Deneme,  Ebeveyn,  Toplum

Çemberin İçi, Dışı

Rap dinleyen, aykırı giyimleri seçen, kaşlarına çizgiyi jiletle çeken, dövmeleriyle farklı ve özgün görünen ve görünmeyi arzulayan gençlerin nedenleri gerçekten çok.

Devletin, okulun, ailenin ve çevrenin çocuklara giydirdikleri ortak bir elbise ile onların arzularına hayatlarında yer verilmiyor. Bilhassa isyankar gençlere baktığımızda ailelerinin çok şiddetli baskılarına tanık oluruz.

Rap şarkılarda küfürlere eşlik ederken seslerinde rahatlatma etkisi var gibi ve içteki isyanların dışa vurumu gibi. Toplumu görüntüleriyle rahatsız ederken, dikkat çekmek ister gibi. (Arabesk seven gençleri de dahil ederek yazıyorum.)

Amerika’daki bazı rapçilerin çok büyük zenginliklere ulaşmasına rağmen, giyimleriyle çevrelerindeki bazı kimselerin rahatsız olmasını istediklerini ve o bazıları için özellikle bazı aksesuarları taktığı yönde röportajlar dinlemiştim.

Hepimiz belli sınırlar içerisinde büyütüldük, kimimiz uyum sağladı kimimiz başarısız oldu. Belki de başarısız oldu dediklerim deneme cüreti göstermişlerdi. Fakat, burada asıl mesele belli sınırlar içerisinde sıkıştırılmış ve o sınırlardaki beşeri şartlarca yaşam olanağına mahkum edilmiş, robotlaşması beklenen gençler var.

Buraya kadar yazdıklarımda, Pink Floyd’un Another Brick in The Wall şarkısının dünyada, neden duygusalca dinlendiğini açıkladım sizlere belki. Sistem duvarları çocukların etiyle örüyor.

***

Dünyada birçok pedagogun çocuklar üzerinde eğitilmesi için korkunç deneyleri var! Toplumsal öğretilerinde ve kutsal kitap öğretilerinde hep çocukların nasıl yetişmesi hususunda yönlendirmeler var. Siyasilerin arzu ettiği köleleri çocukluk dönemlerinde yetiştirmeye başlıyorlar.

Bir büyüğe itaatsizlik bir çocuk için günah. Fakat, bir büyüğe hangi konuda itaatsizlik günah değil gibi, ne soru var ne yanıt. (Toplumsal öğretileri ve kutsal metinleri siyasal görüyorum.)

Eğitim, neden artık bağımsız değil ve neden diplomasızların kararlarına bizler sessiz kalıyoruz. Üstelik, kayıplarımızın farkında ve onlar için geri dönüşü olmayan bir noktadayız.

İsyankar çocuklara sunulanlara ve çocuklara yapılanlara bakalım.

Sunulan hayat şartlarında sıkışıp kalan çocukların / gençlerin, olmak istedikleri yer ile oldukları yer arasındaki farkı empatiyle düşünelim.

İnsanlara çizilmiş sınırları sorgulamadan, bu sınırlar dahilinde hayatı, yaşamayı ve var olmayı öğrenmemiş ve öğretmeye kalkmışız.

Çemberler, içinde bulundukları durumları simgeliyor yazımda. Arzu edinilen yaşam sınır dışında kalıyor. O sınırdan geçişe yasaklar aşılmayacak güçlükte. Risk alıp cüretkar olanların hikayeleri belki değişkendir bilmiyorum.

Bilinen bir söz vardır, kaplumbağa yalnız kafasını dışarı çıkartma riskine girdiğinde ilerler. Çocukların ortak özelliği ise, riske ve cesarete meyilli olmasıdır. Bu yüzden korku duvarlarının vaktiyle sağlam örülmüşlüğü var.

***

Hayatlarına bir zincire vursak da mı büyütsek, yoksa hayatlarına zincir vurmasak da mı; özgün halleriyle, robotlaşmadan mı büyüseler?

Onları sömürmeye yönelik bu sistemde onların acılarını izlemeye katlanamıyorum.

Gençlerin sıkıştırtırıldığı çemberlerden ayıbımızın utancını yaşamaya ve birlikte kendi kişisel sorunlarımıza çözüm düşünmeye davet ediyorum hepimizi ve kabul edelim birçoğumuz;
Hasarlı çemberimizden hiç dışarı çıkamadığımızdan çembersiz bir yaşama ön ayak olacak görüşe ne açık ne de tecrübeliyiz.

Bizden öncekilerin hatalarını devam ettirerek suçumuzu da bizden öncekilere ithaf edince gelecekte gençlere işlediğimiz suçlarımızdan masum olacağız yanılgısına düşüyoruz, tıpkı eski nesiller gibi ve hasarlı birçok nesil gibi…

Biz onların Cumhuriyet ve Demokrasi haklarını bile koruyamadık. Yazıklardayız…

Kemalist İlkay

Gündem Arşivi kurucusuyum, sitede editörlük dahilinde; yayın yönetmenliğini de ben yapıyorum.

Siz de fikrinizi söyleyin!