Siyaset,  Toplum

Deniz Yumuşakçası

Geçmişte kalıp, bugüne baktığımız zaman (bunun için iyi bir gözlemci olmaya da gerek yok!) son yirmi bir yılda elinden özgürlükleri alınmış, eylemsiz, konuşması yasaklı bir toplum yapısının oluşturulduğunu çok net bir biçimde görmekteyiz. Üzerimize serilen korku yorganından dolayı deniz yumuşakçası konumuna büründük.

Kimimiz midye gibi bir kayaya yapıştık.

Kimimiz bir deniz tarağı gibi kapakçıklarımızı kapattık.

Kimimiz istiridye gibi zemine yapıştık!

Oysa elimizden alınan yasal haklarımız için direnmemiz gerekirdi. Yapamadık! 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesinin 70 kuşağında bıraktığı yaralar henüz kapanmamıştı. Cumhuriyet mitinglerinde yaşanan akıl almaz bencil tavırlar; Tuncay Özkan ve benzerlerinin ben bencillikleri kazanılmış başarıya darbe vurdu. Ardından “her yer Taksim her yer direniş“ eylemlerindeki devletin, siyasal yapının ve cemaatlerin şiddeti ölümlerle sonuçlanınca umut kırıklığına neden oldu. Ardından , devlet adına hareket eden Feytullah Gülen’in yetiştirdiği laiklik, demokrasi düşmanı hainler aracılığıyla siyasal erk halkı biçimlendirdi.

Sivil toplumun direnci kırıldı.

Halkın sırtını yaslayabileceği, faşist baskıyı kıracak, onları direnişe dönük örgütleyecek ortalıkta bir parti de yoktu!

Ardından TSK’ya, Polis teşkilatına, devlet bürokrasisine karşı ABD ‘ den fonlanan Taraf, Zaman vb. gazetelerde üretilen düzmece belgelerle ülke genelinde Atatürkçü, yurtsever avı başlatıldı…

O dönemin başbakanının “ben bu davaların savcısıyım “

O dönemin CHP Genel başkanı Baykal’ın da: “Ben de bu davaların avukatıyım.”

Söylemleriyle yoğunlaşan tutuklamalar yurttaşın gözünü korkuttu. Ordusuna sahip çıkmayan bir Genelkurmay Başkanı.

Polisine sahip çıkmayan bir muhalefet ülkeyi karşı devrimcilere teslim etti. Zekeriya Öz adlı bir savcı ülkede düzen değişikliğinin önünü açtı. Başbakan da ona zırhlı aracını gönderdi!

Tribünde oturan % 40’lık zevat tek kale oynatılan karşılaşmayı çılgınca alkışlayarak izliyordu…

Çarpışan her iki avuç içi bu ülkenin 80 yılda oluşturduğu devleti ve demokrasiyi yok ediyordu!..

Geldiğimiz yer, demokrasi ve özgürlük anlayışından arındırılmış Türkiye; 17 milyonda ithal edilmiş her an iç savaşa hazır İslamcı kitle…

Sokakta egemen güç mafya.

Her türlü kazanç mubah.

Sabah evinden başı açık, eteklikle çıkan genç kızlarımızın Afganlı-Suriyeli erkekler tarafından tecavüze uğramadan dönmeleri tansıklaşmakta.

Televizyon ekranında ya da sosyal mecralarda yayına çıkan tarikat mensubu hocalar çocuklarımıza, kızlarımıza, onurlu eşlerimize, yüceleşmiş doğurgan annelerimize ahlak dersi veriyor; tehdit ediyor…

85 Yıllık karanlığa son diyen zevatın bizi getirdiği karanlık derinleştikçe derinleşmekte!

Yurttaşlarımızın bir kısmı şimdilik deniz yumuşakçası!

Anıl Güven
Selanik-Yunanistan

Siz de fikrinizi söyleyin!