
Vicdansızlar
Yoldan geçen herhangi bir yetişkini çevirip iznini aldıktan sonra şöyle bir diyalog başlatın:
– “Böbrekleriniz nerede, gösterir misiniz?”
– “İşte burada,” deyip iki elini böğrüne koyar.
– “Peki, mideniz nerede?”
– “İşte, şurada,” der; sol eli karnının sol yanındadır.
– “Akciğerlerinizi gösterebilir misiniz?”
– “Burada,” der; iki eli göğsünün üzerindedir.
– “Peki, karaciğeriniz nerede?”
– Sağ eli karnının sağ üstündedir, “İşte burada.”
– “Beyninizi gösterir misiniz?”
– İki eliyle başını tutup “İşte, bunun içinde,” der.
– “Sıra geldi kalbinize; nerede kalbiniz?”
– Gülümseyerek sağ elini kalbinin üzerine hafifçe bastırır, “Saat gibi çalışıyor,” der.
– “Peki, geldik son soruya. Bana vicdanınız nerede, lütfen gösterir misiniz?”
– Şaşkın şaşkın bakar, “Vicdan mı dediniz?”
– “Evet, vicdan dedim. Sizin vicdanınız yok mu?”
– Bir şey kaybetmiş gibi etrafına bakınır, kısık bir sesle “Hiç kimsede vicdan yok ki! Bende de yok!” der, susar…
Değerli Dostlar,
Hiçbir canlıda “vicdan” diye bir organ yoktur.
İnsanlarda vicdan yoktur.
Hayvanlarda vicdan yoktur.
Vicdan, Arapça bir sözcüktür; Türkçe sözlükte anlamı şöyle verilmektedir:
“Kişiyi kendi davranışlarıyla ilgili olarak bir yargıda bulunmaya yönelten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerinde dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan, kişiye iyiyi ve doğruyu yapma yükümünü de yükleyen içsel güç.”
Açıkça görüldüğü gibi, vicdan soyut bir kavramdır.
Diğer soyut kavramlar şunlardır: Şeref, Onur, Namus, Utanma, Erdem.
Peki, insanlar bu soyut kavramları ne zaman öğrenirler?
Daha doğru soru: Hangi yaştan sonra çocuklara bu soyut kavramlar öğretilmelidir?
Bu sorunun yanıtını, yayımlanmış on iki kitabı bulunan eğitim uzmanı Şeref PINARBAŞI’ndan dinleyelim:
“Çocuklar 11 yaşından önce soyut kavramları öğrenemiyor.
11–12 yaşlarında anlamlı olarak sevme, doğruluk, Türklük, manevi değerler ve saygı gibi terim ve kavramların farkına varmaya başlıyorlar. Bu yaşlardan önce dayatılan her soyut kavram, çocuklara zihin bulanıklığına yol açtığından yönlenmeye, daha doğrusu güdülmeye kurgulu yetişmektedirler.”
Bu kısa ama çok önemli açıklamadan çıkardığımız sonuçlardan birisi de şudur:
Bazı çocuklar vicdan, onur, şeref, namus, utanma gibi soyut kavramları öğrenmeden yetişip devlette yönetici olabiliyorlar!
Yani herkesin vicdanlı, onurlu, şerefli, namuslu, erdemli olmasını beklemek, ummak boşa bir çabadır!
Bu noktada size kısa bir örnek vermek istiyorum.
Geçen yıl Amerika’da “Succession” adlı bir TV dizisi çok popüler oldu. Konu, güçlü bir holdingin sahibi ve aynı zamanda yöneticileri olan baba ile çocuklarının yaşamı ve davranış biçimleriydi. Bu holdingin uygulamalarından zarar gören bir kişi, bir gün bu ailenin bireylerinden birinin önüne dikilir ve öfkeyle sorar:
“Sizde hiç utanma yok mu?”
Holding yöneticisi böyle bir sorudan hiç alınmaz; çok sakin bir tavırla şöyle cevap verir: “Hayır, biz utanma nedir bilmeyiz. Yaptığımız hiçbir şeyden dolayı utanmayız.”
Değerli Dostlar,
Utanma nedir bilmeyene “Utanmaz!” demenin bir yararı, etkisi olur mu?
Vicdanı olmayan bir kişiye ya da kişilere hiç durmadan “Vicdansız!” diye haykırmanın bir yararı olur mu?
Bakın, bu yalın gerçeği kimler bilmiyor:
İktidara gelmeyi amaçlayan CHP’nin üst düzey yöneticileri Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, AKP yöneticilerinin ve Saray’a yakın kişilerin eylemlerini eleştirirken sürekli olarak “Vicdansızlar!”, “Böyle vicdansızlık olur mu?”, “Hiç mi vicdanınız sızlamıyor!” diye ağlaşıp duruyorlar!
Vicdanın soyut bir kavram olduğunu, bazı kişilerde vicdan olmadığını bilmiyorlar!
Bu CHP yöneticileri vicdan kavramının siyasette yeri olmadığını da bilmiyorlar! Kim bilir, belki de biliyorlar ama duygu sömürüsü yaparak halkın desteğini alacaklarını umuyorlardır!
Değerli Dostlar,
Eğer güven kazanmak, inandırıcı olmak istiyorlarsa, başta CHP yöneticileri olmak üzere kendilerini Atatürkçü olarak gösteren tüm CHP’lilere önerim şudur:
“Vicdansızlar!” diye ağlaşmayı bir yana bırakın. Sürekli olarak şöyle haykırın:
“Biz, bağımsızlığımızı güven altında bulundurmak için toptan, milletçe bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı savaşmayı amaç edinmiş kişileriz.
İktidar olup bu amacımızı gerçekleştireceğiz!”
Yılmaz Dikbaş
13 Ağustos 2025, Çarşamba
0532 233 31 52
