Tarih

Türklerin Ad Koyma Gelenekleri

Eski Türklerde de adın gerçek ve kutsal olduğuna inanmak ve yeni doğan çocuğa ad koyma merasimi yapmak gibi gelenek vardı. Bu gelenek günümüze kadar devam etmektedir.
Mesela: Çocuğa ad koyma merasiminde bebeği beyaz bir keçeye sararak keçe ile birlikte kapı eşliğinden üç, yedi veya dokuz defa geçirirlerdi. Bu bebeğin hayatı boyunca ak (temiz) olmasını ve uzun ömürlü olmasını dilediği anlamını taşırdı. Çocuğu olup kısa bir müddet sonra çocuğu ölen anne babalar, çocuğu erkekse çocuğuna “Tanrı nazarı değdi” zannedip, daha sonra doğan erkek çocuklarını Tanrı nazarından korumak için yemekli merasim yaparak çocuğun adını “Niyazi”, “Kepek”, “Ağırcı”, “Satılmış” gibi adlarla değiştirirlerdi.

Eski devirlerde insanların kişi adlarının sihri gücüne inanmaları ise kişi adlarını kutsal olarak bilmeleri ile alakalı idi. Bu yüzden eski Türkler arasında yeni doğan bebek çok hastalanırsa “adı ağır gelmiş” diye önceki adını basit anlamları olan adlara değiştirmek gibi âdet vardı. Ayrıca erkek çocuklarına uzun saçlar bırakıp kız çocukları gibi giyindirerek Tanrı nazarından korurlardı. Bunların dışında yine erkek çocuğunun olmasını isteyenler ise doğan kız çocuklarına Oğulhan, Ümithan, Dursunhan, Saadet, Kudret, Fikret ve Emre gibi erkek çocukların adlarını koyarlardı. Bütün bu gelenekler halen Türkiye ve Türkistan’daki Türk halkları arasında pek genel olmasa da kısmen devam ettirilmektedir.

Türklerin ad koyma adetleri iki bin yılı aşkın bir zaman içerisinde belirli bir millî çizgiden çıkmamış ve millî özelliğini yitirmemiştir.

Dr. Varis Abdurrahman
Kaynak: http://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/varis_abdurrahman_ad_koyma_gelenekleri_uzerine.pdf

 

Siz de fikrinizi söyleyin!