Şiirimsi Deneme

Dinle Yüreğinin Senfonisini

Dışarıda, gece 
İçimde, ruhum
Sinemde, yüreğim üşüyünce 
Yüreğimin sesini, senfonisi dinliyorum

İliklerim den kopup gelen o, çağlayanın taşışını yaşıyorum, an be an!…

El-ayak, çekilince
Evli, evine 
Yolcu, yoluna 
Köylü, köyüne gidince 
Herkes dağılıp ta 
Yalnızlığın derinliğine

Küf kokan, nemli dehlizlerine daldığımda;

Dışarıda gece, içimde ruhum, sinemde yüreğim, param parça olur.

Yeniden, her keresinde un-ufak olmacasına
Gümüşi bir gecede, ay ağlar, yapraklarda su donar
Buz gibi gecede ağlarım, göz yaşlarım donakalır, kirpik uçlarımda!…

İçimdeki çocuk, inim inim inler 
Karanlığın kuytularına gömüldüğümde 
Mahzun çocukluğum dillenir, o en gizemli sözcüklerle dillendirir, kendini
Dinlerim içimdeki çocuğun, ruhumun, yüreğimin ve kainatın sesini

Gecenin, seslerin, hayatın, sessizliğin ve göz yaşlarının, rüzgarların sesini!…

Tam da şu anda.

Eski yıl, bir koca yıl boyu tükettiği 
Sararmaya yüz tutan takvim yapraklarının bitimiyle
İliklerine dek üşümüşlüğüyle 
Alıp ta başını, gitmelere hazırlanırken 
Yeni yılsa, kararsız, ürkek ve hatta biraz da korkarak,
Henüz hayatlara girememiş, dünyaları kucaklayamamışken

Ben ve yeni yıl, kala kaldık, arasatta!

Araftalığın iç ürperten, ruh acıtan belirsizliğiyle,
Eskisinin vedasının, yenisinin heyecanına karışmışlığında,
Yeni yılda, bencileyin öksüz, yitik ve mahzun,

Ömrüme yazılmış, değişmeyen yazım bu benim!

Ömrümün öyküsü gizli, her harfinde ve her satırında,
Dünümden ve benden izlerle bezeli,

Ömrümün ve boynumun gerdanlığıdır, ilelebet taşıyacağım, onu!

Ömrümde, ömrü olacak olanların öyküleriyle ilmek ilmek dokunmuşluğumda,

Ömrüm gizlidir, ömrüm, her halkasında

Ve, siluetim, gölgem hatta yaşam ışığım olup
Benimle o, son nefese
Ölüme aralanan o malum kapıdan süzülmecesine, beni terk etmeyecek
Buna olan o, sarsılmaz inancımla
Seviyorum, ben

Bendeki beni, yalnızlığımı!

Ondandır, yalnızlığımda dinlerim 
Yalnızlığın o, efsanevi senfonisini
Bir başımalığın mahzunluğunda
Tarifsiz sarhoşluğunda, sürülüp-savrulmuşluğumla

Dinlediğimde içimde çoğalan o, sesi!

Hep, hüzünle gülen yüzler
Gülerken ağlayan, yaşlı gözler görürüm
Sesler çoğalır, kulaklarımda 
Müziğin içe işleyen tınısını, dünyanın sesini, yelin esişini
Sessizliğin sesini nakşederim ruhuma
Seslerin kılavuzluğunda

Düşlerimin, efsanelerimin, umutlarımın, hayallerimin ev sahipliğinde ve mihmandarlığında!

Dahası, yılların, yalnızlığın, acıların
Küf kokularının ruhumu, allak-bullak etmecesine, beni talanında
Bizzat yaşayarak tanıdım, anladım, keşfederek öğrendim ki

” – Bir zincir, en zayıf halkası kadar kuvvetlidir!… ”

Şimdi yeni yıla adım atmaya ramak kalmışlığında 
Ya da henüz, yenice adım atmışlığında
Dünyaya yeni ve ilk kez göz açmış bebe duruluğu ve saflığıyla
Masumiyetin en arınmış haliyle
Sen de keşfet, dinle yüreğini, içindeki o, sesi 
Ruhunun derinden, derine dillenişini

Öğren, ömür öykünü!

Hayatın sendeki, senin hayattaki izlerini
Yüreğini dinler, kendini keşfedersen, öğrenip görürsün ki 
Yüreğine, ömrüne ve aklına en kalın harflerle yazılıp
Altının, neon ışıklarıyla
Ya da, ebem kuşağı renklerinin albenisiyle çizilmişliğinde
Ömür boyu silinip-çıkmamacasına nakşolur hayatına

İşte o an anlarsın, öğrenirsin asla ama asla unutmamacasına!

Dinle yüreğinin senfonisini ve öğren

Bil ki

” – Bir zincir, en zayıf halkası kadar kuvvetlidir!… ”

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

31/12/2016

Saat;21_25

Siz de fikrinizi söyleyin!