Ebeveyn,  Edebiyat,  Güncel - Aktüalite,  Gundem Arşivi Klasikleri,  Şiir,  Toplum

Benim Oyum

Benim oyum aşka!
Özgürlüğe benim oyum!
Şiire, edebiyata, sanata…

Benim oyum bütün bunlara bir kapı aralığı için.

Mümkün bir hayata karınca ağzıyla su taşımak için benim oyum.
Mümkün insan ilişkileri için bir gül ıslığı olsun diye, hepimizi sokağa çağıran.
“Yine dene, yine yanıl” sözünü bir başına bırakmamak için.

Benim oyum; öykü evleri, düş ve şiir bahçeleri için; hani gün gelir de…
Çocukların uykusunu kanatan savaş uçaklarına itiraz etmek için benim oyum.
Kuşlara çekinmeden uçabilecekleri bir gökyüzü ısmarlama düşünün gerçeğin sınırlarına alınması için.

Benim oyum derelerin kardeşliğine.
Doğayla bir sevgili yakınlığı kurabilmek için benim oyum.

Haramiler saltanatını yıkmak üzere yola çıkanları ve dönmeyenleri alkışlamak için benim oyum. Che’ye, sonra bizim Denizlere selam olsun için.

Benim oyum; Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Ahmet Atakan, H.Ferit Gedik, Medeni Yıldırım, Reşit İşbilir, Veysel İşbilir, Bemal Tokçu ve Berkin Elvan’ın bizlere emanet ettikleri gülüşlerini yaşatmak için.

Varmak için gidilecek yere… Direne, direne; birleşe birleşe…

Benim oyum: “yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür / ve bir orman gibi kardeşçesine” dizelerinden sarhoş olmuş düşbazların kapı kapı dolaşıp bu içerikte bir dünya kurmak için bizlerden imza isteme ihtimalini artırmak ve onlarla sokaklarda sık sık karşılaşabilmek umudunu kaybetmemek için.

Bir gün / başka döner dünya / aşk kazanır / insan kazanır / yer çok kuşlara da böceklere de / onarır yarasını kıyılar / şarkılar yedi dağın çiçeğine bürünür / diz boyu masallar üstünde top koşturur çocuklar / bakma sen / betonları basar çiçek / hayat kazanır, dizeleriyle dünyayı bir kez daha selamlamak için benim oyum..

Bazı yaralar zamanla iyileşmez. Bu nedenle acılarımızı unutmayacağız. Çünkü yepyeni bir hayat bu acıların ve bu yaraların üzerinde filizlenecek. Bu yüzden benim oyum, “acıyı bal eylemek” için…

Ağaçların, kuşların, börtü böceğin ve suların imdadına koşanları yalnız bırakmamak için benim oyum.
Benim oyum doğa olayları sonucu yeryüzü gökyüzüne her defasında mahcup düşmesin diye.
Kentler beton yığınlarına dönüşmesin diye benim oyum; yağmalanma korkusu geçirmesin diye kıyılar.

Farklılıklarımızdan bir “biz” yapmak için benim oyum. Yeryüzünü her düşünceden, her kültürden ve her renkten bir çiçek tarlasına dönüştürmek mümkün demek için. Benim oyum bütün renklere.

Kim bilir ne kadar uzakta
Kaç insan ömrü eder üst üste
Kaç saltanat yıkılır döktüğü kanda
Bakmışsın gün gelir barış ve aşk yüzlü bir dünya
Anadan üryan kollarımızda…

Benim oyum umuda… Umudu büyütmeye…

Benim oyum, ”insanların istediği bir dünya var olmalıdır, yoksa yaratılmalıdır” diyen bir gemici feneri ve bir çoban ateş olsun için, hiç sönmeyen…

Biliyorum “olmaz” diyeceksiniz.
Biliyorum “çocukça” diyeceksiniz.
Biliyorum “hala mı uslanmadın” diyeceksiniz.

“Gündüzlerinde sömürülmeyen / gecelerinde aç yatılmayan” bir dünya ısrarı için benim oyum.

Benim oyum aşka!
Benim oyum özgürlüğe!
Şiire, edebiyata, sanata…

Hayrettin Geçkin

Siz de fikrinizi söyleyin!