Edebiyat,  Şiir,  Toplum

Alman Şairleri

Bir ülkenin şairleri olmasa tadı tuzu kaçar o ülkenin. Deprem korkuları geçirir durmadan. Düşle dolup akılla sağlama yeteneğini kaybeder çocuklar.

Ağaçlar, sular, kuşlar, börtü böcek yol soracak kimse bulamaz. Taşlar susar, aşk susar…Yıldızlar gözelerinden çıkıp göğü doldurduğunda yeryüzü kendine saklanır. Irmaklar kendine akar, dağlar kendine çiçeklenir yalnızca.

İnsan kendini ararken yanlış yerlere takılır ayağı bir ülkenin şairleri olmasa. Yarınlara bağlanmakta zorlanır. Kırılır geleceğe teyellenme arzusu. Büyüsü bozulur yaşamın. Daha güzele yolculuk seferleri durur. Anlam, anlamını yitirir. Sevgi hızını düşürür kalpten kalbe girerken.

……………

Almanya düşün, edebiyat, sanat ve felsefe alanında yeryüzünün varsıl ülkeleri arasında hiç kuşkusuz. Ülkemizde şiirle uğraşan pek çok insanı etkileyen belli başlı Alman şairlerinden haberdardım az çok. Onları, topraklarında zaman geçirdiğim şu günlerde hem selamlamak hem de daha yakından tanımak istedim sınırlı olanaklarla. Şiir poetikalarını, yaşamlarını ve dünya edebiyatına katkılarını incelemeye yoğunlaştım birkaç gündür. On-on beş şair belirledim ve her birinin onar, on beşer şiiri üzerinde durdum. Böylelikle gribe de meydan okumuş oldum. Kuşkusuz Alman şairleri bu kadarla sınırlı değil. Benimki Zemheride bir demet gülle çıkmak karşınıza. Evet öyle yaptım: Yer darlığından ötürü, o şairlerden birkaçı hakkında çok kısa bilgi verip, birer de kısa şiirini paylaşmak istedim. Üstüne alınanlar bu yaptığımı, Almanya’dan yüreklerine doğru uçurduğum yeni yıl dileği sayacaklar nasıl olsa.

Aydınlığın kapısının aralandığı bir yıl diliyorum. Ve savaşsız, sömürüsüz bir dünya insanlığa…

Hayrettin Geçkin

FRİEDRİCH NİETZSCHE (1844-1900) :
Güç istenci, Üstinsan, Bengidönüş gibi özgün fikirlerle tanınan, kendi çağına tümden karşı çıkan varoluşçu Alman filozofudur. Kendisini filozoflar arasında psikolog olarak tanımlamış, psikanalizde kullanılan bilinçaltı kavramından ilk bahseden kişi olmuş ve bu yönüyle Sigmund Freud ve psikanalizi etkilemiştir. Değerlerin göreceliğini savunan Nietzsche, “iyi” ve “kötü” kavramlarına saldırmış, şiiri de kaynağını savunduğu felsefeden almıştır. Almanya’nın gelmiş geçmiş önemli şairleri arasında gösterilen Nietzsche’i ülkemizde ; “Böyle Buyurdu Zerdüşt” adlı yapıtıyla nerdeyse bilmeyenimiz ve sevmeyenimiz yoktur.

ECCE HOMO

Evet, biliyorum nereden geldiğimi
Daim aç bir alev gibi
Yakıp tüketirim kendimi
Işığa döner anladığım her şey
Geride bıraktığım ne varsa kül
Ateş benmişim demek ki

(İngilizceden Çeviren: Şaban Öztürk)

JOHANN WOLFGANG GOETHE (1749-1832):

Dünya edebiyatının en büyük şair ve yazarlarından biri olan Johann Wolfgang von Goethe, edebiyatın dışında eğitim, resim, doğa bilimler ve felsefe gibi çeşitli alanlarda ürünler vermiştir. Mektupları, gezi yazıları ünlüdür. Onu evrensel üne kavuşturan Genç Werther’in Acıları adlı gençliğin düşüncelerini yansıtan ilk romanıdır. Faust, “İnsan kendini insanda tanır” sözü ile belleklerimizde yer eden Goethe’nin ülkemizde de bilinen ve sevilen baş yapıtları arasındadır.

SEVGİLİNİN YAKINLIĞI

Seni hatırlarım, sulara günün
Şavkı vurunca
Seni hatırlarım, dalgalara ay
Işık verince.

Seni görür gözüm, uzak yolların
Tozu kalkarken,
Derin gecelerde, dağ yollarında
Yolcu titrerken.

Seni işitirim, boğuk seslerle
Su yükselince
Kırda sessizliği dinlerim gece
Her şey susunca.

Uzakta da olsan, ben yanındayım,
Sen yanımdasın.
Gün söner, yıldızlar ışır gökte, ah!
Burda olsaydın!

(Çeviren: Selahattin Batu)

THOMAS MANN (1875-1955):

Yapıtlarına konu seçerken Goethe ve Wolfgang’ı örnek alan, Alman ruhunun analizlerini ve eleştirilerini Alman hikayelerinden ve Richard Elliott Friedman’ın kaleme aldığı Yahudiler için yegane kitap olan Kitab-ı Mukkaddes’te geçen olay ve düşüncelerden yararlanmıştır. Yazar, edebiyat alanında kaleme aldığı romanlarının yanı sıra eleştiri yazılarıyla da öne çıkmıştır. İlk romanı Buddenbrook Ailesi’dir ve Bildunsroman türünde eserler vermiştir.1929 yılında Nobel Edebiyat Ödülü alan yazar Almanya’da Naziler iktidara gelince önce Amerika’ya, 1952 yılında da İsviçre’ye göç etmiş ölünceye kadar da orada yaşamıştır.

TISLAMAK

Uzak durma duygusu
Kimden, nasıl?
Köpeğe benzeyen insanlar,
Çıkarları uğruna
Birilerini yaraladılar.
Kümes hayvanlarına
Zarar veren tilkiyi,
Köpekler yakalayamadılar.
Büyük çapta,
Yapılan alışverişte,
İnsanlar birbirlerine
Gerekli kaldılar.
Tiksinecek hale gelenler
Yaşamı bıraktılar.

(Çeviri: İsa Yazıcı)

BERTOLDT BRECHT (1898-1956):

Bertolt Brecht, 20. yüzyılda en etkili Alman şairi, oyun yazarı ve tiyatro yönetmenidir. Dünyaca saygın bir yere sahiptir. Ülkemizde çok sayıda eseri oynanan Brecht, Epik Tiyatronun da kurucusu sayılır. Yazdığı tiyatro oyunlarının ve şiirlerinin pek çoğu Türkçeye çevrildiği gibi Türkiye’de Brecht üzerine yazılmış kitaplar da var.

DURAKSAYANA

Diyorsun ki,
davamıza hayrı yok bu gidişin.
Karanlık gitgide, diyorsun, derinleşiyor.
Güçler azalıyor, diyorsun, gitgide.
Bunca yıl, diyorsun, çalış çabala,
sonunda ilk günden daha güç bir duruma düş.
Oysa işte düşman her zamankinden daha kuvvetli.
Yenilmez gibi de görünür.
Biz de hatalar yaptık, bu inkâr edilmez.
Sayımız yavaş yavaş azalmada.
Sloganlarımız orda burda dağınık.
Düşman sözcüklerimizin bir kesimini çarpıttı.
Bugüne dek söylediklerimizden hangisi yanlış şimdi?
Bir kısmı mı, yoksa hepsi mi?
Güveneceğimiz kim var artık?
Arta kalanlar mıyız bizler
yaşayan bir ırmaktan fırlatılmış?
Geride mi kalacağız
kimseyi anlamadan ve hiç anlaşılmadan?
Yoksa şans mı gerek bize?
İşte senin sordukların bunlar.
Ama kimseden bir yanıt bekleme,
yanıtını da kendin ver.

(Çeviri: A.Kadir-Gülten Aktaş)

RAİNER MARİA RİLKE (1875-1926):

Çok hırslı ve kaprisli bir kadın olan annesi oğlu Rilke’i kendi özlemleri doğrultusunda yetiştirmek istedi. Altı yaşına gelinceye kadar kız çocuğu gibi giydirilen Rilke, zayıf ve ince ruhu nedeniyle annesinin bu tutumundan etkilenerek başta kadınlar olmak üzere insanlarla iletişim kuramaz hale geldi. Şiirlerinde çocukluk yıllarını bir yandan içtenlikle bir yandan da korku çağrışımlarıyla anlatmasının en büyük nedeni budur. İlk şiirleri Yaşam ve Şiirler adıyla yayınlanmıştır. Nietzsche’nin aşık olduğu kadın şair Lou Andreas Salome, Rilke’nin sanatçı kişiliğinde büyük rol oynamıştır. Rusya’da Tolstoy tarafından karşılanan dönemin ünlü şairi Pasternak ile tanıştırılması da hiç kuşkusuz Rilke’yi çok olumlu yönde etkilemiştir. Rodin’in yaşamını yazmak üzere Paris’e giden şair Rodin’e sekreterlik yaptı, onun sanat ışığından etkilendi. Auguste Rodin, Rilke’nin düzyazı alanındaki en önemli eseridir. 1909’da Paris’te tanıştığı Kontes, Lou’dan sonra Rilke’nin sanatını belirleyen ikinci güçlü kadın oldu ve yazar bu tarihten sonra yeni bir yaratıcılık sürecine girdi. Duino Ağıtlarını da burada yazdı. Malte Laurids Brigge’nin Notları adlı eserinden ötürü Alman romanının öncüsü sayılmaktadır.

SONBAHAR GÜNÜ

Tanrım: Vakit tamam.Yaz çok muhteşemdi.
Yay gölgeni güneşli saatler üzre,
Ve tarlalara sal rüzgarları şimdi.
Son meyvalara dolgunlaşmayı buyur;
Bağışlayıp güneyden iki gün daha,
Yönelt kendilerini olgunlaşmağa
Sert şaraptaki son tadın izini sür.
Hâlâ ev kurmayan kurmaz bundan gayrı.
Yapyalnızdır hep, yalnız kalan bir kere,
Kalkar, okur, mektup yazar uzun süre
Yollarda huzursuz aşağı yukarı
Dolaşır, yapraklar dökülürken yere.

(Çeviri:Osman Tuğlu)

HERMAN HESSE (1877-1962):

Alman yazar 20. yüzyılın en önemli yazarlarından biridir. Budizme ilgi duyması ile tanınmıştır. Bir dönemlerde Amerika’da popülerlik yakalayan Budizm ile ilgili en çok okunan yazarlar arasına girmiştir. Hermann Hesse şiir, politik makaleler ve öyküleri ile milyonlarca okuyucuya ulaşmıştır. Almanlar tarafından sevilmeyen, Nobel edebiyat ödülü sahibi yazar savaş karşıtlığı ve sosyal yardımlarıyla bilinmektedir.Şiirlerini Romantic Songs isimli eserinde bir araya toplamıştır.

AŞAMALAR

Her çağrısında yaşamın hazır olmalı yürek
Yeniden başlamaya eskiyi bırakıp gerilerde,
Kucak açmalı yeni ilişkilere, yeni bağlara
Yaslara bürünmeden, cesaretle ve gözüpek.
Her yeni başlangıçta bir büyü saklı yatar,
Tutar elimizden, kol kanat gerer yaşamamız
(Çeviri: A.Turan Oflazoğlu)

Not; 2023 yılı için anlamlı bir dilek olsun diye nasıl bir şey paylaşmalıydım siz okurlarıma? Kadın cinayetlerinin, çocuk tacizlerinin; talanın, yalan ve soygunun katmerli bir biçimde yaşandığı ülkemizde gürültüsüz bir itiraz ne olabilirdi? Şimdiye kadar kendi şiirlerimden dizeler, kendi yazılarımdan pasajlar, veya kendimce yazdığım sözler paylaştım. Hem bir şeyler yapmalı anlamı taşısın istedim paylaşacağım şey bu kez, hem de bir çağrıya dönsün, bir kartopu gibi büyüsün istedim. Ama benden olmasın, başka dillerden, başka diyarlardan, başka seslerden olsun. Üçü bir araya gelip üst bir anlam oluşturduklarında benim için dünyanın en büyülü şiiri, en güzel müziği haline gelen jin, jiyan, azadi sözcüklerini paylaşsam sayfa arkadaşlarım yabancı kalırlardı. Benim çıkardığım yaşanmamış aşklar, kurulmamış dünyalar anlamı çıkaramazlardı bu kadim dilin üç sözcüğünden. Yazımı beğeninize sunarak sözlerimi tamamlıyorum. 

Siz de fikrinizi söyleyin!