Siyaset,  Toplum

Yarın Yok

“… Türk gencinin geleceği aynı zamanda laik, demokrat, Müslüman ve modern olma kapasitelerine çok bağlı olacaktır.”
Türkler/ Yerasimos

Kendisiyle baş başa, yalnız kalan bellek ya çıldırır ya da kendini yok eder. Ulusumuzun en karanlık günlerindeyiz. Onurlu, düşünen Türk aydınları suskun.

Neredeyse tamamı, kendilerini bir kuytuya kapatmış durumda. 12 Eylül öncesini ve daha sonrasını düşünüyorum, en zor koşullarda, ertesi gün öleceğini – öldürüleceğini bilmesine karşın sözlerini kimseden esirgemeyen direnç anıtlarıyla büyüyorduk:

Ahmet Taner Kışlalı
Doğan Öz
Bahriye Üçok
Bedreddin Cömert
Ümit Kaftancıoğlu
Uğur Mumcu
Turan Dursun
Kemal Türkler
Muammer Aksoy
Çetin Emeç
Abdi İpekçi
Cem Ersever
Onat Kutlar
Metin Göktepe
Necip Hablemitoğlu
Kahraman Maraş / Malatya / Çorum / Sivas katliamları…

Bu listede adı bulunan ve bulunmayan, öldürülen Türk ulusunun değerli, iyi yetiştirilmiş evlatlarının önünde saygı ile eğilmeliyiz. Bu değerlerimiz yok edildikten bu yana toplumsal yapımız değiştirildi.

Önce bir kurgu sahneye konuldu Fethullah Gülen cemaati eliyle; TSK’nın Atatürkçü Kemalist yapısı yıkıldı.

AKP kendi içinde devleti yönetecek kadrolardan yoksundu. Bunu aşmanın bir yolu vardı. O da iyi yetiştirilmiş, laiklik ve Atatürk karşıtı bir yığın İskenderpaşa ve Fethullah’ın denetimindeydi. Bu iki cemaatin sırtını sıvazladılar önce; İslamcı bir modernizmle toplumu tanıştırdılar! Yollar, köprüler, yol kameraları, tüm ülkede dijital bir alt yapı ile kitleler sıkı bir biçimde denetim altına alındı!

Kim, nerede ne kadar harcama yapıyorsa veri aynı anda sözde devletin maliyesince görülüyordu!

Başörtüsüne özgürlük olarak bakan solcu geçinen  güruh tüm güçlerini İslamcılardan yana kullandılar; albenili görselliğin çekiciliğine kapıldılar! İhaleler, halkın, kamunun malları yok ederine el değiştirirken $ havada uçuşuyordu…

Devletin işlevselliği tek bir kişinin eline verildi. O günden sonra ne Fethullah’a ne neoliberal solculara gereksinim kalmamıştı. Bunların da AKP‘nin sırtından atılması gerektiğini gören kemik kadro; darbe düzeneğini eyleme dönüştürdü!

Geçmişi anlatmanın ya da anımsatmanın yararı yok artık. 21 Yılda satılabilecek ne varsa sattılar. Bu arada Ortadoğu’nun da eşbaşkanı da bizdendi…  Ülke anlamsız bir savaşın içine girdi!
Sınır ötesinde öldürülen askerlerimizin ne için öldüklerini bugün bile bilmiyoruz. 40 Yıldır bir nakaratı bize yutturdular; PKK terör örgütü ile düşük yoğunlukta savaşıyoruz: Ama binlerce gencimiz hayatlarının baharında toprağa verildi.

Hiçbir namuslu politikacı çıkıp: Biz Amerika ile savaş halindeyiz diyemiyor. Neden? İşte sorun burada başlıyor. Siyasal erk ülkeyi talan ederken, şahsi hesaplarına geçirdikleri servetlerini koruyabilmek için emperyalist güçlerin her dediğini onaylamak zorunda çünkü!

Öldürülen 12 vatan evladı TBMM’deki hiçbir partinin umurunda değil. Onların (tamamı) belediye seçimlerini ”nasıl kazanırız?”ın ardındalar.

İçimdeki ses bu çocukların seçim için kurban verildiğini söylüyor bana…

Bir dönemin çok entel içişleri Bakanının Vali ile telefon konuşmasını anımsayınız!…

Arkası önü yok edilmiş bir ülkede yaşıyoruz. Yarınımız yok artık! Ya halk olarak sokağa ineceğiz; ya da teslim olacağız. Yarın yok!…

Anıl Güven

 

Siz de fikrinizi söyleyin!