Deneme,  Toplum

Sen Yokken Beni Çok Üzdüler Anne…

Telefon rehberinizden birini silmek ne kadar acı.

Aynı onun ile ilgili size gelen hatırlatmaların:

“Bildirimler, notlar, doğum günleri, yanlışlıkla ismini anma vs” yaşanması gibi.

Bu kayıp: “Anne, baba ,eş, kardeş, arkadaş, çocuk vb” olabilir.

Ve bazen onun yokluğunu bilmeyenlerin, ansızın size o yakınınızı sorması da acı geliyor.

Bir anda dalıp gidiyorsunuz öyle.

Bir anda yeniden bir kabullenemeyiş hissi doğuyor içimize.

Sanki rüya ve sanki uyanacak ve varmış gibi…

Ama yok…

 

En acısı sürekli anılarınızı paylaştığınız arkadaşınızın veya yokluğunu yaşadığınız kişiyi unutup, yaşadığınız bir sevinci veya hüznü paylaşmak için heyecanla :”Hemen aramalıyım, bunu ona anlatmalıyım!” demenizin ardından, bir anda gözünüzün dolması, gerçeği kabul etmeyen yüreğinizin:

Bir daha bir daha kafesine sığmaması.

Nefesiniz kesilecek gibi oluyorsunuz.

Bu anını yaşamak, boğulacak gibi olmak.

Ben, insanları ve nefesimizi kesecek gibi olan bu anları birer nefese benzetiyorum.

Hayatımızdaki sevdiklerimiz ile yaşadığımız anlar birer nefes gibi geliyor bana.

Yaşarken çok kıymeti bilinmeyen bir nefes.

Ve “hayatın gerçekte bu soluk aldığımız anlarla değil de nefesimizi kesen anlarla ölçüldüğünü” düşünüyorum.
Kayıplar yaşadığınız o sevdiklerinizi anarken, özlem, gözyaşı ve kalbimizin o göğsümüze sığmadığı, yerinden çıkacakmış gibi olduğu o an ile anlayabiliyoruz…

“Tuğba Oğuz anısına:
❤️Günaydın Yaşamak ✌️”

Görsel Sanatlar Ögretmeni / Özgün Tasarım

Siz de fikrinizi söyleyin!