Deneme,  Güncel - Aktüalite,  Siyaset,  Toplum

Endişesiz Endişeliler

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesinde tapınç kültü yoktur. Kişilerin özgürce dinini seçme, yaşama olanağı vardır. Yüceltme, ululama, önünde bükülünen DİN adamı da yasalarımıza göre yasaktır!

Toplum bilimsel verilerin ışığında ‘parasız’ eğitim – öğretim hakkına bireysel olarak sahiptir…

Erkek, her Türk yurttaşı askerliğini yapmak zorundadır.

Her Türk kadını seçme-seçilme hakkına sahiptir.

Evlilik tek eşlilik üzerine kuruludur. Türkiye Cumhuriyetinin yasalarında belirtildiği biçimde, resmî nikahla aile yapısı kurulur. (Bunun dışında nikahsız, karşılıklı anlaşmayla birlikte yaşam da son 30 yılda sayıca arttı).

AKP’nin ilk döneminde Prof. Dr. Nilüfer Göle ve eşdeşleri sahnede Kurucu değerlerini arındırmaya yönelik saldırı başlattılar…

Cumhuriyetin çevreninde kurulan ULUS devleti yok etmek üzere Fetullahçı ve ABD gizli servisinin finansal desteğiyle TARAF adlı gazetede kuruldu. Başyazar Ahmet Altan ve Yasemin Çongar; Sosyal Liberalizm, 2. Cumhuriyet adı altında ulusal yapıya yönelik akıl almaz saldırılara başladı…

TSK‘nın işleyişini dinamitleyen, Mehmet Baransu adında, nereden çıktığı belli olmayan bir gazeteci soytarı ‘Bavul dolusu’ üretilmiş belgeyle ortalığı ateşe verdi. RTE destekli, dönemin Özel yetkili Cumhuriyet Başsavcısı Zekeriya Öz Fetullah Gülen vatan haininden aldığı talimat doğrultusunda Atatürkçü subayları tutuklayıp İstanbul Silivri ve Ankara Sincan Kapalı Cezaevine gönderdi!

Ardından yazar, gazeteci, aydınlar gözaltına alındı, günlerce psikolojik baskıdan sonra ulusumuzun Işık’larını söndürmek için tutukladılar. Sömürgecilikten beslenen güçlerin önünü açtılar. Devlet üretim yapmaz, devlet bakkal dükkanı mı?

Bu ülkede muhafazakar kesim çok endişeli… İstediği biçimde dinini yaşayamıyor, özgür değiller…

Başörtüsüne özgürlük masalıyla geldiler; Kara çarşafa bürünerek okula gitmeye başladılar. Karışık eğitimden yakınmaya başladılar… Neredeyse ülkemizdeki bütün Orta ve lise okulları İmam Hatip oldu; hala mutsuzlar…

İslamın egemen olduğu zaman endişelerinden kurtulmuş olacaklarını dillendirmeye başladılar!

Türkiye Cumhuriyeti’ni çoğulculuk yönetiminden tekil kişiye indirgeyip, Hilafet Makamı çevresinde Radikal İslamcı bir yaşam isteminin önünü Prof. Dr Nilüfer Göle’nin önünü açtığını da unutmayalım. Cumhuriyetin olanaklarıyla okuyan-yazan SOL Liberal hainler İslamcı Faşistlerle aynı yatağı paylaştı!

Halkımızın özgürlük alanını kısıtlayan; bugünkü durumunun sorumluları, kendisini aydın zanneden önünü ışıtmaktan yoksun şımarık liberaller, Fransız Devriminin süreğenliğini Türk Toplumununda uygulamak isteyen Fransızlaşmış hainler (İkici Cumhuriyetçiler), Kürt Faşizmine ve İslamcı kuyrukçulara teslim edilen CHP, Kemalizmin değerlerini soytarılığına dönüştüren Perinçkçiler!

Geçmişte Bayrak Mitingleri ile baş gösteren özgürlük istemi aradan yıllar geçtikten sonra Cumhuriyetin 💯. yılı nedeniyle hiçbir partinin güdümünde kalmadan DEVLETİN KURUCU yapısını değiştirmek isteyen anlayışa karşı Batı’da milyonlarca kitle içtenlikle kutlama yaparken, Doğu ve Güneydoğu sanki bu ülkenin yurttaşları değilmişcesine bir tavır içinde kalmışlardı…

AKP’nin aracılığıyla, emperyalizmin arzu ettiği biçime sokulmuştu ülke!

İçinden küçük devletlerin çıkartılacağı Ortadoğu‘nun Eşbaşkanı Vahdetin Köşkünün bahçesinde ufka bakarken acaba ne düşünüyordu?

Şimdi yeni bir tanımlamanın eşiğindeyiz: Atatürkçüler Endişeli!

Her türlü direnme hakkını yaşamsalımıza almak zorundasınız. Bizim, Arap-Afgan sürüleri gibi topraklarımızı bırakıp başka ülkelere göçmeyi onurumuza yedirmemiz olanaksız.

Var olmak adına yok olmayı göze alanlar ülkesini yitirmez…

Devletin temel amacı bireyin haklarını korumaktır .

* Yönetsel erk baskı ve şiddet uyguluyorsa , Anayasa ve Yasalara aykırı biçimde hareket ediyorsa , hukuku dışlıyorsa yurttaş direnme hakkına sahiptir.

Atatürk’ü ağzına almaktan korkan partilerin genel başkanlarını koltuklarından alaşağı ederek eyleme geçmek zorundalık haline geldi.

Bireysel değil, kitlesel katılımlarla olumsuzlukları şiddete uzanmadan ülke gündemine yaymalıyız.

Zulme karşı direnmenin bir insan hakkı olduğunu unutmayalım.

Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk‘ün Bursa Söylevini yineden okuyalım, okutalım…

Türkiye Cumhuriyeti ‘X‘ ülkelerin vaftiz edilmiş çocuğu değildir… Soysal gelimi belki olan, onurlu bir soydan geliyoruz; soyu karanlıkta kalanları imlememiz gerekiyor artık! TBMM koltuklarında Laik hukuka inanmış, ulusal değerleri önceleyen, Türklük bilinçiyle yetişmiş, etikten yana bireyler oturmalı!

Özlemimiz: “Ne Mutlu Türküm“ denilen bir ülkede yeniden yaşamak üzerine kurulmalı. Okullarımız her sabah ANDIMIZ okunarak açılmalı. Her cuma günü Okul dağılımından önce İSTİKLAL MARŞI okunmalı… Atatürk ‘ ün Büyük Söylevi Orta ve Liselerde ders olarak okutulup incelenerek Ulus bilinci yeniden olgunlaştırılmalı…

Atina
Anıl Güven

Siz de fikrinizi söyleyin!