Deneme,  Ebeveyn,  Şiir,  Toplum

Yelda Karataş’ın Daveti

Esas olan yolun kendisidir. Bunda karar kıldık. Yollardaydık Zeynep’le… Dünyaya doğruydu yönümüz. Kendimize uğraya uğraya ilerliyorduk.

Direksiyonda bendim. Telefonum çaldı. Bakamazdım. “Yelda Karataş arıyor,” dedi Zeynep. Bir süre İkisi konuştu. Boş durmak olmazdı. Onlar konuşurken ben de  Yelda Karataş’ı anlatayım istedim yollara. Yollar benim en iyi dinleyicim.

Yollar, Yelda Karataş’ı benden de iyi bilir oysa. Dağ taş, börtü böcek, kuşlar… Ağaçlar, çiçekler bilir Yelda Karataş’ı… Suların ve sözcüklerin ezberindedir onun dizeleri. Öyle ya, Yelda Karataş insanlığın asi ve aksi kızı. Şiir kızı da ayrıca. Doğanın ve devrimin öz kardeşi.  Sözcüklerin girilmemiş kapılarından girer de  onları adil bir dünya için kışkırtır, yeni anlamlar giydirir onlara. Ben bunları söyledim yollara. Yollar eksiğimi tamamladı: “Bir aşk gerillasıdır o, bir barış militanı.  Dünyaya sözcüklerle karşı çıkan, dünyayı sözcüklerle savunan bir zamane insanı… Kadınlığın onuru, eğilmeyeni. Yüz vermeyeni eril olana.”

Femtrak Dergisi adına kendisi, Berin Uyar ve İnci Öztürk’ten oluşan Yürütme Kurulu’nun düzenleyip yürüttüğü, Seçici Kurulu’nda  kendisi, Berin Uyar, Betül Dünder, Esra Algan, Hülya Soyşekerci, İnci Asena, ve Nilay Özer’in yer aldığı Turgut Uyar Şiir Ödülü hakkında konuşma geçmiş aralarında. Zeynep neşeliydi. 30 Eylül 2023, saat 14.00-17.00 arası Kadıköy-Barış Manço Kültür Merkezi’ndeymiş ödül töreni. Ben de sosyal medyadan takip halindeydim aslında. Gelişmeleri hiç Kaçırmadım.  Tatsız bir olay yaşandı, ondan da  haberdardım. Ne haddime deyip  pek çoğuna beğeni koyup yorum yapmasam da büyük bir merak ve hayranlıkla takip ederim  paylaşımlarını. Yelda Karataş’ın Paylaşımları okul yerinedir bende çünkü. Hiç kuşku yok ki şiirimizin önemli sesi kendisi. Şiirlerini, şiir üzerine yazdıklarını havasız kalmışçasına  bir solukta içime çektiğimi yeri gelmişken ifade etmemin hiçbir sakıncası yok.

Aramasının nedeni ödül töreninde bulunmamızı istemesiymiş. İnceliğe bakın. Yedi coğrafyadan, 81 ilden oluşan ülkenin yaban bir yerinde buluyor ve “Haydin şiire” dercesine şiiri çoğaltmaya çağırıyor sizi. Hayatımın en güzel davetlerinden biri. Gelin de ödül kazanmış biri kadar sevinmeyin. Pek çok sanatçının, şairin, yazarın, katılacağı belli o törene. Ayrıcalık dediğin o törene çağrılmak ve orada olabilmek. O törende olabilmek ve Yelda Karataş’ın güneş şiir karışımı gülüşlerinin karşısına geçip “biz geldik” diyebilmek.

Yeter mi? Arkadaşlarla, dostlarla el sıkışmak, yeni insanlar tanımak. Yeter mi? Edebiyat dünyasında çok özel bulduğum, derin bulduğum, esprilerine, içtenliğine ve dostluğuna hayran kaldığım Ertan Mısırlı’nın “Ben sizin Yabancınızım” adlı dosyasıyla birincilik ödülü alırken alkışa tutmak onu. “Tenden Gömlek” adlı dosyasıyla Onur ödülü alan Arife Kalender’e sürpriz yapmak. O şiir kadına… Vakti olur da sorarsa Kazdağları hakkında gelişmeleri aktarmak kendisine. “Otokratik bir Ohal Markası” adlı dosyasıyla ikincilik ödülüne layık görülen Hicran Aslan’ı ve ödül alan diğer arkadaşları kutlamak…

Törende nitelikli konuşmaların yapılacağı, Turgut Uyar’dan mutlaka söz açılacağı, insanın o törenden  birikimlenerek ve güzel anılar yüklenerek çıkacağı çok açık. Sanatın ve edebiyatın iyileştirici gücünden payına düşeni alacağı da.

İnsan kimi zaman mutlu olabiliyor. Yelda Karataş sayesinde böyle bir şey yaşadım. Böylesine derin bir şey…

Turgut Uyar Şiir Ödülü’nü, Düzenleme Kurulu’nu, Seçici Kurulu, Ödül alan arkadaşları, ödül törenine katılanları ve yazılarımı okuma zahmetine katlanan okurlarımı Yelda Karataş’ın Beğendiğim Şiirler Dosyası’na aldığım  şiirlerinden biriyle  selamlıyorum:

“Ben sizi önce doğururken sevdim,
sonra tanıdıkça
Beni anne diye değil, ben diye sevesiniz istedim.
Sabah kahvaltıları hazırlayan, ütü yapmayı beceren
bir anne olamadım.

Yüzünüz hep kesik kesik kaldı bende.
Filmin sonuna gelmedik ama
çok önemli sahnelerde yanınızda olamadım
Bütün yüreğimle kucaklarken sizi,
hep içimden haykırmak istedim;
bağışlayın, kaçırdığım sevgi anları için beni bağışlayın!

Yatağıma geldiğiniz günler.
‘merhaba’ derkenki gülümseyişiniz…
Her anın değeri ölümsüzdü benim için;
size yeterince iletemedimse hoşgörün.
Bir anneyi hoşgörmenin ağırlığını iyi bilirim.
Benim de annem vardı.
Ama anneler ölünce çok hafifliyor.

Ben ölmeden yüreğinizde beni hafifletin.
Bildiğimizden bu yana
savaşı eksik olmayan bir coğrafyanın çocuğuyum ben.
Siz de öyle
Kosova’da tecavüze uğrayan bir anne de
doğan çocuğunu bağrına basmalı
Bağrına basmak, evrensel sevgiyi hissetmektir
Anne değil, insan olmaktır.

Komşunuzu sevin, hiç bir karınca yuvasını bozmayın.
Bu karışık dünyada içinizdeki kini öldürdükçe yaşayacaksınız.

Bazen hoşgörü sahte bir aynadır.
Hayatın kutsallığını bozanları asla hoşgörmeyin,
asla bağışlamayın.

Birinin elini, bir an, içtenlikle
yeryüzünün en değerli şeyini tutar gibi
tutarsanız eğer, o kalacak sizden geriye.
Gözleriniz ileriye baksın, ateşi yüreğinizde taşıyın hep.
Promethe’yi unutmayın, benimle buluştuğunuz yerde.”

 

Hayrettin Geçkin

Siz de fikrinizi söyleyin!