Deneme,  Şiir,  Toplum

Başkalarının Haklarını Savunmadan İnsan Olunur Mu

Bana sözün düştüğü çok yerde söyledim bunu: Ben özgürlüğüme düşkünüm dedim. Özgürlüğüm kaynağını, başkalarının kendisini en az benim kadar ifade etmesinden, başkalarının yaşam hakkını ve doğa haklarını savunmaktan alır diye dem vurdum.

İnandım ki başkalarının haklarını savunmadan insan olunmaz. İnandım ki kendi çıkarlarımı savunmak da başkalarının haklarını savunmaktan geçer. Böyle düşünmemde annemin payı büyük. AKP Müslümanlığı ile asla bağdaşmayan bir inanışı vardı annemin. Beni okula uğurlarken arkamdan ellerini iki yana açar ve “Allah’ım, herkesin çocuğuna zihin açıklığı ver, içinde de benim oğluma” diye yalvarırdı.

Annemden beri bu yaklaşım ve bu yaklaşıma uygun davranmak kendim için bir ölçüdür. Başkasını bilmem ama kendimi insan saymanın olmazsa olmazıdır benim açımdan.

Bir keresinde, komşu bir ülkeye operasyon düzenlendiği sırada savaş karşıtlığı üzerine bir şeyler söylediğimi, bu bağlamda yazılar yazdığımı gören eşim durumdan endişelenip, “Savaş karşıtlarını bir bir topluyorlarmış,” diye beni uyarmaya kalkınca daha sonra Yapı’m adlı kitabıma da giren ve duruşumu açık ve net bir biçimde ortaya koyan şöyle bir şiir yazmıştım:

SAVAŞIN HUKUKU

sevgilim diyor ki bana;
“savaş karşıtlarını bir bir topluyorlarmış
bütün kanallar, bütün gazeteler savaştan yana…”
diyorum ki;
endişelenme
şiir yazıyorum yalnızca

haksız da sayılmaz
üstelik savaş
bir futbol maçıymış gibi
konuşuluyor ortalıkta
okuduğum kitaplara bakıyor
deftere, kaleme, kağıda…

diyor ki;
ama şiirlerinde
“kuşlar çekinerek uçmasın
rengini düşürmesin çiçekler
kimse ölmesin aşktan ölene kadar”
gibi yığınla dize var
diyor ki;
“ben bir hukukçuyum
bu suç
düpedüz yaşamı savunmaktır bunlar

yap(ma)malısın”
öyle düşündüğünden demiyor bunu
savaşın hukuku bu

gözaltı / işkence / sürgün / ölüm
diyorum ki ben ona
bunlardan daha beteri de var;
susarak yalan söylemek sevgilim

31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin hemen arkasından Van’da seçilen belediye başkanına tuzak kurulmasına, seçilen kişinin başkanlığının geçersiz sayılmasına itirazım da bu yaklaşımımın bir sonucudur. Bu yüzden Van’da ve pek çok ilde insanların sokağa çıkması ile örtüşen bir itirazdır benim kendi itirazım. Devleti yönetenlerin sokağa çıkan, itirazlarını demokratik yoldan dile getiren insanları terör örgütlerinin uzantısı gibi göstermeye çalışan ırkçı, gerici, çatışmacı yaklaşımlarına olan bir itiraz… İnsanı olmayan, demokratik olmayan, hukuki olmayan bir anlayışa karşı itiraz… Devleti yöneten, iktidarını bu çatışmalı ortamlara borçlu olan, halkı ötekileştiren, ayrıştıran, soyup soğana çeviren bu yaklaşıma keşke herkes itiraz etse diye düşünmekteyim. Hatta ülkede insanlar nasıl olur da göz göre göre olan böyle bir yaklaşıma sessiz kalır, tavır göstermez diye de şaşırmaktayım bir yandan.

Yukarıdaki paylaştığım şiirin son bölümü ne olur özellikle gözden kaçmasın:

gözaltı / işkence / sürgün / ölüm
diyorum ki ben ona
bunlardan daha beteri de var;
susarak yalan söylemek sevgilim

Ülkemize AKP’nin insanları ayrıştıran, ötekileştiren; cumhuriyet değerlerinden uzaklaştıran, gericileştiren politikaları gerekmiyor. Ülke bu politikalardan çok zarar gördü, çok geri gitti bu yüzden.

Van olayında da gördüğümüz gibi ülkede terörün ve kötülüğün kaynağı, yıllardır aşımızı, ekmeğimizi, geleceğimizi ve düşlerimizi çalan AKP zihniyetidir. AKP derin yoksulluk, talan edilen doğa, pek çok değer kayıpları bırakmadan gitmeyecek belli ki. Aman gitsin! Ülkeye kafa sayısı kadar düşünce, yürek sayısı kadar sevgi lazım.

Hayrettin Geçkin

#Adalet #Demokrasi #Siyaset #Akp #Şiddet #Halk #Ötekileştirme #Seçim #Ysk #Van #Yoksulluk #Talan 

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir