Güncel - Aktüalite,  Siyaset,  Tarih,  Toplum

10 Aralık “Dünya insan hakları günü”, 12 – 18 Aralık “Yerli Mallar Haftası”, 21 Aralık “Dünya Kooperatifçilik Günü”, 27 Aralık Mustafa Kemal’in Ankara’ya Gelişi…

10 Aralık “Dünya insan hakları günü”

İnsan hakları bildirgesi BM genel kurulu tarafından kabul edildi, Türkiye ise 1949’da imzalayarak üye oldu. BM bu kararı büyük acılar yaşanan İkinci Dünya Savaşı sonucunda almıştır. Bu savaşta en çok yaşamını kaybedenler sivil halk olmuştur; özellikle çocuk ve kadınlar!!!

Almanya’nın Nazi katliamı sonucu en çok yaşamını kaybedenler Yahudiler olmuştu; yaklaşık 6 milyon Yahudi acımasızca soykırıma uğradı. Ancak şu tarihin cilvesine bakın o gün soykırıma uğrayanlar bugün Gazze’de başta; çocukları ve kadınları on binlerce sivili öldürebiliyorlar yani ABD desteği ile orada yaşayan Filistinlere soykırım uyguluyorlar!!! 10 Aralık insan hakları bildirisi bu koşullarda anlamını yitirmiştir.

BM genel sekreteri Guttares’in İsrail devletine bu haksız ve orantısız güç savaşına son vermesi uyarısına karşı İsrail başbakanı Netanyahu “Siz barışa hizmet etmiyorsunuz” diyerek bir ölçüde hem BM’yi ve İnsan Hakları Beyannamesini tanımadığını ilan ediyor. Benim düşüncem ABD’den destek alan hiçbir ülke insan haklarına saygı gösteremez.

12 – 18 Aralık “Yerli Mallar Haftası

“Bir zamanlar ülkemizde kutlanırdı” tutum, yatırım ve Türk malları haftası o günlerin sloganı ise “Yerli malı yurdun malı, her Türk onu kullanmalı.” Bu gün benim yaşımda olanlar o heyecanlı günleri hatırlarlar. Şimdi çok genç kuşaklara biraz o günlerden (ve şimdi ne duruma düştüğümüzü) anlatmaya gayret edeceğim…

Yer Manisa, okuduğum okul Murat Germen İlkokulu. Her yıl 12 – 18 Aralık yerli malı haftasını kutluyoruz. Hepimiz evlerimizden getirdiğimiz yiyecekleri masalara koyar ve bir birimize ikram ederdik. Gerçi Manisa üzüm bölgesi olduğundan ikramların çoğu üzüm çeşitlerinden oluşurdu, yine de karşılıklı paylaşır büyük zevk alırdık. O dönemler hepimiz üretici ailelerdik yazlarımız ovalarda geçerdi. Bu günlerde ne yazık ki tüm ürünleri ithal eden bir ülkeye döndük bunun uzun bir hikâyesi var…

21 Aralık “Dünya Kooperatifçilik Günü”

Kooperatifçilik İngiltere kökenli olduğu bilinse de aslında ilk ortaya çıkışı Türkiye’dir. Mithat Paşa‘nın 1863 yılında kurduğu Memleket Sandıkları” ile başlar. Memleket sandıkları daha sonra Ziraat Bankası’na dönüşmüştür.

Büyük Önderimiz Mustafa Kemal kooperatifleri fazlası ile önemsedi ve pek çok kooperatif üyeliğine öncülük etmiştir. Ancak daha sonraki dönemlerde kooperatifçiliğe gerekli destek verilmemiş sonuç; ülkemiz üretimden uzaklaşmış ve gıda ihtiyacını yurt dışından karşılamaya başlamıştır.

Bu da ülkeyi ekonomik bir krize sürüklemektedir. Şu anda halen bazı kooperatifler direnmektedir. Önümüzdeki günlerde gerek iklim değişikliği gerekse küresel gıda krizi nedeni ile ülkemiz kooperatifçiliğe ve üretim devrimine gereksinim duyacaktır…

27 Aralık Mustafa Kemal’in Ankara’ya Gelişi

Büyük önderimiz Mustafa Kemal kurtuluş savaşını yönetmek için en uygun koşulların Ankara olduğunu düşünerek bu şehre gelir ve şehre girişinde büyük bir coşku ile karşılanır. Daha sonra 13 Ekim 1923 yılında TBMM’nin kararı ile Ankara başkent oldu.

O günlerde ülkemizde ki pek çok kimse Ankara’nın başkent oluşunu içlerine sindirememişlerdi. Hatta ünlü şairlerimizden birisi; kendisine Ankara’nın neyini seviyorsun? diye sorduklarında, İstanbul’a dönüşünü.” diye yanıtlar.

Gerçi yabancı ülkeler de Ankara’nın Başkent oluşunu kabullenmezler. Ancak ATATÜRK büyük bir direnç gösterir ve daha sonraları bütün yabancı ülkeler büyükelçiliklerini Ankara’ya taşırlar ve Ankara küçük bir kasaba görüntüsünden dünyanın en modern şehirlerinden biri olur!!!

Aradan yıllar geçer, ülkemizi yönetenler tarafından İstanbul ekonomi başkenti yapılmak gibi tarihi bir hata yapılır (bazı kafalara göre ise İstanbul İslam merkezi olacakmış) ve bütün bankaları şimdi Ankara’dan İstanbul’a taşıyorlar. Bu uygulamanın bedelini ülkemiz çok ağır ödeyecektir…

Bugünkü yazılarımın uzaması nedeni ile üç önemli konuyu bir sonraki yazıma bırakıyorum:

Bu hafta bitecek olan COP 28 ilgili görüşlerim, AB Türkiye ile ilgili raporları ve uluslararası gelişmeler konuları bir sonraki yazımda yer alacak.

 

Orhan Ayber

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir