Kadının Adı Var

Çember sakallısı, badem bıyıklısı, şalvarlısı, sarıklısı hep bir ağızdan hünkürmeye başladı. Türk spor tarihinin en olgun döneminde ön alan sporcularımızın bütünlüğünü bozmak için kadını dışlayan zihniyet, saldırıya başladı; üstelik şampiyonluk maçı öncesi morallerini bozmak ve kaybetmelerine sebep olmak için her türlü çirkefliğin yapıldığını izledik. Hükümet, milli oyuncularımıza şampiyonluk maçı öncesi yapılan tüm bu olaylara sessizliğiyle tarihe tarafını not düştü.

Genç kızların, kadınların; halterde, su sporlarında, voleybolda kazanılan altın madalya, kupa ile göndere çekilen Türk bayrağı, topluca okunan İstiklal Marşımız, onurlu / gururlu yurttaşlarımızın gözlerini yaşartırken; kendini ümmet hissedenleri tahrik etti .

Kadın, onların inanç kayıdında yersiz yurtsuzun ötesinde bir hiçti! Cumhuriyetin kuruluşuyla kadınlara verilen haklar, yobazları o dönem de aşırı kızdırmıştı. Laiklik kavramı halk içinde özümsendikçe yasal konumu yükselen, söz söyleme hakkının kendinde de olduğunun bilincine eren kadınlarımız eşit yurttaşlık genişlemesiyle ülkemizin son 100 yılına damga vurdu.

Muhafazakar yapının ulu önderi Adnan Menderes’le başlayan toplumu karanlık yapıya sokup dönüştürme evrimi günümüzün AKP’nin İslamcı Reisi RTE ile adım adım devrime ulaştırmaya başladı!

Tam, bu iş bitti(!) derken sporda, dünyada ses getiren kadınların olağanüstü başarıları %50,5’luk kesimi inanılmaz bir boyutta hüsrana uğrattı.

Cinsel tercihini kendi adına yapabilecek olgunluktaki yurttaşımızı öne çıkararak bizlere ahlak dersi vermeye kalktılar.

Kuran kurslarında, camilerde, medreselerde, yatılı yurtlarda evlatlarımıza tecavüz edenler için bir söz söylemeyen, bu eylemlere (büyük çoğunlukla) sessiz kalan İslamcı kesimin paralı trolleri küçük dillerini yutmuştu…

Dün kazanılan başarının ardından artık şu başlığı atabiliriz: KADININ ADI VAR.