Deneme,  Toplum

Dünyanın Çarkı Aksime Döner

Nereden başlayacağımı bilemiyorum. En iyisi! Çok gerilere gitmeden bir tarihten tutup kronolojik olarak anlamaya çalışayım.
Evlenmeden kısa bir dönem önce bir şirkette çalışıyordum. İşim iyiydi. Sigortam vardı. Maaş dolgundu. Şirketin aynı zamanda gece bekçiliğini de yaparak çift maaş alıyordum. Patron şeker gibi bir adamdı; benimle tam manasıyla bir ahbap, bir dost, bir arkadaştı.
Gel zaman git zaman adamın işleri ters gidince iflasın eşiğine geldi. Toparlamak için maddi kaynak gerektiğinden ortak almak durumunda kaldı.
Dünya çarkı aksime döner ya!
Buldu bir tane zibidi. Paralı bir herif ama adam değildi. Hele onunla yıldızlarımız geldiği dakikadan başlayarak küs devam etti. Bana emrivaki konuşurdu, kaba davranırdı. Kısacası sevmezdi beni.
Ben de onu hiç sevmedim gitti. Hala da seviyorum diyemem aynı karakterde yaşamını sürdürüyorsa.
Mutluluğum bozuldu.
Onu dinlemez oldum kabul edilemez acayipliklerinden dolayı.
Bu acayipliklerinden biri madde kullanırken dumanlaşan ortamda kırmızılaşan gözleriyle benimle konuşması ve etrafa tükürük saçmasıydı.
Böyle eziyetli ve sıkıntılı süremeyeceğine göre istifamı sundum. Ve ondan sebep şu içimi ısıtmayan taksi şoförlüğüne başladım, bir daha bırakmamacasına sanki kaderimmiş gibi…
Her ne iş yapıyorsan yap onda güzel günler yontacağın dilimler mutlaka vardır.
Toparlamıştım kendimi.
Suriye gezisi ucuzdu ve tarihi bir yerdi. Gidenlerden duyumlar geliyordu, görülmesi-gezilmesi değer bir yer olduğuna dair.
Şam’a gidecektik ve Halep’e de gitme planımız vardı; mozaik kentlerdi, çeşitli etnikte ve dillerde insanlar yaşardı oralarda. Çok kültürlü yerler.
Severim farklılıkları, değişik insanları, onlarla tanışmayı, görmeyi, kardeşçe solumayı.
Kararımı kesin bir inançla vermiştim. Hayatımızda ilk kez yurt dışı gezisi yapacaktık.
Tam hazırlanıp gidecektik ki -dünya çarkı aksime döner ya- Suriye iç savaşı başladı.
Bir taksi abonem vardı, Yunan ve komünistti. Ben de sosyalist görüşlü olduğum için görüşlerimiz uyuşuyordu. Bonkördü.
Bir gün aradı beni baygın baygın; sarhoş sandım. Taksi istiyor diye düşündüm. Oysa yardım istiyordu benden perişan bir vaziyette.
Kötü niyetli pazarlamacılar Taksim’deki evine gitmişler. Güya kozmetik ürün satıyorlarmış. Beraberlerinde götürdükleri içeceklere ilaç kalkmışlardı. Ağır dozajlı. Uyuttuktan sonra evinde bulunan değerli bibloları ve ceplerinde -Euro, Türk Lirası- ne varsa hepsini alıp götürmüşler.
İşi gücü bırakıp evine koşturdum. Alman Hastanesi’ne yetiştirdim onu. Hemen müşahede altına aldılar. Üç gün üç gece yoğun bakımda kaldı. Her gün onu ziyaret ettim. İhtiyaçlarını karşıladım.
Tehlikeyi atlattığında artık bana bir hayat borçlu olduğuna inanıyordu.
Çalıştığı konsoloslukta mecburi tayin dönemi çatmıştı. Ya ülkesine geri dönecekti ya da kontenjanı bulunan iki ülke arasında seçim yaparak yurtdışında görevini sürdürecekti. Bu ülkelerden biri İsrail diğeri de Ermenistan‘dı.
Bana sözü vardı, hangi ülkeye giderse gitsin beni bir haftalığına bütün masrafları kendisine ait olmak üzere krallar gibi ağırlayacaktı!
Dünya çarkı aksime döner ya!
Yunanistan’da ekonomik kriz başladı. Memurların maaşları yarı yarıya indirildi. Emeklilik yaşı çoktan dolan Hristo, boşuna kürek çekmektense emekliliğini isteyerek yurda dönmek zorunda kaldı. Çünkü öyle kemerler sıkılmıştı ki emekli olması kaçınılmazdı.
Araba almayı kafaya koymuştum. Hesaplayıp topladım para adına neyim varsa! Araştırma yaptık ve en düşüğünden bir araba bulduk. Sıfır. İkinci el almaktansa hiç olmasın daha iyi anlayışına sahiptim hala da öyle sayılırım. 170.000 TL. Sandro model, Renault marka. 15.000 TL eksiğim vardı. Çocuklar “al” dedi. Almadım, banka kredisine girmek istemediğim için oysa banka 99.000 TL’yi kefilsiz senetsiz ve uygun faizlerle vermek için her gün arayıp duruyordu.
Çalışır kazanırım, yıl sonu zamlarından etkilenmeden alırım” dedim.
Dünya çarkı aksime döner ya!
Yılsonu yaklaşırken bir zam furyası başladı ki öyle böyle değil; her şey tepetaklak oldu. Küresel kriz kimseyi es geçmedin kapıları çaldı. Ancak şöyle bir gariplik vardı; (o başka) Neredeyse dünyanın bütün ülkelerinde zam, en yükseğinden %10’u bulmaz iken ülkemizde %200-300’lerdeydi.
Benim alacağım araba da 400.000 liralara çıkmıştı.
Dahası mı?
Belki sonra anlatırım…



Vahap Taş

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/cagdas-kole/?amp=1

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/deniz-ve-ben/?amp=1

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/makul-yanit/?amp=1

 

Siz de fikrinizi söyleyin!