Deneme,  Güncel - Aktüalite,  Toplum

Orhan Ayber Hâlâ Yaşıyor

18 Mayıs Pazar sabahı, Orhan Ayber, kendisini seven aile üyeleri ve dostları tarafından Manisa’da sonsuzluğa uğurlandı. Ölümden hiç korkmadı, son ana kadar. Zira hayatı mücadeleyle geçmişti.

Siyasi mücadelesinden söz etmek için bugün doğru zaman değil. Ama insanların depremlerde ölmemesi için sürdürdüğü mesleki mücadelesinde çok önemli kazanımlar elde etti. Hayatının son beş yılında yaşadığı trajedinin başlangıcı, 1993 yılında üstlendiği bir fenni mesuliyetle atıldı.

Hüküm peşinen verilmişti. Mahkemeyi yanıltmak için yazılan ve asıl suçluları koruyan sözde bilirkişi raporu, içerdiği onca trajikomik hataya rağmen esas alındı. Asıl suçlular hakkında ise bir soruşturma dahi açılmadı.

Orhan Ayber, cezaevine girmekten de korkmadı. Sadece adalet aradı. Yıkımın gerçek nedeni bulunsun ki ileride başkaları ölmesin, dedi. Olmadı. Hüküm çoktan verilmişti.

Cezaevinde tedavi edilmesi dahi reddedildi. Aralık ayına gelindiğinde artık felçli ve yatağa mahkûmdu. O hâlde dahi adalet arayışıyla başvurulan Anayasa Mahkemesi, cezaevinde kalmasında sakınca görmedi.

Ömrünün son haftasını hastanede geçirdi. Son isteği, hiç değilse ölüm döşeğindeyken kendisini yatağa bağlayan kelepçenin çözülmesiydi. Zaten hareket kabiliyeti kalmamıştı. O da olmadı. Devlet, gücünü göstermeliydi.

Hayatta hiç kimsenin hakkını yediğine, hiç kimsenin ölümüne sebep olduğuna inanmıyoruz. Çok önem verdiği ulusal bayramlardan 19 Mayıs’ı göremeden; gönül verdiği takımı Galatasaray’ın şampiyonluğunu yaşamadan; 17 Mayıs gününün ilk saatlerinde sonsuzluğa yol aldı.

Ruhu şad olsun.
İyi ki bu dünyaya bir süreliğine renk kattın, biliminle ışık tuttun.

Gabriel García Márquez’in şu sözünü yaşam felsefesi olarak benimsemişti:
“Bir insan, son kez anıldığında ölür.”

O hâlde, Orhan Ayber hâlâ yaşıyor.

Aysel Ayber

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir