Güncel - Aktüalite,  Kategorisiz,  Tartışma,  Toplum

Bu kadar mı tesadüf olur?

Sn Doğru, 3 Kasım 2021’de Göller tek tek kururken! adlı yazısıyla yazı zincirine başlamıştı. https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/necati-dogru/goller-tek-tek-kururken-6745054/

Yazının hemen ardından mektuplar ulaşmış kendisine ki mail demiyor, mektuplar gitmiş; onları ileterek yeni yazısını hazırlamış ve bir gün sonra şak diye, 4 Kasım’da Sular boşa akmasaydı! Göller kurumayacaktı! adlı yazısını bizlere sundu. https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/necati-dogru/sular-bosa-akmasaydi-goller-kurumayacakti-6747344/

Tesadüf bu kadar olur, yazılan mektupları okuduğum vakit hepsini Sn Orhan Ayber’in yazmış olması gerekiyordu! Dedim kendime…

Rant projesi değil can suyu! https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/necati-dogru/rant-projesi-degil-can-suyu-6752010/

Bu yazısında da Sn Orhan Ayber’i okumuş gibi hissetmeyeyim mi? Bu kadar olur! Hatta yazıdan bir alıntı ileteyim.

“Anadolu toprağının; dağının, vadisinin, ovasının, havzasının suyu boşa akıyor. Sular boşa akmayabilir, göller bugün kurumayabilirdi. Güneş, rüzgar, hidrolik enerjisinin kullanıp, enerjide dışa bağımlılığı en aza indirerek, Anadolu’nun boşa akan sularını pompalar ile kuruyan göllere akıtabilecek bir planlama yapılabilirdi. GAP’ın sularını Kızılırmak üzerinden Konya Ovası’na akıtabilirdik. Konya toprağında obrukları doldurup, yer altı suyunun vahşice kullanımını önleyebilir, az suyla yetinebilen tarımsal üretim deseni yaratabilirdi. Türkiye, susuz dünyanın su zengini ülkesi olabilirdi. Son 20 yılda Türkiye’deki sulu tarım alanlarının yüzde 20 gibi büyük bir parçası hatalı ve fazla sulamadan ötürü aşırı tuzlandı. Türkiye’de tarım topraklarının yüzde 88’i sağlıksız hale geldi.”

Bu ilettiğim alıntı da hayli ilgincime gitti! Çünkü bu konuda bilgi aktarımını defalarca yazılarından okuyup, düzenlediğim yazarımızın haftalar, aylar ve yıllar öncesinden yazıları var! Zaten bu yazımda Sn Orhan Ayber’in projesini aktardığı Sn Doğru’dan çok öncesinde bizleri fazlasıyla uyardığı tüm yazılarını ileteceğim. (Hatta okurlarımız için küresel ısınma ve iklim değişikliklerine karşın uyarılarını da ekleyeceğim.) Karar sizin olsun diye, tesadüf müydü?

Araştırmacı gazeteci olan iki yazar hakkında yazarken çok mühim bir konu var ki o da Sn Orhan Ayber’in inşaat mühendisi olması ve mesleki bilgilerinden faydalanarak, ülkemize sunduğu çözüm önerisi için soruyorum, Sn Necati Doğru sizce araştırmalarıyla ilettiği projeyi hazırlayabilir miydi?

Peki ben neden bu yazıyı yazdım?

Sn Necati Doğru’nun son yazılarını okuyan bir arkadaşım Sn Orhan Ayber’in fikirlerini ileterek isim vermediği yönünde beni uyardı. Sn Doğru’nun yazılarını okuduktan sonra, Sn Ayber’e durumu iletmeden kaç senedir bu projesinin peşinde olduğunu sordum. (Yazımı okuyunca çok şaşıracaktır!) İyi ki sormuşum, çünkü 19 senedir uğraştığını hatırlarken bana 20 yıldır kızım dedi. Peki dedim, yazar olduğunuz için bu konuda sitemizde çok yazdınız, daha önceleri de kaleme almış mıydınız dedim. Ben senelerdir birçok yayın grubunda yazdım, hatta eskiden Dünya gazetesinde proje yarışmasında (25 yıl önce) ikincilik aldım dedi. Sn M Osman Akbaşak’ın sitesinde ise, çok uzun yıllardır yazıyor. (Detayları merak edenler için iletiyorum. http://www.osmanakbasak.com/Konuklarim/Orhan_Ayber/Orhan_Ayber_Yazilar.html)

Sonra tekrar düşündüm, ya tesadüf değilse? (Burada yorumu siz sayın okuyucularımıza bırakıyorum!)

Alıntıları ve bağlantıları ilettikten sonra, yazının sonunda son mesajımı da ileteceğim, okumanız ümidiyle.

Kendisi çok saygın inşaat mühendisi olan Değerli Orhan Bey, mesleki bilgisiyle hep projesinin altını çizmiştir; ekleyeceğim yazı linkleriyle ve yazılardan alıntılarımla kanıtlayacağım.

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/insaat-muhendisligi/

“b) Son iklim değişikliği ve kuraklık dünyamızda yeni meslekleri ön plana çıkmasına yol açmışsa; bizim ülkemizde ise öncelikle, iklim değişikliği ve kuraklıkla ilgili mühendislik mesleğinin görev ve sorumluluklarından bahsetmeliyim.

c) İç Anadolu’daki kuraklığı çözmek görevi inşaat mühendisliğinin en önemli görevi olarak görüyorum. İç Anadolu bölgemiz şimdi, tüm dünyaca stratejik ürün kabul edilen buğday ürünü için hayati bir önem taşıyor. Özellikle; Karadeniz havzasından yağan ve orada yaşayan yurttaşlarımızı sıkıntıya neden olan bu suları, İç Anadolu’ya getirme görevi inşaat mühendisinin görevidir.”

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/anadoludaki-kuraklik-ve-yeralti-sularinin-azalmasi/

“Konya Jeoloji Mühendisleri Oda Başkanına göre, Konya ovasında yeraltı sularının azalması sonucu obruk sayısı 700’ü geçmiş) ürün kaybı çok yüksek boyutlarda bu bölgeye başka havzalardan su getirmek devletin önündeki en büyük proje olmalı…”

Paylaşacağım yeni yazısını Cumhuriyet gazetesinde yayınlandı ve sitemizde daha sonra paylaşıldığı halde hayli dikkat çekmişti.

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/iklim-degisikligi-ve-kuresel-kuraklik-ile-ilgili-turkiye-gercekleri/

Bu yazının tamamını okumalısınız!

Değerli yazarımızın bir başka Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan diğer yazısını iletiyorum.

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/iklim-degisikligi-ne-yapmaliyiz/

Çözüm önerilerini umuyorum okuduktan sonra çok beğenmişsinizdir. Yine, geç iletmemize rağmen hayli ilgi gören yazılarımızdandır.

Çok Değerli Sayın Orhan Ayber Bey’in sitemizdeki ilk yazısı 11 Mart 2020’de yayınlamıştım. Çılgın Projesi’ni anlatıyordu. Hala tanıdığım günden beri bu Çılgın Projesi’nin gündeme gelmesi için ara ara yazıyor.

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/cilgin-proje-2/

 

“Meraklısı için bir “Çılgın Proje” teklifim var;

Önce şu habere göz atalım, saman fiyatları aşırı ölçüde arttı ve saman ithal etmek zorundayız. Nedeni ise iç Anadolu bölgemizde buğday üretiminin azalması. Nedeni ise iklim krizi ve küresel ısınma sonucu, yer altı su seviyesinin çok aşağılara düşmesi. Her bölgede obruklar oluşuyor.

Şimdi de Eskişehir bölgesinde tehlikeli obruklar oluşmakta…

Başta yörenin en büyük göllerinden Burdur gölü de hızla kuruyor ve yine yörede 30’u aşan sulak alanlar ve yine uzmanların uyarısına göre onlarca dere tamamen kurudu.

Biz Orta Anadolu’yu bu kuraklık illetinden kurtarmak zorundayız. Bence gerçek ülkemizin gerçek beka sorunudur.

Çılgın proje önerim;

Karadeniz’in yüksek kotların-daki suları İç Anadolu’ya aktarmaktır. Benim yaklaşık tahminim bu projenin maliyeti 50 milyon dolardır. Bu maliyet sadece 2-3 yılda geri kazana-biliriz.

Not: Daha önce Toroslardan mavi akımla Konya ovasına gelen su, şimdi tarımsal sulama yerine, Konya Belediyesi’nin içme suyu olarak kullanılıyor.”

Bu ileteceğim yazıda yine en çok umutsuz olduğu iklim krizine yapılacak eylemlerin olmamasına hüznünü de belirtiyor, bir yeni yıla girerken… Alıntımı linkten sonra belirttim.

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/koronavirus-salgini-alkis-22-mart-dunya-su-gunu/

“Suyun önemi anlaşıldı. Bu arada Sayın Yıldız büyük kentlerimizi uyarıyor; İzmir’de barajların doluluk oranı %37 ve küresel ısınma ile her yıl risk daha da artacak.

Çok zor fakat bu hırsları yenecek çok büyük tehlike iklim krizi. Bu küresel güçler önümüzdeki 5-6 yıl içinde acı gerçeklerle karşılaşacaklar.”

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/ataturkun-izinden-yeniden-anadoluyu-kesfetmek-1/

“Ülke çapında yapılan tüm araştırmalarda iki konuya duyulan kaygı ön plana çıkıyor.

1) Hayat pahalılığı.
2) İşsizlik.

Ben toplumun bu kaygılarını Anadolu’da arayacağım.

Şimdi bu yazı dizisini hazırlarken pek uzmanın paylaştığı bir konudan söz edeceğim.

Ülkemizin gıda konusunda dış ülkelere bağımlılığı…

Bu konuda Sayın Barış Doster’in 6 Mayıs günü Cumhuriyet gazetesindeki bir yazısını paylaşacağım

Bir zamanlar kendi kendini besleyebilen yedi ülkeden biri olan Türkiye, şimdi 126 ülkeden, 133 çeşit tarım ve hayvancılık ürünü ithal ediyor.

İthal ettiğimiz ürünler arasında, arpa, saman, patates, soğan, mercimek, fasulye, kavun, karpuz var.

İthalat yaptığımız ülkeler arasında Kanada, Mısır, İsrail, Suriye, Çin, Meksika, İran, Şili var.

16 Kasım 2017 tarihinde Fransa’nın eski bir tarım bakanına Fransız tarımına yaptığı katkı nedeniyle devlet nişanı vermiştir. Sözümüz ders alacak olanlaradır.

Bu yazı dizimin amacı; Anadolu’muzun ve olağan üstü zenginliklerinin tek başına Hollanda, İsviçre, Belçika, Fransa ve İtalya’nın üretiminden daha fazla potansiyel taşıdığını kanıtlamaktır.

Şimdi sizlerle bana bu yazı dizisinde katkı veren ve her birisi tarımsal kalkınmada uzmanlaşmış dostlarımdan söz edeyim.

Sayın Hüseyin Öklem, gerçek Anadolu tarım uzmanı Sayın Tuncer Beybağa, hidro politik akademi başkanı Sayın Dursun Yıldız, Dünya gazetesinin tarım yazarı Sayın Ali Ekber Yıldırım ve Bütün Dünya dergisinde çok etkili yazıları ile ülkemizin petrol uzmanı Sayın Necdet Pamir’e teşekkür ediyorum.

Sözünü ettiğim bu uzman dostlarımın görüşlerini, yorumlarını ve yazılarını önümüzdeki yazımda paylaşacağım.

Bu arada hayat pahalılığı konusunda (üretim bölgesi Akdeniz bölgesinde) fiyatların büyük kentlere göre, mesela İstanbul ile kıyaslarsak yaklaşık yedide biri olduğunu görebiliriz. Bir de yıllar boyu üretici ile tüketici arasına musallat olan aracı ve tefecilerden kurtulabilsek.

Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün Türk köylüsü için söylediği sözler, Atatürk Orman çiftliği mucizesi, Atatürk’ün Kooperatiflere olan katkıları ve bir zamanların mucizesi Köy Enstitülerinin uykudan uyandırılması ve bu büyük devrimi yeniden hayata geçirmek konularında desteklerinizi bekliyorum.”

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/ataturkun-izinden-yeniden-anadoluyu-kesfetmek-3/

 

“2) Bu gün ülkemiz tam bir ekonomik yıkımla karşı karşıya. Oysa büyük Önderimiz M. Kemal Atatürk Anadolu’nun zenginliklerini keşfettikten sonra; Türkiye 1930’dan itibaren tam 16 yıl boyunca, dış ticaret fazlası vermiş ve bugün dahi gıpta edilecek bir rekor kırmıştır.

Ben pek çok uzman niteliği taşıyan arkadaşlarımla ekonomik çözümü Anadolu zenginliklerinde arıyorum.

3) Ülkemizin bugün en önemli bir diğer sorunu ise işsizlik. Şimdi Sayın ülkemizin değerli petrol uzmanı Sayın Nejdet Pamir’den bir alıntıya göz atalım.
Küresel iklim değişikliğinin hızla yaklaştığı şu günlerde, yenilenebilir enerji sektörü halen dünyada, on bir milyon kişiye iş sağlıyor. Ülkemizin koşullarını göz önüne alırsak; şu gün Anadolu’muzda güneş ve rüzgâr enerjisi için yaklaşık üç milyon eğitimli gencimize ihtiyacımız var. Bazı çevrelerin bu gençlerimize yurt dışındaki ülkeleri teşvik etmesini anlamıyorum. Kaldı ki her geçen gün dünyamızda yenilenebilir enerjiye daha çok gereksinim duyacağız.

4) Anadolu’da tarımın öneminden söz ederken şu gerçekleri göz önüne almalıyız

a) Önümüzdeki günlerde tüm dünyayı bekleyen en büyük tehlike AÇLIK
b) Önemli buğday üreticisi Kazakistan diğer ülkelere buğday ihracatını durdurdu.
c) Rusya arpa ve buğday ihracatına kısıtlama getirdi.
d) Hindistan, Vietnam ve Kamboçya pirinç ihracatını askıya aldı
e) Mısır bakliyat ihracatını durdurdu.
f) Sırbistan diğer ülkelere ayçiçek yağı satışını yasakladı.
h) Bulgaristan tüm marketlerde yerel ürün satma zorunluluğu getirdi.

Bu sözlerim anlayana veya anlamak isteyene; ANADOLU’MUZUN TARIMSAL POTANSİYELİ o kadar zengindir ki hiçbir zaman ve hiçbir koşulda daha onlarca yıl ülkemize yetecek düzeydedir.

Onun içindir ki Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde Anadolu’da arıyorum ülkemizin sorunlarının çözümünü, İsviçre’de, Hollanda’da değil!”

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/ataturkun-izinden-yeniden-anadoluyu-kesfetmek-4/

“Bizim ülkemiz çevre düşmanı güçlerin hain saldırısı altındadır. Ancak ülkemizin aydınları bu saldırıya karşı onur duyulacak bir mücadele örneği vermektedir.
(…)

Aslında dünyamızın başına bela olan bu şirketler altı tane haydut kuruluş basf, bayer, dupont, chemical, monsanto ve syngenta.

Bu şirketlerin tohumları sadece bir yıl kullanılıyor ve çiftçiyi teslim alıyor. Ayrıca doğayı da kirletiyor.

Bu şirketler tohum ve biyoteknolojiden 65 milyar dolardan fazla para kazanıyor.

Ve bu firmalar girdikleri ülkelerde yerli tohuma yasak getirecek yetkilileri kullanıyor.
(…)

Kitabın yazarı: İsmail Tokalak

Kitabın adı “Küreselleşme kıskacında Türk tarımı” bu kitap 2010 yılında yazılmış, kitapta Ali Ekber Yıldırım ve Tayfun Özkaya’dan pek çok alıntıda var. Sayın siyaset liderleri bu kitabı güncellenmesini isteyin yazarından.

Dünyamız bugün korona virüsten daha tehlikeli pandemik bir tehlike ile karşı karşıya:

Küresel ısınma iklim değişikliği. Şimdiden aşırı hava olayları dünyamıza milyarlarca dolarlık zarar verdi. Geçtiğimiz yıl İtalya’da kuraklık riski devam ederken şimdilerde Hollanda ve Belçika’da kuraklık başladı.

Güney Afrika’da kuraklık üç yıldır devam ediyor, bu gıda krizine neden oldu şimdilerde mağazalar yağmalanıyor.

Son günlerde yapılan bir araştırmada şu sonuca varılmış. Pek çok gencimiz 5 bin dolar karşılığı Hristiyan bir ülkeyi tercih etmeyi düşünmüşler.

Avrupa ülkelerinde size istediğiniz gibi yaşama hakkı tanımazlar. Almanya’ya ilk giden göçmenlerimizin oralarda ne işler yaptıklarını araştırın.

Anketlerde böyle sonuç çıktıysa eğer sizlere vatan sevgisi verecek bir eğitim verememişiz. Yine de siz bu ülkeyi terk etmeyi düşünen gençlerimiz; Anadolu’muz sizi bekliyor, Anadolu’muzun sizlere ihtiyacı var.”

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/ataturkun-izinden-yeniden-anadoluyu-kesfetmek-5/

“Sayın Dursun yıldız ve İstanbul belediyesi İSKİ tarafından düzenlenen İklim değişikliği ve su yönetimi sempozyumunda şu kararların uygulanmasında görüş birliği oluşmuştu. 15 maddeden oluşan kararların sadece çok önemsediğim şu 3 maddesinden söz edeceğim.

1) Türkiye’de su ve kanalizasyon idareleri birliği oluşturulmalıdır.

3) İstanbul’a yönelik su yönetiminin sürdürülebilir olması için hızlı nüfus artışı kontrol edilmelidir.

15) İstanbul’a yapılması tartışılan kanal Avrupa yakasının içme sularının %65 büyük risk teşkil etmektedir.

1,35 milyon kişiye su sağlayan Sazlıdere barajının tamamı devre dışı kalacaktır. Kanala harcanan kaynakların bu kentin deprem güvenliği veya diğer hayati ihtiyaçları için kullanılmalıdır.”

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/kemalistlerin-hikayesi-kemalizm-zebra-midye-tehlikesi-marmara-depreminin-21-yili/

“Zebra midye

Su politikaları derneği başkanı, Dursun Yıldız’ın çok önemli uyarısı; Zebra midye olarak adlandırılan, istilacı midyeler dünyada ekonomik ve ekolojik büyük zararlara yol açmaktadır. Türkiye’de de hızla yayıldığını açıkladı. Son olarak bu zebra midyelerinin Van Gölü havzasındaki Sarı Mehmet baraj gölünde ve Bitlisin Aygır gölünde görüldüğünü söyledi.

ABD bu Zebra midye ile mücadele için yılda 5 milyar dolar harcamaktadır. Türkiye için ise en büyük risk İstanbul ve İzmir ve İç Anadolu bölgesidir.

Sayın Yıldız, bu konuda gerek yurt içinde, gerekse yurt dışındaki gelişmeleri dikkatle izlediklerini söyledi ve “Gerekirse halkımızı uyarma ve bilgilendirme görevini yerine getirmeye çalışacağız” dedi.

DSİ, 2005 yılında Zebra midyelerinin toplam 27 doğal göl, HES ve baraj gölünü istila ettiklerini tespit etti. Su borularını tıkayan Zebra midyelerine karşın Sayın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i uyarmak isterim.

Bugün İzmir’in suyunun çok önemli bir kısmı Manisa’nın derin kuyularından geliyor. (Göksu ve Sarıkız) Sonuçta Manisa’nın verimli ovaları üretimden düşmeye başladı, umarım iki kent arasında bir sıkıntı çıkmaz.

Manisa’nın derin kuyularından çıkan suda çok miktarda arsenik görülmüştür. Arsenik bir zehirdir. Bu arada dünyaca ünlü bilim adamımız Dr. Mehmet Öz “Ülkemizde başta İzmir olmak üzere bazı şehirlerimizde ki şebeke sularında arseniğin yüksek olduğu saptanmıştır. Bu gerçek İzmir’de büyük tartışmalar yaratmış arsenik düzeyini düşürmek için oldukça maliyetli arıtma tesisleri kurulmuştur” dedi.

Bu arada İzmir Büyükşehir belediyesinin suya zam yapması toplumda ciddi tepkiler oluşmasına sebep olmuştur. Şimdi bir de Zebra midyenin su borularını tıkaması ile oluşacak sonuç Sayın Tunç Soyer’in kamuoyundaki itibarını sarsabilir.

Sayın Başkan, önümüzdeki günlerde Sayın Dursun Yıldız Yüksek Teknoloji Üniversitesinde göreve başlayacak. Size önerim İzmir’de su yönetimi konusunda çok önemli uluslararası bir uzman olarak kendisinin başkanlığında su yönetimi birimi oluşturmanı öneririm. Eski oda başkanımız Gürkan Bey’in de kadronuzda olması da en büyük şansınız.”

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/24-kasim-ogretmenler-gunu-dunyamizi-bekleyen-buyuk-tehlike-istanbulu-bekleyen-buyuk-tehlike-susuzluk-acik-semalar-anlasmasi-islam-isbirligi-toplantisi-21-yuzyilda-yeni-bir-anadolu-yaratmak/

“İstanbul’u Bekleyen Büyük Tehlike; Susuzluk

İstanbul’a su sağlayan barajların doluluk oranı % 35 civarında. Uzmanlar 70/80 günlük su kaldığı konusunda uyarıyor. Boğaziçi Üniversitesi ve Kandili Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Adil Tek, “Acil eylem planına geçelim” dedi.

İstanbul Büyük Şehir Başkanı Sayın İmamoğlu nedense bu uyarıya katılmadığını ifade etmiş. Bedrettin Dalan ve Sayın Nurettin Sözen, geçmişte her ikisi de susuzluğun bedelini ödediler.

Ki o zaman İstanbul’un nüfusu yaklaşık 10 milyondu. (Bugün yaklaşık 18 milyon)

Ve İklim değişikliği ve küresel kuraklığı yaşadığımız şu günlerde, Bu gerçeği göz ardı edemeyiz.

Açık Semalar Anlaşması

Bu anlaşma iki ayrı kutbun (sosyalist Rusya ve Kapitalist ABD) arasında karşılıklı güveni geliştirmek bir birlerinin nükleer güçlerini kontrol etmek amacına hizmet eder. 1982 yılında Helsinki de imzalanan anlaşmada Türkiye dâhil 34 ülkenin imzası vardır.

Bu anlaşmadan ABD çekilmiştir, verdiği kararla sadece dünyamızı, insanları değil, tüm canlı yaşamı yok edebilecek bir tehlikeye neden olmuştur.

Çin dışişleri bakanı ABD’nin bu anlaşmadan çekilmesine çok ve sert tepki göstermiş ve Rusya ile dayanışma içinde olacağını açıklamıştır.

Ancak benim düşüncem ABD’de uluslararası kararları Pentagon karar verir. Pentagon’un bu karara uymayacağını düşünüyorum.
(…)

21. asırda yeni bir Anadolu yaratma projemize her takipçim katkı koyabilir.

Bu çalışmaların ülkemize yararlı olacağını düşünüyorum ve inanıyorum.”

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/karadenizde-dogal-gaz-dunyada-lityumun-onemi-seller-su-baskinlari-iklim-degisiklikleri-deprem-ve-izmir-30-agustos-zafer-bayrami/

“Temmuz ayı kuzey yarımküredeki en sıcak ay oldu. DMÖ (Dünya Meteoroloji Örgütü) başkanı Clare Nullis “Sibirya’nın Verkhoyansk 20 Haziran ayında 38 derece sıcaklık ölçüldüğünü” söyledi.

Ayrıca şu açıklama ya göz atalım “Artık geri dönüş yok iklim değişikliğine bağlı küresel ısınma özellikle buzullar üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip ve bu buzulların erimesi dünya çapında milyonlarca insanı tehdit ediyor.”

Küresel ısınma ile ilgili, bir başka gelişme haberi ise Kaliforniya’dan geldi ormanları yıllardan beri yanıyor. ABD başkanı felaket bölgesi ilan etti.

Ancak Vali “İklim değişikliği ve küresel ısınmaya inanmayanlar buraya gelsinler” demişti. Ben de iki gün önce Giresun’umuzdaki büyük felaketi görenleri uyarıyorum. “Gelin iklim değişikliğinin sonuçlarına tanık olun ve daha sonra İzmir’imize gelin ve gittikçe artan kuraklığa tanık olun.”

İklim Değişikliği konusunda son sözlerim; ben bugüne kadar her zaman yenilenebilir enerji kaynaklarından yana oldum her zaman İsveçli iklim aktivistinin mücadelesini destekledim.”

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/resat-cigiltepe-ortaokulu-6-7-eylul-olaylari-sudanda-30-yillik-islamci-yonetim-sona-erdi-8-eylul-manisanin-kurtulusu-kooperatif-bakanligi/

“Yazımı sonlandırırken yetkililere şu önerimi iletiyorum ve bu yazımın sonuna kadar da arkasında duracağım,

1) Türkiye’mizde bir kooperatif bakanlığı kurulursa ve tarımsal alanda bir planlama yapılırsa ve bu planlamada liyakat kurallarına özen gösterilirse;

a) Ülkemiz 3-4 yıl içinde önce tarımda dış ülkeler bağımlı olmaktan kurtulur, 130 ülkeden tarım ürünü ithal etmez. yaklaşık en az 100 ülkeye ürün ihraç edecek kapasiteye ulaşır. Sıkıntıda olan ekonomik durumumuza çok önemli katkı sağlar.

b) Daha önceleri kapattığımız et, süt ve balık kurumlarımız ülkemizin her yerinde faaliyete geçer. En az 200 bin kişiye iş alanı açılır.

c) Ülkemiz kendisine yeterli et üretimine yaklaşık 4 yılda ulaşır.

2) Üretici ile tüketici arasında yer alan asalak aracıların devre dışı kalması ile üreticiden tüketiciye ulaşımda en fazla 2,5 katı kadar artış olabilir. Bu hem üretici için hem de tüketici için yararlı ve de yeterli olacaktır. Bu oran şu anda büyük kentlerde yedi katına kadar artmaktadır.

Büyük illerimizin çevresindeki tüm alanlar üretime dönük olması sağlanmalıdır. Örneğin İstanbul için Trakya, İzmir için Menemen, Ankara için ise Konya ve Kızılırmak çevresi gıda ihtiyacını karşılayacak koşulları yaratılmalıdır.

3) Önerim; Dünya kooperatifçilik günü 21 Aralık tarihine kadar kurulmalıdır. Hatta geçmişte olduğu gibi 12-18 Aralık’ta kutladığımız “Yerli malı yurdun malı, her Türk onu kullanmalı” gibi nostaljik kutlamalar da olabilir. (Not: Bugünkü genç nesiller bilmez, yerli malı haftası 70 yıl öncesine aittir.)”

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/yagmuru-bile-satmislar-nijerya-hollandaya-kacirilan-eserlerini-geri-aldi-erkek-egemenligini-ortadan-kaldirma-bakanligi-ruanda-bile-bizden-seffaflik-talep-etti-ataturke-m/

“Yazımın bu bölümünü, Türkiye’nin sularının işletme hakkının da Katar’a verilmesi üzerine yazıyorum. Bu satış bana yıllar önce Bolivya’da benzer bir satışın sonuçlarını anımsattı.

Bolivya’nın Cochobamba kentinin su dağıtım hizmetleri 1999 yılında o günkü yönetim tarafından özelleştirildi ve bir şirkete devredildi. Şirket işi aldıktan sadece iki hafta sonra, hiçbir yatırım yapmadığı halde suya %200 zam yaptı. Halk çok yoksul olduğu için bu paraları ödeyemedi. Bunun üzerine halk yağmur sularını toplamak için damlarına variller koydular fakat yönetim yağmur suyunu da satmıştınız diyerek yağmur suyunu topladıkları variller toplandı. Anlaşıldı ki, yağmuru bile satmışlar…

Susuz kalan Bolivya halkı kolera ve tifüs gibi hastalıklardan binlerce insan yaşamını kaybetti. En kötüsü ise, uluslararası tahkime başvurmak istediler ve tazminat ödemeleri gerektiği açıkça söylendi.

Oysa 1977 yılında yapılan BM “Su Konferansında”, “İçme Suyuna erişim bir insan hakkı” diyerek “Su; yaşamdır, haktır, halkındır satılamaz” kararı alınmıştı.

Sonuç: eğer siz ABD denetiminde bir ülkenin tahkimine başvurursanız!!! Binlerce dolar tazminat ödemek zorunda kalırsınız.

Bolivya’nın bu haklı davasında ülkemizde pek çok şirket Bolivya halkının yanında oldu. Ben de onların yanındaydım. Bir de alınacak çok önemli bir ders ABD’nin Adaletine asla, asla güvenilmez.

Bu olay 2010 yılında “Even the Rain – Yağmuru Bile” adıyla film oldu.”

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/tarihin-seyrini-degistiren-olaylar-ve-mustafa-kemal-ataturk-yuzyilimizin-kaderini-degistiren-olay-yerli-mali-yurdun-mali-avrupa-birligi-toplantisi-azerbaycan-baskani-sayin-aliyeve-bir-one/

“11 Aralık’ta benim çocukluk günlerimin geçtiği Manisa Murat Germen İlkokulu günlerine döndüm. O günler bizim farklı bir bayramımız vardı. “Yerli malı yurdun malı her TÜRK onu kullanmalı.” O gün hepimiz evimizde annelerimiz hazırladıkları yiyeceklerimizle okula gelir, birbirlerimize getirdiklerimizi ikram ederdik.

O günler genellikle tüm Manisalılar üzümcü ailelerdi ancak Gediz ovamız o kadar zengindi ki her türlü ürün vardı. Ülkemiz o günlerde kendi üretimi kendine yeten yedi ülkeden biriydik. Gün oldu yerli malı haftasının adını bile değiştirdiler ve ülkemiz şimdilerde yaklaşık 120 ülkeden tarım ürünü ithal ediyor.
O eski günlerde dünyanın en verimli ovalarına sahip olan Gediz havzasında, tüm araziler yabancı bankaların eline geçti.

Çocukluğumun o coşkulu günlerimizin yerli malı haftası anımsar iken ilgililerden(!) bir dileğim var. Bizim doğası en zengin ülkemizde yetişebilen her ürüne en az dört yıl ithal yasağı koyun göreceksiniz ülkemiz bir kez daha kendine yeten bir ülke olmasından öte dünyada kıtlıkla karşılaşan dost ülkelere de destek olabilir.”

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/koronavirus-salgini-kuresel-iklim-degisikligi-ve-kuraklik-istanbulda-deniz-suyunun-aritilmasi-cagimiza-yakismayan-yaptirimlar/

“Küresel iklim değişikliği ve kuraklık;

Şu anda yerküremiz çok daha büyük tehdit altında, Küresel iklim değişikliği ve kuraklık. Benim yazılarımı takip eden değerli dostlar çok iyi bileceklerdir ki yıllardır bu konuda uyarılarım var. Ayrıca benim, İklim değişikliği ve küresel kuraklıkla ilgili bir dosyam var. Bu dosyadaki sadece başlıkları yazsam sayfalar yetmez.

Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin dünyaya bedeli o kadar ağır olacak ki coğrafya sınırlarını tanımayan bu küresel tehdit kısa vadede, ülkelerin çok önemli tedbirler almasına neden olacaktır. Ve tüm ülkeler bu ortak tehdide karşın ortak hareket etmek gereksinimi duyacaktır. Bu gerekçeyle orta vadede küresel bir barış olacağına inanıyorum.

Brezilya ormanlarının yanması tüm dünyamızın sorunu olacaktır. Sibirya’da buzulların çözülmesi sonucu bazı geçmişte kalan mikroorganizmalar, dünyamızı tehdit etmesi ülkelerin ortak sorunu olacaktır…

Küresel ısınma ve iklim değişikliği sonucu ya dünyamızdaki yaşamı adım adım kaybedeceğiz ya da küresel bir barışa gereksinim duyacağız. Çocuklarımıza ve de o sözde çok sevdiğimiz torunlarımıza yaşanması çok sorunlu bir dünyayı miras bırakacağız.

Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin ve bunun sonucunda küresel bir açlığı şakası olmaz. Ben yıllardır olduğu gibi bu konuda uyarılarıma bıkmadan devam edeceğim.

İstanbul’da deniz suyunun arıtılması;

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu’na bir uyarı; Kuraklığa karşı deniz suyunu arıtma hevesinden lütfen vazgeç…

Deniz suyunu arıtma bedeli, Bir dolarla 80 sent arasındadır (Dursun Yıldız); şimdi sen 100.000 dolar harcarsın kuruyan bir barajın beşte birini bile dolduramazsın, yol yakınken vazgeç bu sevdadan.

Bir taraftan bilim adamlarımızın büyük bir deprem uyarıları diğer yandan kuraklık tehlikesi… Tek çözüm başta sanayi tesisleri olmak üzere Anadolu’muza dönüşü teşvik etmek. Ülkemizde en büyük kuraklık riski taşıyan İç Anadolu ki ülkenin buğday ambarı, orada deniz suyunu nereden bulup arıtacaksınız?

Sayın başkan size bu konuda uyarılarımı ve çözüm önerilerimi daha sonraları yazarım.

Çağımıza yakışmayan yaptırımlar;

Gerek AB ki bugünlerde her an ipi kesilmiş tespih daneleri gibi dağılacak bir birliğin ve artık küresel hegemonyası çökmekte olan ABD’nin, yaptırım kararlarının kendisini büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Kemalist devrimi bizlere emanet eden ve Kendisini Kemalist olarak ifade eden bir kişi olarak bu dayatmaları içime sindirmem; kesinlikle söz konusu olamaz!”

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/kuresel-iklim-degisikligi/

Bu yazıdan alıntı yapmam mümkün değil, çünkü yazının tamamı duyarlılık yazısı.

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/nasanin-turkiyeye-uyarisi/

NASA, ülkemizi uyardı haberim bu yazıyla oldu. Çok ciddi susuzluk sorunu yaşamaya çoktan başlamışız meğer…

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/iklim-krizi-ve-asiri-degisken-hava-olaylari/

Ve yine alıntı alsam, alıntılamadığım satırlara haksızlık olur. Yine duyarlılık içeren ve hayati tespitleri ileten mühim bir yazı.

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/paris-anlasmasi/

Bu yazının tamamında ülkemizi ilgilendiren konular var, okumadan geçmeyiniz!

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/22-mart-dunya-su-gunu/

Hiçbir zaman değerli yazarımız, Dünya Su günlerinde yazısını eksik etmedi ve yine bu son ilettiğim yazıda da yeraltı suları dahilinde bizim dikkatimizi çekiyor.

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/guneydoguda-kuraklik/

Bu yazıyla buğday ve pirincin ülkeler arası stratejik ürün olduğunu iletti.

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/14-mayis-dunya-ciftciler-gunu-ve-guneydogu-bolgemizde-kuraklik/

“Güneydoğuda çok büyük bir kuraklıkla karşı karşıyayız. Bu bölgede buğdayda %70 arpada %40 mercimekte ise %90 üretim kaybı var.”

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/dunyayi-bekleyen-buyuk-tehlike/

Çok mühim yazı bu! Tamamını alıntılamak doğru olmazdı ve okumanızı öneriyorum.

Son yazısı ise;

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/roma-g20-toplantisiyla-birlikte-turkiyenin-uluslararasi-iliskileri/

“9) Yazılarıma burada son verirken gözüm kulağım Glaskow’daki iklim değişikliği panelinde olacak.

Bundan sonra yazacağım iki yazının konusu da iklim krizi üzerine olacaktır.

Son olarak şunu söylemek isterim sadece iki yıl sonra dünyamızda ve ülkemizde hepimizi ve geleceğimizi ilgilendiren tek bir konu olacak, o da İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ; AŞIRI HAVA OLAYLARI; KURAKLIK; AÇLIK ve ENGELLENEMEYEN BÜYÜK GÖÇ HAREKETLERİ…

Orhan Ayber”

Sn Orhan Ayber Bey’in yazdığı tüm kategoriler ulusal niteliktedir. Dış siyasetteki tüm diplomatik haberleri en iyi ondan okurum. Milli tarihi günlerimizin yıldönümlerinde en coşkulu ondan okurum. Farkındalık edindiği yeni bağlamları kendisinden bizlere çözüm önerileri olarak okurum ve ilettiğim küresel ısınmaya karşın acilen neler yapmamız gerektiğini ondan okurum.

Sn Ayber’i okumayı yalnızca güzel araştırmalar yaptığı için değil, çözüm önerileri ilettiği için de çok önemseyerek okurum.

Öyle bir tesadüf olmuş ki yazdıklarını bir başkası ondan çok sonra yazarak, emeklerine yazık olabilecekken; devreye okurları ve kızı yerine koyduğu ben sessiz kalmamışız. Tesadüf işte!

Son notum, Sn Ayber’in bazı yazılarında Sn Dursun Yıldız gibi mühim insanların ilettiklerini bizlere aktarırken, Sn Dursun Yıldız şunları iletti der. Kaynak göstermek her zaman medeni bir davranıştır.

Bir tesadüf olsa da herkes medeni olsa!

Not: Sn Orhan Ayber Bey’in blog sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

Gündem Arşivi kurucusuyum, sitede editörlük dahilinde; yayın yönetmenliğini de ben yapıyorum.

Siz de fikrinizi söyleyin!