Deneme,  Hatıra,  Toplum

Haminnem ve Koca Dedem

Annemin anneannesi yani haminnem ve koca dedem…

Bu fotoğraflara erişip, bir anı eklemez isem haksızlık olur diye düşündüm. Fotoğrafları bana gönderen canım kardeşim Berin’e sonsuz teşekkürler bu anı sana armağan olsun.

Sokaklarındaki boş arsada, toprak yığınlarının kenarında, hummalı bir çalışmanın içindeydi çocuklar. En güzel bahçeyi kim yapacak? Köşe başındaki hayrat çeşmesinden taşıdıkları suyu toprakla karıştırarak elde ettiler çamur, minik ellerde amacının ötesine taşarak ev, araba, harman biç, kale, kuş yuvası hatta kız çocuklarının elinde pasta, börek tencere, tava yapımına dönüştü.

Küçük Hicran ise etrafı ağaçlarla bezeli bir dere yapmayı seçmişti. Etraftan topladığı otlar, kırık dal parçaları, birkaç tahta parçası ile köprüsünü bile yapmıştı derenin üstüne. Sıra çeşmeden su getirip akmasına gelmişti ki…

– Kızımçe hadi gel dedeni ziyarete gidiyoruz.

Küçük kızın keyfi kaçtı kaçmasına ama, dedeyi ziyarete gitmek, çamur oynamak kadar sevdiği bir şeydi. Ben gelinceye kadar dereye yaklaşmayın dedi ve yaklaşmayacaklarına aslında emindi. Zira dün kavga ettiği Erkan’ın kafasını şişirmişti.

Onu bekleyen Haminnesine doğru yürürken ellerini temizleyecek yer bakındı. Gel çeşmede yıkarız, diyen yaşlı kadının peşine düştü.

Çeşmede iyice temizlendikten sonra hemen yanı başında İsmail amcanın bakkalına girdiler.

Her Perşembe günü aynı şeyi tekrarladıkları için bakkal İsmail lokumları tartmaya başlamıştı bile, bir kese kağıdına bolca gofret doldurup onu da tarttıktan sonra; buyur Rukiye nine dedi, parayı ödeyip çıktılar.

Mezarlık yürüme mesafesinde idi, yani mahallenin içinde, yol üstünde oynayan çocuklar Rukiye nineyi görünce yanına koştular ve sıra ile her perşembe olduğu gibi SÜLEYMAN dedenin ruhuna gönderilen PERŞEMBE‘likleri aldılar.

Mezarlığa geldiklerinde kapı girişindeki çeşmeden, elinde getirdiği küçük kaba su doldurdu Rukiye nine. Kabrin başına varınca çömelip usulca okşadı toprağı ve sonra başladı konuşmaya.

Yarı Türkçe yarı Pomakça konuştuğu için tam olarak ne dediğini anlamıyordu küçük kız “ağladığına göre onu üzenleri anlatıyor olmalı” diye düşündü.

Haminnesini delicesine seven, üzülmesine kıyamayan kızçe etrafa şöyle bir göz atıp, Süleyman dedenin mezarını etrafına dizecekleri güzel taşlar aradı, hemen gidip beğendiklerini toplamaya başladı. Elbisesinin eteğine doldurduğu taşlarla döndüğünde Rukiye nine dertleşmesini bitirmiş, Duasına başlamıştı. Sessizce bekledi. Duası bitince birlikte taşları kabrin etrafına sıraladılar ve kaptaki suyu toprağın üstüne serptiler.

SÜLEYMAN dedeyi mutlu etmenin hazzı ile ellerinde kalan Perşembelikleri diğer çocuklara dağıtmak üzere mahalleye döndüler.

Nevin Aker

#haminne #aile #hikaye #öykü #nene #cocuklukanisi #hayıretmek 

 

Siz de fikrinizi söyleyin!