Deneme,  Güncel - Aktüalite,  Siyaset,  Toplum

Masal: Terörsüz Türkiye

Ülkemizde emperyalizm destekli ‘Terörsüz Türkiye’ masalı sürdürülmekte ve algı yönetimi yapılarak, toplum inandırılmaya çalışılmaktadır. Bu masala inanmayanlara ise “barışa karşı mısın?” denilmektedir. Barış, iki devlet arasında olur, terör örgütüyle barış yapılmaz. Terörle mücadele edilir, müzakere edilmez. PKK bir terör örgütüdür ve ne yazık ki TBMM’de de destekçisi parti vardır. Ülkemizde terör olması asla desteklenmez ama barış diye ihanet sürecine de onay verilmesi beklenemez.

İngiltere, İrlanda Cumhuriyet Ordusu- IRA (Irish Republican Army) kendini feshederken sadece Katolik İrlandalıların vali ya da öğretmen yapılmasına izin verdi. İspanya, Bask Yurdu ve Özgürlük örgütüne- ETA (Euskadi Ta Askatasuna) hiç tolerans göstermedi ve tüm yöneticilerine hapis cezası verdi. Ne İngiltere ne de İspanya terör örgütü üyelerine asla taviz vermedi, örgüt üyeleri televizyonlara çıkarılmadı, cezaevindeki teröristler serbest bırakılmadı. Bütün teröristler hapse atıldı ve silahları teslim alındı. Benzer şekilde Almanya da Kızıl Ordu Fraksiyonu örgütüne- RAF (Rote Armee Fraktion) taviz vermedi ve yöneticileri gerekli cezaları aldı.

Avrupa ülkelerinin teröre karşı tutumu böyleyken, aynı Avrupa ülkeleri ve ABD, Türkiye’ye karşı sinsi bir oyunu sahneye koymaktadır. PKK terör örgütünün bebek katili başı açıklamalar yaparak, sözde silah bırakma-yakma oyunu ile devletle pazarlık yapmaktadır.

PKK terör örgütü, silahlı gücünü Suriye’deki YPG’ye kaydırarak, yaptığı pazarlıkla istediğini alacaktır. Büyük Ortadoğu Projesi adı verilen büyük işgal projesi kapsamında kurulması hedeflenen sözde Kürdistan için, hazırlık aşamasına doğru yol alınmaktadır. Zaten emperyalist devletlerin bütün isteği, yüzyıl öncesine dönerek, yeniden Sevr haritasını önümüze koymaktır. Kürdistan’ın ardından Ermenistan getirilecektir. Zaten 2004 yılından beri Ege adalarımızı işgal eden Yunanistan’a ses çıkarılmaması da bu proje kapsamındadır.

Aslında ortada PKK terör örgütünün feshiyle birlikte, Türkiye Cumhuriyeti’nin de feshi masaya yatırılmaktadır. Gerçekte bunun adı ‘Terörsüz Türkiye’ değil, bölünmüş Türkiye’dir. Ne acıdır ki Türk Milleti’ne ‘müjde’ ve ‘başarı’ diye sunulan budur.

PKK terör örgütü isyan yaptığını, 100 yıllık Kürt soykırımını önlediklerini, yenilmediklerini ve Türkiye Cumhuriyeti’ne diz çöktürdüklerini açıklamaktadır. 1921 Teşkilatı Esasiye Kanununu esas alarak, özerklik istemekte ve Lozan Barış Antlaşmasını ret etmektedir. Ve bütün bunlar için gerekli yasal ve anayasal düzenlemelerin yapılmasını istemektedir. Silah bırakma-yakma oyunundan sonra PKK terör örgütü yöneticileri Türkiye istediklerimizi yapsın, Öcalan’ı serbest bıraksın, anayasal düzenlemeler TBMM’den geçirilsin, özellikle 42. ve 66. maddeler değiştirilsin gibi isteklerini sıralamışlardır.

AKP genel başkanı Tayyip Erdoğan, PKK terör örgütünün kararının ardından sürecin yasal çatısının TBMM’de kurulacak komisyonda ele alınacağını ve bu süreçte AKP, MHP ve DEM’in bundan sonra birlikte yürüyeceğini açıklamıştır. Böylece ‘Terörsüz Türkiye’ masalında Tayyip Erdoğan, Türk, Kürt, Arap, 86 milyon her bir vatandaşımız kazanmıştır diyerek, el birliğiyle 1923 Cumhuriyetini yok etme planı için düğmeye basılmıştır. TBMM Başkanı, meclisteki bütün partilerin grup başkanvekilleriyle bir araya gelerek onlardan komisyonla ilgili görüş ve önerilerini almak üzere çalışmalara başlamıştır. Kurulacak bu komisyonun, PKK terör örgütünü meşrulaştırma, Türkiye Cumhuriyeti ile hesaplaşma ve Türkiye Cumhuriyeti’ni tasfiye etme amacında olduğu bellidir.

Muhalefet kanadındaki partilerden sadece İYİ Parti bu komisyona katılmayacağını açıklamıştır. İYİ Partinin bu kararına karşı, MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın 19 Temmuz Cumartesi günü sosyal medyadan açıklama yaparak “İYİ Parti, kendisini milliyetçi gibi göstererek Türk milliyetçiliğine ve Türk devletine ihanet etmektedir” demiştir. Zaman kimin ihanet ettiğini bütün yönleriyle göstermektedir.

Atatürk’ün partisi olmakla övünen, cumhuriyetin kurucu partisi CHP’nin de bu komisyona üye vermemesi gerekir. Çünkü muhalefetin katılması kurulacak komisyonu meşrulaştırır. Zaten her şey önceden kotarılmış bir komisyonda muhalefetin diyecekleri kabul görmez. 18 Temmuz Cuma günü DEM Parti eş genel başkanı Tuncay Bakırhan’ın yaptığı açıklama şöyleydi: “Masada Cumhuriyet Halk Partisi olursa belki de İmamoğlu dışarıda olacak. Belki de bütün siyasi tutsaklar dışarıda olacak.” Bu açıklamadan anlaşılan şudur; demek ki CHP’li belediye başkanlarının tutuklanması, bu ihanet sürecine destek verilmesi için yapılan bir şantajdır.

MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’nin milletvekilleriyle daha önce gerçekleştirdiği bir toplantıda Cumhurbaşkanının iki yardımcısı olsun, bir Kürt, diğeri Alevi olsun sözleri, ülkemizin Lübnan gibi parçalanması anlamına gelmektedir. Devlet yönetimi etnik ve mezhepsel kotalarla değil, liyakat ile millet iradesiyle belirlenir. Bu sözler cumhuriyetimizin yüz yıllık vatandaşlık temelini ortadan kaldıracağı gibi toplumu da bölünmeye götürür. Bu da MHP genel başkanının yeni ihanetlerinden biridir.

Bunun yanında şimdi ortaya Türk Milleti yerine Türkiye Milleti diye uydurma bir tanım çıkartılmıştır. Çünkü anayasanın 66. Maddesindeki Türklük tanımının değiştirilmesi gerektiği için ve ‘Türk-Arap-Kürt Milleti’ demek yerine Türkiye Milleti tanımına sarılmak istenmektedir. Türkiye’nin anlamı Türklerin yaşadığı ülke demektir. Eşsiz liderimiz Atatürk; Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına, Türk Milleti denir diyerek olayı özetlemiştir ancak halen bunu kavrayamayan sığ beyinler ırkçılık üzerinde durmaktadır.

Fransa’da sol ittifakın başkanı Jean-Luc Mélenchon; Fransız olmak ne bir din, ne bir dil, ne de bir ten rengidir. Fransız olmak dokunulmaz bir siyasi sözleşmedir. Bu bizi ufuk çizgisi sürekli genişleyen, bitimsiz bir halk yapar demektedir. Ancak bizdeki moda ise siyasal İslamcısı, bölücüsü, mezhepçisi, liberali, solcusu, ikinci cumhuriyetçisi, sözde milliyetçisi hep birlikte Türk kimliğini parça parça etmek için var güçleriyle çalışarak, Türkiyeli kavramına sarılmaktadır.

Önce devletin yönetim sistemi, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan halk oylamasında ‘mühürsüz oylarla’ değiştirildi. Şimdi de devletin niteliği ‘Terörsüz Türkiye’ masalıyla kurulacak komisyon aracılığıyla cebren ve hile ile değiştirilmek isteniyor. ‘Terörsüz Türkiye’, Büyük Ortadoğu Projesi sürecinin güncellenmiş şeklidir.

Bizlere düşen görev ise tüm bu ihanetleri Türk Milletine anlatmak, uyandırmak ve bilgilendirmek olmalıdır. ‘Terörsüz Türkiye’ masalıyla barış gelmez; gerçek ve kalıcı barışın yolu Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkılmasından, tam bağımsızlıktan ve emperyalizm karşıtlığından geçer.

Suay Karaman
Azim ve Karar, 21 Temmuz 2025

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir