Din,  Tartışma,  Toplum

İslam Toplumunun Yeni Putu

İslam’ı; dini pratikleri ve inanç esasları açısından eleştiren pek çok yazı kaleme aldım. Bu yazıları yazarken elimden geldiğince dürüst davrandım ve itiraf edeyim ki ciddi bir direnişle de karşılaşmadım. Ta ki son makalemi yazana dek: Muhammed’in Akıl Sağlığı”
Halbuki bu makalemin de diğerlerinden pek bir farkı yoktu: “Muhammed’e dair eldeki verileri incelediğimizde, iç içe geçmiş şizofreni ve paranoyadan söz edilebilir” diyordum özetle.

Çünkü gördüğü “Cebrail” sanrıları tipik bir şizofreni belirtisini andırdığı gibi, kendini “Tanrı’nın elçisi” ilan etmesi de bir tür paranoya belirtisini andırıyordu.

Beklediğimin tam aksine, ilk direniş İslamcılardan gelmedi; aydın ya da seküler bildiğimiz kesimden geldi: Bu makale zinhar yayımlanamaz!

Her gönderdiğim makalemi gözü kapalı yayımlayan adamlar ne olduysa bir anda ürktüler. Kimisi kibarlık maskesi ardına gizlenerek, konu güncel değil üstat o yüzden yer veremiyoruz yazınıza sayfamızda, derken kimisi daha samimi ve dürüst davranarak özelden, abi yayımlarsak ağzımıza sıçarlar, deme erdemini ve açık yürekliliğini gösteriyordu. Öyle ya öfke seline kapılan kalabalıkların ve bu kalabalıklara sırtını yaslamış bir iktidarın neler yapacağı belli olmazdı.

“Kâfirleri nerede görürseniz boyunlarını vurun!” (Tevbe Suresi, 5. Ayet)

Amiyane tabirle, yazdığım makale elimde patlamıştı.

Hatta bu toplumun bir ürünü olarak itiraf edeyim ben de bu makaleyi yayımlayacak bir yayıncı beklemiyordum açıkçası.

Peki neden yayımlanamaz? Neden İslam toplumunda tüm çizgiler zamanla fulylaşırken Muhammed bu toplumun en kalınından koyu kırmızı çizgisi olmayı sürdürebiliyordu?

Bu soruların yanıtlarını aramaya koyulmadan önce, din eleştirisi bağlamında, bu toplumun tahammül ve anlayış sınırlarının nerelere kadar esnediğini bir örnekle görelim:

“İslam’ın Tanrı’sı” adlı makalemde (T4 Haber, 30 Mayıs 2021; Gündem Arşivi, 26 Ocak 2022; Nokta Haber Yorum, 3 Haziran 2022; Welg Medya, 13 Aralık 2022 ) İslam’daki Tanrı anlayışını, “Kuran’a baktığımızda; öfkeli, sinirli ve iç gerilimi yüksek bir Tanrı portresiyle karşılaşırız. Tanrı, adeta insana özgü bir tutumla; kendine inanmayanlarla tartışır, tezlerini çürütmeye uğraşır, daha da olmadı onları tehdit eder. (…) İslam’ın Tanrı’sı insanları “kâfirler” ve “inananlar” diye kategorize eder ve savaş kışkırtıcılığı yapar… Kuran’da anlatılanlara bakılırsa, İslam’ın Tanrısı, şanına yakışmayan bir tarzda, Şeytan’la polemiğe girer. Tanrı’nın masaya Adem’i sürdüğü pokeri andıran bu ilginç ve karikatürize polemikte, Şeytan da geri kalmaz ve masaya “nefis” kartını sürerek Tanrı’nın restini anında görür. (…) İslam’da keyfi ve sorumsuz bir Tanrı anlayışı vardır. Bu “keyfi” Tanrı anlayışı İslam’ın başta “kader” olmak üzere pek çok kavramını da tartışmalı hale getirmektedir. (…) Tanrı, İslam’da; tahtına oturmuş, dilediğini yapan, sağa sola emirler yağdıran, sorumsuz bir hükümdar gibi tasvir edilmiştir. (…) İslam’ın Tanrı’sı sosyal adaletsizliğin de kaynağıdır. (…) İslam’ın Tanrı’sı miras taksiminde erkek çocuktan yanadır. (…) İslam’ın Tanrı’sı, köleliği ve cariyeliği onaylamakla kalmamış, bu konuda hukuki düzenlemeler de getirmiştir. (…) İslam’ın Tanrı’sı, kadınların yönetici olmasına pek sıcak bakmaz. (…) İslam’ın Tanrı’sı, altı yaşındaki Ayşe’ye nikâh kıyıp dokuz yaşına gelince onu koynuna alan Muhammed’e sessiz kalarak “sübyancılığı” onaylamakla kalmaz, onu cennette ulaşılacak bir “ödül” olarak da gösterir… Fazla söze gerek yok, bu ayetlerde doğanın düşünen cocuğu homo sapiensin aklıyla dalga geçiliyor!” diyerek en ağır şekilde eleştirmiştim. Üstelik de İslam’ın kendi kaynaklarını referans göstererek.

Hatta eleştirmekle de kalmamış, “Biz evreni yaratan yüce Tanrı’nın, İslam’ın çizdiği bu çerçevenin dışında yüceliğiyle orantılı bir konumda olduğuna inanıyoruz…” demiştim Tanrı için, Tanrı’ya inanan biri olarak. (Osman Akyol, “Tanrı’nın Varlığının Kanıtları”; Yeni Akit Gazetesi, 26 Şubat 2021; İstanbul Gündemi, 20 Mart 2021; Mir Haber, 31 Mart 2021; Gündem Arşivi, 15 Mart 2022; Nokta Haber Yorum, 10 Mayıs 2022; T4 Haber, 5 Ocak 2023; Welg Medya, 25 Ocak 2023; Demokrat Haber, 31 Ocak 2023 )

Keza sadece İslam’ın Tanrı’sını eleştirmemiş, “Kuran, Tanrı Kelamı Mı?” (T4 Haber, 5 Mayıs 2021; Açıksöz Gazetesi, 25 Aralık 2021; Gündem Arşivi, 27 Aralık 2021; Welg Medya, 11 Ekim 2022; Nokta Haber Yorum, 1 Aralık 2022), “Ahirete İman” (T4 Haber, 6 Ağustos 2021; Welg Medya, 7 Ağustos 2021; Gündem Arşivi, 29 Aralık 2021; Nokta Haber Yorum, 27 Mayıs 2022 ), “Şeriat, Çağımıza Yanıt Verebilir Mi?” (Welg Medya, 14 Ağustos 2021; T4 Haber, 19 Ağustos 2021; Çayyolu Haber, 20 Ağustos 2021; Özgür Gelecek, 22 Ağustos 2021; Nokta Haber Yorum, 12 Ocak 2022; Gündem Arşivi, 13 Ocak 2022; Demokrat Haber, 27 Şubat 2023) gibi farklı başlıklar altında yazdığım daha pek çok makalemde de İslam’ın “kutsal kitap”, “ahiret”, “İslam hukuku” gibi diğer inanç esaslarını ve pratiklerini köklü şekilde eleştirmiştim.

Ne oldu da bu eleştirilere hiç sesini çıkarmayan, sonuna kadar tahammül gösteren İslam toplumu, söz konusu Muhammed olunca, Charlie Hebdo olayında olduğu gibi, bir anda dişlerini göstermişti?

Gerçekle yüzleşmeye hazır mısınız? Hazırsanız başlayalım:

“Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesnelere verilen ad” diyor “put” için Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’ü.

Bir yanlışlık olmasın deyip Türkiye Diyanet Vakfı’nın İslam Ansiklopedisi’ne de baktım, o da şöyle tanımlıyor putu, ya da diğer bir adıyla tağutu:

“Allah’tan başka ilah edinilen nesne…”

“Peygamber”in kelime anlamı ise malum, “müjde getiren ve uyaran” demek. Tanımın “müjde getiren” kısmına şahsen katılmıyorum, vahiy denen “sanrı”yı çağrıştırdığı için.

“Tanrı var mıdır?”, “Tanrı eşittir evren midir?”, “Tanrı’nın sıfatları nelerdir?”, “Evreni Tanrı mı yarattı?”, “Tanrı evrene müdahale etmeyi sürdürüyor mu?”, “Tanrı ile insan arasındaki ilişki nedir?”, “Ruh nedir?”, “Ruh ölümsüz müdür?”, “Kader var mıdır?”, “Öteki dünya var mıdır?”, “İbadet nedir?” gibi soruların cevaplarını, “ben peygamberim” diyen bir insanın güvenilirliğine indirgeyemeyiz. Üstelik, “Ben Tanrı’nın elçisiyim, size Tanrı’dan mesaj getirdim!” diyen bir insanın söylediklerinin doğruluğundan nasıl yüzde yüz emin olabiliriz ki? Nasıl ki, akıl hastaları yaptıklarından sorumlu değilse insanın peygamberi de aklından başkası değildir. Bu yüzden bu soruların yanıtlarının tümüyle felsefenin ilgi alanına bırakılmasından yanayım.

Lakin toplumu “uyarmak” her aydının toplumsal ve vicdani bir görevi. Bu bağlamda vicdanlı her aydın, “uyarma” yönüyle birer peygamberdir aynı zamanda.

Son bir bilgi:

Sosyolojik bir veri olarak, topluma önderlik etmiş kimi politik ve dini önderler, halkın abartılı sevgisi ve zamanla gerçek bilgilerin içine bidat, batıl ve hurafelerin de karışmasıyla putlaşır.

Şimdi bir düşünün!

Tanrı’ya getirdiğim en ağır eleştirilere dahi tahammül ve anlayış gösteren Müslüman toplum, söz konusu Muhammed olunca neden aynı tahammül ve anlayışı göstermedi ve düşmanca bir tutum takındı?

Neden mi?

Çünkü adını salavatsız bir kere olsun ağzına almadığı, üstelik de kâinatın onun yüzü suyu hürmetine yaratıldığı safsatasına alet ettiği Muhammed, bu toplumun, mezhepler, dini liderler gibi ufak tefekleri saymazsak, Kâbe’den sonraki en büyük ve en kallavi putudur da o yüzden.

Elbette put varsa İbrahim de var, aydınların ve namuslu Müslümanların bundan sonraki en birinci görevi bu putu kırmak olacaktır!

Bakın bir temenniden bahsetmiyorum “görevdir”, diyorum. Çünkü İslam toplumundaki bugünkü anarşinin, kaosun, kanlı çatışmaların temelinde Sümerlerden günümüze dek uzanan puta tapma kültürü yatıyor.

Osman Akyol
10 Ekim 2021, İstanbul

Editörün Notu: Sitemizde dini yazılar bulunmakla birlikte dini eleştiren fikirlerin bulunduğu yazıları da yayınlamaya devam ediyorum, çünkü kaynak iletiliyor ve fikirlerini kaynaklar üzerinden sunuyor değerli yazarlarımız. Eleştirel dinsel yazılardan dolayı troller sitemizle uğraşmayı bırakmıyor, fakat herkesin açık fikrini iletebildiği, demokratik bir şekilde yayınları yönetmezsem nasıl özel bir sitem olur deyince de akıntıya karşı yüzmeye devam ediyorum. Değerli Osman Bey’in yazısının altına yazdığım bu yorum için özür diliyorum, troller okusunlar diye bir haftalığına bu notumu silmeyeceğim. Kalemine değerli yazarımızın nezdinizde çok teşekkür ederim. Herkesin inancına sayılarımla…

Osman Akyol Osman Akyol, 31 Ekim 1972’de Adana’da doğdu. Yemişli Köyü Yatılı Kuran Kursu’nu (1985), Adana Baraj Lisesi’ni (1991) ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümü’nü (1996) bitirdi. Asıl mesleği öğretmenlik yanında öykü yazarlığı, oyunculuk ve amatör olarak internet gazeteciliği de yapan Akyol’un; Varlık, Posta Gazetesi, Yordam, Şehrengiz, Ekin Sanat, Yaz Kalemim, Aşkın e-Hali, Sanat Cephesi, Öykü Teknesi, Çağdaş Yaşam, Afrodisyas Sanat, Berfin Bahar, Fayrap, Lacivert, Yaba, Edep, Deliler Teknesi, Mühür, Tmolos Edebiyat, Kurgu Düşün-Sanat-Edebiyat, Kardelen, Galapera Öykü, Kültür Mafyası, Düşünbil, Hayal, Zula, Güney, Natama, Patika, Dil ve Edebiyat, Ada, Yaşam Sanat, Zarf, Evrensel Kültür, Hece, İnsancıl, Eliz Edebiyat, Halk Edebiyatı, Zil, Sarmal Çevrim, Edebiyat Nöbeti, Şiiri Özlüyorum, Kharon, Ketebe Piyan, Karakedi, Delikliçınar, Kalemlik, Şiirden, Akatalpa, Gökmavi, Altıyedi, Erik Ağacı Öykü, Çini Kitap gibi gazete ve edebiyat dergilerinde; hikâye, şiir, deneme ve sinema yazıları yayımlandı. Öyküde “betimsiz kurgu” yazım tekniğinin de mucidi olan yazar, Zil adında İstanbul orijinli bir de dergi çıkarıyor. Eğitim, edebiyat, inanç, işçi-sendika gibi konularda yaptığı haberler ağırlıklı olarak; Aydınlık Gazetesi, Yeni Akit Gazetesi, Evrensel Gazetesi, Mir Haber, KamuGazetesi.Com, Demokrat Haber, on5yirmi5, Oda TV, Dipnot, bianet, Timeturk, soL Haber Portalı, Mürekkep Haber, SanatLog, insanokur.org, Kızıl Bayrak, Mücadele Birliği, TV 5 Haber, Gazete RED, Yorumca Haber, Welg Medya, Marmara Gazetesi, T4 Haber, İstanbul Gündemi, Dünya Bizim, Çayyolu Haber, Özgür Gelecek, Nokta Haber Yorum, Açıksöz Gazetesi, Gündem Arşivi gibi gazete ve internet haber sitelerinde yayımlandı. Evli ve bir çocuk babası olan Akyol, yazar olarak yedisi öykü, biri araştırma/inceleme, beşi şiir türünde olmak üzere on üç kitaba imza attı. Kitapları 1. Sorumlu Müdür (Öykü), Ekin Sanat Kitaplığı, Ankara, Nisan 2012 2. İlahi Adalet Komünizm (Araştırma/İnceleme), Kurgu Kültür Merkezi Yayınları, Ankara, Ağustos 2012 3. Yükselen Yeni Devrim Dalgası (Öykü), Kurgu Kültür Merkezi Yayınları, Ankara, Kasım 2012 4. Gezi Raporu (Öykü), Kanguru Yayınları, Ankara, Kasım 2013 5. Marks Radiyallahu Anh’ın İzinde (Öykü), Elpis Yayınları, Ankara, Eylül 2018 6. Hüznümün Direği (Şiir-Sinema), Elpis Yayınları, Ankara, Ekim 2019 7. Ah İstanbul (Şiir-Metin), Elpis Yayınları, Ankara, Temmuz 2020 8. Kelimeler Göçtü (Şiir-Metin), Elpis Yayınları, Ankara, Mart 2021 9. Küp Kokusu (Öykü), Elpis yayınları, Ankara, Haziran 2021 10. Ürkek Güvercin (Şiir), Elpis Yayınları, Ankara, Ekim 2022 11. Sil Baştan (Öykü), Elpis Yayınları, Ankara, Aralık 2022 12. İlahi Adalet Komünizm (Araştırma/İnceleme), Liman Yayınevi, Genişletilmiş ve Gözden Geçirilmiş 2. Baskı, Ankara, Nisan 2023 13. Çiy Tanem (Şiir), Liman Yayınevi, Ankara, Eylül 2023 14. Reyiz’i Devirmek, Liman Yayınevi, Ankara, Şubat 2024

Siz de fikrinizi söyleyin!