Deneme,  Din,  Ekonomi,  Toplum

Kapitalizmde Din ve Moda

“Bir ülke karanlıktır, bir sokağı sönükse.”
Özdemir Asaf

Tüketilen emeğin karşılığının ödenmediği bir dünyada yaşıyoruz. Yaşam koşulları her geçen gün daha çok kötüleşmekte. Kapitalist sistemin odağındaki holdingler-tröstler devletin içine öylesine yerleşmişler ki siyasal yapıdaki zayıf karakterli, zaafları olan, egoist, halkına karşı öfke kusan zalimleri yanına çekerek gelirlerini arttırıyorlar.

Karşılıklı kazanca dönüşen sistem kurgusunda arada aykırı sesler yükselse de biri diğerinin zimmetine geçirdiği emtianın dışarıya sızdıracağı kaygısıyla her iki tarafta suskunluğa bürünmekte!

Yasaların bir ya da birkaç kişinin dudağında bulunmasından dolayı da hak arama makamları kapı-duvar durumuna geçmekte! İnsanlık tarihi direnme üzerine gelişmesine karşın: grev; toplu iş bırakma, miting yapma kamu düzenine zarar verebilir kaygısından dolayı yasaklanmıştır.

Özgürlük kavramı içi boşaltılmış olduğundan yalnızca soluk alıp verme düzeyine indirgenmiştir. Kişi kutsal hakları dışında eylemde bulunamaz, camiye gider namazınızı kılabilirsiniz. Ramazan ayında ya da üç aylarda oruç tutmanın önünde hiçbir engel bulunmamaktadır.

Paranız varsa kurban da kesebilirsiniz. Devlet gücünün denetiminde “hilafet bayrağı” açarak yürüyüş yapabilirsiniz. Kendi doğruları içerisinde sarıklı, cübbeli, takkeli zevatı ileride oluşturulacak başka bir yönetim biçimi için gereksinim duyulacak şiddeti demlemek gerekiyor bu arada!

Eğer sosyal yapınız zayıflamışsa, dinsel yönetimin önermelerini ciddiye alarak, öteki dünyada inançlı kişilere sunulacak olan varsıllığa kendinizi hazırlamanız gerekiyor.

Şükürden yana değil de Nietzsche derinliğinde bakıyorsanız “Ben gönlünü müsrifçe harcayanı severim… Ben gönlü yaralıyken bile derin olanı, hiçten bir şeyle yok olanı severim. Ben kendini mahvedebileni severim.“ ve bu özgüven içindeyseniz, yaşama ket vuran tüm yanılsama-aldatma çarkının dişlisine yumruğunuzu sokacaksınız. Unutmayalım “Cesaret bankaya yatırılabilecek bir şey değildir!” der Trevanian, Şibumi adlı yapıtında!..

“Kininize sahip çakacaksınız!”

Söylemini asla boşa almayın. Hatta bu tümceyi unutmamak için bir fiyonk gibi yakanıza takınız. Yalçın Küçük hocamızın bir tümcesini hiç unutmam “Kin insana akıllı işler yaptırıyor.” ve devamında da ”Umudu olanların korkusu olmaz .”

Günlük yaşamımızı çembere alan, yaşamımızı arzu edilene odaklayan MODA bir de var yanılsatma ışığının içinde. Kapitalizmin dinden sonra varlığını borçlu olduğunu en önemli kurumdur bu. Kim ne denli ayırdında bilemiyorum…

Saç kesiminden tutun da günlük giyim kuşamımıza yön verilirken cinsiyet yitimine uğruyoruz. Bakunin’in çok değer verdiğim “Yıkma arzusu aynı zamanda yaratma arzusudur.“ sözünü okuduktan sonra belleğinizde bir dolaştırınız!..

Postmodernizm salatası içerisinde gelecekte kadın-erkek cinsiyeti tekilleşecek; bu doğru mu? Kısmen doğru! Bakımlı erkek, bakımlı kadın; metroseksüel olarak sahnelendi. Dar paça, yüksek kesim pantolonu ve topuksuz çorabı giyen yüz kiloluk erkekler ışıklı caddelerde yürürken kollarında botoks ve silikon dolgulu kadınlar… Bi acayip saç kesimleri…

Tüketim ekonomisi ne istiyor?

Din ve Modanın yüceltilmesini! Görsel yansıması yüksek, ışıltılı bireyler ortalıkta saman dolu kafayla konumlanmakta! Ülkenin-ülkelerin eğitim düzeyi sıfırlanmış, görsel sunumun yan çıktısını da inanç temelli göksel güç…

Kapitalizm sarmalında din ve moda yaşamımızı kalıplara sokuyor…

Ne yazık ki içine girdiğimiz kalıbı bir süre sonra kanıksıyoruz. Ona sığınıyoruz.

Sözü fazla uzatmadan Prof. Dr. Tarık Zafer Tuna‘ya hocamızın ‘Devrim Hareketleri İçinde‘ adlı çalışmanın çok önemli vurgusunu burada alıntılanmak istiyorum:

“Türkiye, Türk Devrimi’nin , Türk Milli Kuruluş Hareketinin eseridir. Osmanlı kayasından çıkarılan, siyasal yönleriyle dip diri bir organizmadır Türkiye… Sultanların kaftanları, tahtları yanına ve Hazine Dairesine konacak müzelik bir süs eşyası değildir Türkiye…”

Biz ulusumuzun varlığı için ömrümüzü verecek kadar vatan severiz. Koşullar olgunlaştıkça yurttaşlık bilinci yükselecektir; kapitalizmin azgınlığını, dinin çürümüş yapısını, modanın evrensel gözboyama düzeneğinin önünü açan her güç yok edilir bir gün! O gün hangi gün?

İnsanın alacası içinde, hayvanın alacası dışında!

04 Ocak 2024
Atina
Anıl Güven

Siz de fikrinizi söyleyin!