Toplum

Anayasa ile Yargıtay arsındaki mücadele, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları, Küresel Göç…

Anayasa ile Yargıtay arsındaki mücadele

Son günlerde ülkemizin gündeminde en çok tartışılan konu… Bu süreçte pek çok Anayasa hukukçusunun görüşlerini dinledim.

Ülkemizde çok büyük bir hukuk skandalı yaşandığını televizyonlardan öğrendik. Bu acı gerçekleri gazeteciler ortaya çıkardı. Aynı zamanda önemli bir hukukçu da adalet mekanizmasında dönen rüşvet çarkını açıklayarak yargının ne kadar çürüdüğünü açıkladı.

Bir yurttaş olarak yargının düştüğü bu durumdan dolayı çok üzgünüm.

Çok eski yıllarda İngiltere deki bir gelenekten söz etmek istiyorum;
O yıllarda sıradan bir kişi hayatını kaybeder ise çan bir kez çalarmış. Asil, soylu bir yurttaş ölürse çanlar iki kez çalarmış. Kralın bir yakını öldüyse çanlar 3 kez kral öldüğünde ise çanlar dört kez çalarmış.

Ve bir gün çanlar beş kez çalmış halk şaşkın bir şekilde papaza koşmuş ne olduğunu öğrenmek istemişler. Öyle ya kraldan büyük ne olabilirdi?

Papaz onlara BU GÜN ADALET ÖLDÜ yanıtını vermiş!!!

Evet, ADALET krallardan imparatorlardan daha büyüktür.

Bizdeki hukuk tartışmaları İşçi Partisi’nden milletvekili seçilen Can Atalay ile başladı. Anayasa mahkemesinin “hak ihlali” kararı geçerli sayılmadı. Can Atalay şu anda tutulu ve hapiste…

Bu hukukçu arkadaş neler yapmış;
Soma’da 301 madencinin davasına bakmış. Ermenek maden kazasının avukatlığını yapmış. Adana öğrenci yurdundaki yangında hayatını kaybeden öğrencilerin davasına bakmış. Çorlu tren kazası davasına bakmış ve daha pek çokları…

Ve bu davaları alırken hiç bir ücret almamış!!!

Can Atalay’ın acılı ailelerin bu davalarına ücret bile talep etmeden yaptığı hizmetler büyük önderimizin şu sözlerini hatırlatıyor mu? CUMHURİYET KİMSESİZLERİN KİMSESİDİR!

Can Atalay hukukun çok güçlü olduğu ülkelerde yaşasaydı kendisi cezaevine mi girerdi yoksa meclisin en saygın milletvekili mi olurdu? Yanıtını sizlere bırakıyorum.

Cumhuriyet Bayramı kutlamaları

29 Ekim günü ülkemiz tüm vatan sathında Cumhuriyet Bayramı’nı kutladı. On milyonlarca yurttaşımızın coşkusuna tanık olduk ve Atamızın Anıtkabir’i milyonlarca kişiyi ağırladı; ki büyük çoğunluğu gençler ve küçüklerdi.

Bu sevgi asla bir güne sığdırılamaz en az bir yıl daha hiç ara vermeden kutlanması gerektiğine inanıyorum ve Kemalistleri Atatürkçüleri işçilerimizi meslek odalarını ve siyasi partilerimizi ve duyarlı basınımızı bu Cumhuriyet kutlamalarına hiç ara vermeden devam etmeye davet ediyorum.

Tam yüzyıldır Cumhuriyet ve Atamıza düşmanlık yapanlar hiç yılmadan mücadelelerini sürdürebiliyorlar.

Bir kaç gün önce bir dönerci (!!!) Atamıza çok ahlaksız sözlerle saldırdı.
Aslında ömür boyu hapis yatması gerekirken ben verem hastasıyım diyerek hapis yatmaktan kurtulması ileride ülkemiz için çok tehlikeli sonuçlar doğuracaktır.

Bir zamanlar tüm dünya Osmanlı Devleti için hasta adam diyordu, Atatürk sayesinde ülkemiz dünyanın en saygın devleti oldu.

Şimdilerde o dönerci gibi hasta ruhlu insanlar bir kez daha Türkiye’mizi hasta adam yapma gayreti içindeler.

Bu arada Sayın Cumhurbaşkanı’na bir önerim var ülkemizde sürekli artan bu gerici dalga bir gün seni de aşmaya çalışabilir…

Küresel Göç

Ülkemiz çok büyük bir tehlike ile karşı karşıya. Tehlikenin adı; “Küresel Göç”

Almanya’da geçtiğimiz günlerde “Göçmen Yasası” kabul edildi bu yasaya göre İçişleri bakanı Nancy Faeser “Almanya’da kalma hakkı olmayanların derhal ülkemizden ayrılmalarını sağlayacağız.” dedi.

Almanya’da hızla gelişen yapay zekâ ve iklim değişikliğinin etkisi sonucu oradaki Türk işçilerimiz için de Anadolu yolu gözükecektir. Ancak gerek tıp doktorlarımız ve çok nitelikli genç beyinlerimizi ülkelerine davet etmeye devam edeceklerdir!!!

Bir başka gelişme İtalya’da oldu. Göçmen akınlarından fazlası ile rahatsız olan bu ülke Arnavutluk ile bir anlaşma yaptı. Buna göre İtalya Arnavutluk’ta 36 bin göçmen için bir barınma merkezi kuruyor. (Arnavutluk ekonomisi çok kötü)

Bizim ülkemizin de ekonomisi çok zayıf olduğu için kısa bir sürede Avrupa ülkeleri bunu fırsata çevirerek bizde şu anda yaklaşık on milyon olarak görülen göçmenlere yenilerinin eklenmesi riskini taşıyoruz.

Türkiye nitelikli insanlarını kaybetmenin bedelini fazlası ile ödeyecek…

Ancak kısa bir süre sonra iklim değişikliği, susuzluk ve açlık tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de etkileyecek; bu gün kavga eden iktidar partisi ile ana muhalefet partisi ülkedeki yabancıları başta Suriyeli, Afgan ve Afrikalıları ülkelerine geri göndermek için beraber çalışmayı isteyeceklerdir.

Çin Devletinin bugün bilimde dünyanın en gelişmiş ülkesi olmasının nedeni ABD’deki bilim insanlarını ülkesine getirmesidir.

Hindistan da aynı yolu takip etmiştir. Böylece o da kalkınmasını ülkesine getirdiği bilim insanlarına borçludur.

Bilim insanlarını kaybeden ABD her ne kadar Türkiye gibi daha geri kalmış ülkelerin nitelikli beyinlerini getirse de açığı henüz kapatamamıştır. ABD Silikon vadisinde kimilerine göre yedi bin Türk çalışıyor.

Sadece onları getirsek bir kaç yıl içinde ülkemizin kalkındığına tanık oluruz.

İkinci Dünya Savaşı önceleri Nazilerin ülkelerinden kovdukları Yahudi bilim adamlarını Hitler’den çekinen hiçbir ülke kabul edemiyordu; ancak dünyada tek korkusuz lider Türkiye’de idi. Mustafa Kemal ATATÜRK…

O bilim insanlarını ülkemize davet etti. Üniversitelerimizde çok büyük bilimsel bir gelişmeye öncülük ettiler en çok benim de mesleğim olan İnşaat mühendisliğinde…

O bilim insanlarının çalışmaları ve kurulan laboratuvarlar için gerekli parayı milletvekilleri maaşlarının yarısını vererek sağladı. ATATÜRK “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir fendir.” demiştir!!!

Orhan Ayber

Siz de fikrinizi söyleyin!