kendisi. Kolonu kesenler ya da kolonun kesilmesine izin verenler içerde değil. Binanın yıkılmasına sebep olan kimseciklere hiçbir suçlama okumadım. 

Benim canım ağabeyim günah keçisi değil! O çok değerli bir inşaat mühendisi ve çok değerli bir gazetecidir.

Onun acilen kalemine ulaşıp yazması lazım, çünkü onun yaşam sevinci yazmaktır.

Aylardır ailesi çok üzüldü ve kendisinin sağlığı iyi değil! Her acile gidişinde endişelerimiz çok artıyor.

Yastığa başımı koyup uyumaya çalıştığımda nasıl böyle bir şey yapılır ona sorusu uyutmuyor. Sahi böylesi güzel bir insana nasıl böylesi bir ceza verilir. Hatası yok iken birini suçlamaktan kötü bir şey var mıdır?!

Canım ağabeyim çok onurlu bir insan ve bu olay onu hayli üzmüş ve utandırmıştır, onu tanıyorum. En çok buna üzülüyorum.

Haberlere erişip not alamıyor, her şeyi çokça merak ederek dört duvar arasında yaşıyor bu aydınımız.

En azından umarım ev hapsine döner cezası, eşi Aysel ablamla birlikte hayata tutunur ve en yakın zamanda yeniden aramızda olur dileğimle. Ailesi, dostları ve okurları onu çok özledi!

Eksikliğini fark eden değerli okurları da meraklanarak onu bana soruyor. (Bense yazılarını yayınlamadan yazıları üzerine onu dinlemeyi yani haftalık düzenli haberleşmeyi çok özledim.) 

Kalemini çok özlediğim yetmezmiş gibi sağlığından endişelerim artıyor… En mühim olan şey benim için sağlığı.

Umutla bekleyişten başka çare kalmadı, umarım en yakın zamanda olur yanımızda. Eğer bunca olaya dayanamazsa suçlusu kim olacak diyerek sorumluları vicdana davet ediyorum. 

Kemalist İlkay

Sayın Orhan Ayber’in tüm yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.

Sayın Yılmaz Dikbaş‘ın Kalemiyle Orhan Ayber yazısına buradan ulaşabilirsiniz.

Necati Doğru bir gün Orhan ağabeyimin fikrini fikri gibi beyan etmişti, duruma sessiz kalamamıştım, çılgın projesi ve alıntılanma konusuna da buradan ulaşabilirsiniz.

Not: Bu yorumları alıntı yaptım, Sayın Osman Akbaşak Bey’in Facebook sayfasındaki paylaşımına yapılan yorumlardan, çünkü sizlere iletmek istedim.

Siz de fikrinizi söyleyin!