Güncel - Aktüalite,  Siyaset,  Tarih,  Toplum

HATAY BİR TÜRK YURDUDUR

“KIRK ASIRLIK TÜRK YURDU DÜŞMAN ELİNDE KALAMAZ!”

Atatürk, Hatay sorununu çözmek için Ankara Antlaşması ile ilk adımın atmıştı ama Fransızlar sözlerinde durmuyordu. Bu işe bir son vermenin zamanı gelmişti.
Yer: Ankara Karpiç Lokantası
Akşam yemeklerinin yendiği meşhur lokanta. Sabiha Gökçen de Atatürk’le beraber yemekte idi. Üzerinde üniforması, tabancası belinde ancak gözlerini pürdikkat Atatürk’ün üzerinden ayırmıyordu.
Atatürk, Fransız Büyükelçisine biraz da yüksek sesle Fransa’nın tutumunun verdiği rahatsızlığını hararetli bir şekilde anlatıyordu:
– Hatay, benim şahsi meselemdir. Ben bugüne kadar bu halka ne söz verdiysem yerine getirdim. Biz Hatay’a gireriz. Öyle ya da böyle. Bunun ciddiyetini hükumetinize gereğince anlattığınızdan emin olmak istiyorum zira bu mesele beni çok üzüyor.
Arkadan bir genç gürledi:
– Atam, sizi üzen bizi de üzer, sizi üzeni de biz üzeriz!
Sabiha Gökçen Atatürk’ün gözlerine bakar, işaretini alır ve ayağa fırlar, silahına sarılır, havaya ateş açar ve:
– Hatay asırlardır Türk yurdudur. Türk gençliği bu yurdun Fransız egemenliğinde kabullenmesini kabullenemez. Hatay bizim kanımız, feda olsun canımız, diye bağırır.
Silah sesine içeri dolan polisler Gökçen’i elinde silahla bulunca duraklar ve başları Atatürk’e döner. Atatürk:
– Göreviniz neyi gerektiriyorsa gereğini yapın, der.
Sabiha Gökçen tutuklanır… (1)
*
1 Kasım 1937, Büyük Millet Meclisi Beşinci Dönem Açılış Yılı‘nda Atatürk:
“Büyük Kamutay,
“Dış politikamız, geçen yıl içinde de, barış ve uluslararası işbirliği yolunda gelişmiş ve yürüdüğümüz yolun değişmez olduğunu bir kez daha belirtmiştir…
Milletler Cemiyeti yüksek yönetimi altında yapılmakta olan görüşmeler, Hatay halkına yaraşan mutlu ve bağımsız yönetime kavuşması yolunda amaçladığımız gayeyi sağlayacak belgelerin kabul ve imzası ile sonuçlanmıştır.(Alkışlar) (2)
Bu durum Hatay meselesinde bir dönüm noktası olmuş ve böylece on sekiz yıl boyunca takip edilen kararlı politikanın sonucunda hedefe ulaşılmıştır. (3)
*
4 Temmuz günü Selim Çelenk, Türk Ordusunun Hatay’a gireceği haberini alır almaz durumu, anılarını şöyle anlatıyordu: “22.30 sıralarında Cevat Açıkalın’a (4) bir telgraf getirdiler. Telgrafı okuyan Açıkalın beni bir kenara çekerek “Ordumuz yarın sabah saat 05.00’den itibaren Hassa ve Payas üzerinden, 2 koldan Hatay’a girecek. Hemen şimdi bir beyanname hazırlayıp durumu halka bildirin. Siz de iki gruba ayrılarak ordumuzu karşılamaya gidin..”
Çoktandır sabırsızlıkla beklediğimiz bu müjde bizi şaşırtmadı. Fakat sonsuz bir heyecana kapıldık. Mutlu sona yaklaşıyorduk… Baloyu yarıda bırakıp hemen matbaaya koştum. Mürettiplere haber salındı. O zaman Yazı İşleri Müdürlüğünü yaptığım “Yenigün” gazetesinin bir ilavesini hazırlayarak saat 24.00’de halka dağıttık. Biz de arkadaşlarla 2 gruba ayrılarak sınıra hareket ettik. Ben Hassa kolunda idim. Saat 04.00’de, sabahın alacakaranlığında Hassa sınır karakolundaydık. Sınır kapısında olağanüstü durum, bir hareketlilik beklerken ortalık sakin, Mehmetçikler normal görevleri başındaydı. Sınır kapısındaki nöbetçilere:
– Ordumuz Hatay’a girecek mi?” diye sorduk.
Mehmetçik soğukkanlılıkla;
– Evet. Girecek, diye yanıt verdi.
Yarım saat kadar sonra ak saçlı bir Albay, motosikletle sınıra geldi. Sahra telefonunu açan Albay, Genel Kurmaya şu raporu yazdırmaya başladı:
1) Ben Albay Nazmi…
2) Saat 04.45…
3) Alay saat tam 05.00’de Hatay topraklarına girecektir…
4) Bundan sonraki harekât Arz edilecektir…
Sabahın erken saatlerindeki bu konuşmayı kendimizden geçmiş halde, gözlerimiz yaşlı heyecanla izliyorduk. O zaman 11 yaşında olan kızım Tomris Çelenk de bizim karşılama kafilesindeydi. 5 dakika sonra Hassa kışlasından tozu dumana katarak gelmekte olan süvarilerimiz göründü. Kızım Tomris, süvarilere doğru koştu, en öndeki süvari subayının üzengisini öptü.
Saat 05.00’ti...İlk Türk süvarileri 19 uzun yıl sonra 40 Asırlık Türk Yurdu Hatay’a ayak basıyor, Ulu Kurtarıcı Atatürk 15 Mart 1923’te Adana’da verdiği sözü yerine getiriyordu…” (5)

5 Temmuz Albay Şükrü Kanatlı Komutasındaki Türk askerleri, Payas ve Hassa üzerinden Hatay’a girer.
Atatürk’ün “Biz Hatay’a gireriz. Öyle ya da böyle. “ demesinin ardından çok geçmemiştir.
*
23 Temmuz, Hataylılar; tan yeri ağarmadan, şafakla beraber, telaş ve heyecan içinde büyük merasim için bir koşuşturma içindeydi. Güneş henüz doğmamıştı ama askerlerin eğitim alanı olarak kullanılan Kışla’nın önündeki meydan bir mahşer alanına dönmüştü bile.
Şehir boşalmış, kadın-erkek, genç-ihtiyar, bütün Antakyalılar alanı doldurmuş, ortalık ana-baba gününe dönmüştü. Önlerinde Türk ve Fransız birlikleri ve bandoları kışlanın önündeki yerlerini almış, 19 yıldan beri Kışlanın kapısı önündeki gönderde asılı duran Fransız Bayrağı ise indirilmeye hazır bekliyordu.
Dakikalar geçmek bilmiyordu. Tanrım insin artık bu bayrak!..
Vali Sökmensüer, Albay Kanatlı, Başkonsolos Fahri Denli, General Monnet, Albay Collet ve protokol ve diğerleri alandaki yerlerinde.
Saat 07.47…
Fransız bandosu, Fransız milli marşı olan Marseyyez çalınırken gönderdeki Fransız bayrağı da bir Fransız subayı tarafından yavaş yavaş indirildi ve özel bir mahfaza içine yerleştirildi.
Koca alanı dolduran on binler nefeslerini tutmuş, çıt çıkmıyordu. Fransız bayrağı, sükûnet içinde indirildi.
Yüce Tanrı sana şükürler olsun, nihayet!…
“Yüksek Türk, senin için yükselmenin sınırı yoktur. Parola budur” demişti Yüce Atamız, o halde sınırsızca yükselmeli bu Al Bayrak!..
Ve işte geldi o an. Dakikalar yine durdu.
Türk bandosu İstiklal Marşı eşliğinde Türk’ün Bayrağı göndere çekiliyor. Bir alkış tufanıdır koptu. Halkın coşkusu arşı buldu. Şanlı Türk bayrağı, göndere değil sanki gökyüzüne çekildi…
Yıllardır süren hasret bitti işte. Hataylılar, Fransızların üzüntüsünün arttığının farkında bile değildi. Sonra ansızın koltuklarında süpürgelerle kışlaya saldıran Hataylı kadınlar belirdi ortalık yerde . Onları durdurmak üzere karşılarına çıkan Mehmetçiğe:
– Bırak oğlum, bizim adağımız var. Kışlayı süpürüp temizleyerek size teslim edeceğiz, dediler. (6)
*
Başta General Monnet olmak üzere Fransız işgal kuvvetleri saat 9.30’da Antakya’dan ayrıldılar. Saat 10.30’da Hatay’da tek bir Fransız askeri kalmamıştı…

Mehmet R. Aşar, 21 Aralık 2021, İstanbul

Dipnotlar:
1. Kaya Boztepe, “Bütün Dünya- Aralık 2021” Sayı 2021/2, sf, 33-39)
2. https://www5.tbmm.gov.tr/tarihce/ataturk_konusma/5d3yy.htm
3. Abdurrahman Melek, Hatay Nasıl Kurtuldu, TTK Basımevi, Ankara, 1966, s. 56, 57).
4. Türkiye’nin Hatay Temsilcisi
5. http://selimcelenk.blogspot.com/2008/10/bu-da-5-temmuza-ait-bir-ani.html
6. http://selimcelenk.blogspot.com/…/kurtulu-gn-anilari.html

Bir yorum

  • Hayati Sarnık

    Mehmet R. Aşar…Yazınızı okurken aglamamak için zorlandım.Fransız işgalinden daha ağırı bugün ülkemizin her yerinde.Fakat bu baskılarında ; Atamızın gösterdiği yolda , onun İnkiĺâplarının ışığın da birlik ve beraberlik le ,iç düşmanlara rağmen yolumuza devam edeceğimize inancım sonsuzdur.Teşekkürler.

Siz de fikrinizi söyleyin!