Edebiyat,  Kitaplar,  Toplum

Hande Baba Öyküleri ve Edebiyat Örgütçülüğü

Bugün bir öykü yazarı olan Hande Baba’dan söz edeceğim. Kendi öykü kitaplarının yanında 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’da yaşanan 301 kişinin yaşamını yitirdiği maden faciasından sonra birçok yazarı bir araya getirerek ortaya çıkardığı Ölüm Vardiyası adlı çok yazarlı öykü seçkisi var. Bu yazımın konusu yazarın son iki öykü kitabı ve “Ölüm Vardiyası”

Korkunun Kokusu:

2018 yılında yayınlanmış “Korkunun Kokusu” değişik yıllarda on beş ödül almış on beş öykü içeriyor, 110 sayfa. Ben normal koşullarda bu boyutta yapıtları bir günde okurum. Hande Baba’nın öykülerini anlayıp, sindirebilmek için her birinin sonunda ara vermek durumunda olunca okuma sürem dört, beş güne çıktı.

Her öykü başka bir yaşanmışlığı anlatıyor. Aslında hepsinden tek tek bir şeyler yazmak geliyor içimden ama hem yerim dar geliyor hem de okura daha fazla merak edecek konu bırakmak için elbette öyle yapmayacağım. Kitabı tamamlayıp kapağını kapattıktan sonra aklımda kalanlardan bir seçki sunmaya çalışacağım.

Affet Beni:

Önyargının ne denli tehlikeli bir duygu olduğunun son derece çarpıcı bir şekilde yüzümüze çarpıldığı bu öyküde, mahalle baskısı bir yandan yaşam koşulları bir yandan üzerine gelen bir gencin annesi bile olsa sorgulamadan, daha doğrusu en basit şekliyle bile araştırmadan alıverdiği kararın altında nasıl ezildiğini anlatıyor. Ne çare ki zaman geliyor hiçbir özür gideni geri getiremiyor, geriye sadece çekilen vicdan azabı kalıyor.

22 Ocak:

Bazı ayrılıkların yarattığı travmanın giderilebilmesinin tek ilacının zaman olduğunu şirin bir bakışla anlatan öyküde yaşamda yitirilen yıllar ne yazık ki bu denli şirin olmuyor. Sonu mutlu gelmiş olsa da…

Sevgili Arkadaşım Hızlı Pençe:

Verilen mesaj yazılan öykünün boyutunun çok ötesinde. İnsanoğlu mu daha vahşi hayvan soyu mu? Günümüzde elbette bu sorunun yanıtı çoktan verildi ama bu öykü bir kez daha ortaya koyuyor desek tam yerine oturur ve bu edebiyatın insan yaşamına yaptığı katkının net bir örneğidir.

Kardeş Kanı:

Yine başa gelebilecek çarpıcı bir örnek ve insanlık için önemli bir olgu olan “Organ Bağışı” üzerine öykü. Olayın çarpıcılığının arkasından bu denli yaşamsal bir konu çıkması, gözümüze sokmadan verilen bir mesaj ve çok yararlı.

Günübirlik:

Son kitabı olan “Günübirlik”te ise on iki öyküsü var, 128 sayfa. Bu kitaptan sadece bir öyküyle örnek vermek istiyorum.

Kara Yaprak:

Kitabın en uzun öyküsü, belki de en çarpıcı olanı, okuyana göre değişebilir. Dağlık Karabağ sorunu işleniyor, yaşlı bir kadının evine belgesel çekimi için giden biri deneyimli diğeri daha yeni olan asistanı. Eve yaklaştıklarında asistanın şaşkın bakışlarıyla kameralar, kayıt cihazları arabada bırakılıp sadece sohbet etmek ve çay içmek için giriliyor eve. Nedenini okur da merak ediyor elbette.

Arabanın evin önüne park edilmesiyle kapının çalınması arasında geçen birkaç dakika içinde yaşlı kadının belleğinde canlanan, yıllara sığmayan anıların ardından konukların evde çekingen konuşmaları, genç asistanın belki de gereksiz ataklık sayılabilecek davranışları derken yönetmenle yaşlı kadın arasında gizemli bir iletişim ortaya çıkıyor. Hele vedalaşma sırasında, “Bir daha geldiğinizde aç gelin, bozartma yaparım size.” deyişiyle esrar aydınlanıyor.

Ve… Diğer öyküler… Hande Baba zor olanı başarıyor. Birkaçı hariç kısa sayılabilecek öykülerin içine insan yaşamını (bazı öykülerde hayvan yaşamını) örnekleyebilecek duygulara çok iyi yer veriyor. Acı çekmeyi, hüzünlenmeyi, mutlu olabilmeyi bazen de acı, hüzün ve mutluluk gibi farklı duyguları bir arada yaşatabilmeyi iyi yapıyor. Bütün bunların yanında birçok öyküsünde de okuru şaşırtması öyküleri gerçekten ilginç ve okunası kılıyor.

Ölüm Vardiyası – Soma’nın Öyküsü:

Son olarak da Hande Baba’nın edebiyat örgütçülüğü üzerine Ölüm Vardiyası kitabını örnek vermek istiyorum. 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’da yaşanan 301 kişinin yaşamını yitirdiği maden faciasından beş ay sonra yazarları bir araya getirerek 08 Kasım 2014’te Ölüm Vardiyası adlı seçkiyle okurlarının karşısına çıktı, 240 sayfa. Baskısı tükenince 2019 yılında 35 yazarla ikinci baskısı yapıldı. Bu kitap ve konu için Türkiye’nin birçok yerinde çok sayıda tanıtım toplantısı yapıldı. Ben bunların en az dört ya da beşine katıldım.

Hande Baba olanakları iyi değerlendiriyor, mücadeleden yılmıyor. En son 30 Eylül 2022’de 3. Bornova Kitap günlerinde de “Edebiyatımızda Soma – Ölüm Vardiyası” başlığıyla okurları, izleyiciyle buluştu. Konuşmacılardan birinin tanıklığı çok ilginçti. Soma’da bir toplantıda dışarıdan giden bir konuşmacının “300 kayıp verildi” demesine karşılık bir Somalı kadının “300 değil bey, 301” demesi bir canın bile acısının ne denli önemli olduğunun göstergesiyken bu tür toplantıların sürekli yapılmasının hâlâ önemli olduğunun belgesi…

Ve Hande Baba’nın başka bir örgütçülük özelliği… İki gün önce bir ödül töreninde karşılaştım, “1. Yılmaz Sunucu Öykü Ödülü”nde. Hem organizasyonun önemli bir parçasıydı hem de sunumun. Son zamanlarda katıldığım en sevimli ve nitelikli ödül törenlerinden biriydi. Katılımcıların her biri İzmir’in hatta ülkemizin dört bir yanından gelmişlerdi. Birçok dostla uzun zamandan sonra bir araya gelmenin mutluluğu da eklenince geçen sürenin farkına bile varmadım.

M Osman Akbaşak

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/ozel-ve-guzel-gunlerimiz/?amp=1

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/kadinlarimizi-kutluyorum-ama/?amp=1

 

Siz de fikrinizi söyleyin!