Çocuk Gündemi,  Toplum

Çocuk Yazarlarımızı Bekliyorum…

Sözler, yazılardan eskidir. Sözler, kalıcı bir değer taşımaz. Hafızamızın alzheimer gibi bir rahatsızlıkta ne türlü zorluklarla yüzleşebileceğini bilecek denli birçok bilgimiz var. Unutkan yapımızı da dahil edersek, maalesef hafızamıza çok da güven duyamıyoruz.  Yıllar öncesinden size yazılan bir kart eşyalarınızı karıştırırken elinize geçtiğinde, yeniden bazı duyguları anımsayabilirsiniz. Peki, yıllar sonra çocuğunuzun yazılarını okusanız ve çocuğunuz günün en iyi kalemlerinden olsa, sizce güzel olmaz mıydı?

Bir çocuğun arzularını kaleme aldığı bir yazıyı okuyup, onun dünyasına buyur ettiğimizi düşünelim. Bu çocuk yakınımız olsa, duygusallık yaşatacaktır; değilse belki de görev üstlenmemiz gereken ve müdehale edebileceğimiz yerlerde yardımcı olmamıza yarar. Bir çocuğun daha sistem ürünü olmadan, özgün fikirleri gözlerimize yepyeni dünyaların kapılarını arayabilir. Duygularını aktarsa yardımcı olabilir ya da mutluluğunu paylaşabiliriz. Çocuklarımız yazarsa, onların ellerindeki kalemlerinden ellerini tutmak çok isterim. Gördüğümüz dünyanın tanımını onlardan farklı dünyalarıyla ne gördüklerini, betimlediklerinde göreceğiz.

Bazı yazar dostlarımın hayatlarında ya da biyografik geçmişleri incelerken şöyle bir analize ulaştım; çocuklukta insanların değişik becerileri var iken zamanla geliştiremediği ya da olanaklar elinde olmadığı için kullanılmayan yeteneklere sahipler. Geç kalmazsak, bu yetenekler ülkemiz yarınları için umudumuz olabilir.

Yazmayı seven çocuklar yönlendirilmeli! Çünkü yazmak için okumak ne kadar mühimse, yazmak da mühim. Bazı insanlar yazarak konuşuyor, bazı insanlar yaza yaza yazar oluyor. Kalem tutulunca bırakılan bir nesne değil.

Çocukların yarınlar için algısını yönlendiren bir sistem ile karşı karşıyayız. Hoş bizlerin zamanı onlara binaen çok daha güzeldi, ama yine de kötünün iyisiydi. Mesela ben de Pamuk Prenses’i okuyarak büyüyen, Uyuyan Güzel’i okuyarak hayaller kuran bir çocuktum. Aklımda hep beni kurtaracak bir prens vardı. Güçlü bir kadın olmam hikayelerde istenmiyordu (dünyanın kadınlara bir oyunu olabilir belki bu durum, çok ayrıntısı var elbette sosyolojide, fakat şimdi ayrıntıya girerek konuyu dağıtmak istemiyorum). Bu konuda birkaç arkadaşımla iletişime geçtim, güncel çocuk kitapları resmen onların suça teşvik edici yönünde üretiliyor. Ne kadar cani karikatür ve fikirler ile dolu! Bir şeyler yapmalıydım bir vatandaş hatta önce bir insan olarak. Kısıtlıydı yapabileceklerim, kime hangi hikayeyi yaz diyebilirdim. Ömer Seyfettin doğmuştu, keşfi bekleyen küçük Seyfettinler ya keşfedilmemiş ise? Ya çocuklarımızdan dahiyane yazılar yakalayabilirsek, birbirlerini okurken beyin kontrolünden korunacaklar.

Çocuklarımızın güzel dünyaları belki de keşfi bekliyor, onları hikaye yazmaya yönlendirmeliyiz. Belki büyük ses getirirse de bu yazıları kitap halinde zamanla da arşivleriz. Hem çocuklar yazma yeteneğini geliştirir, hem onların hayal dünyasını okur, hem de birçok çocuk zihinsel olarak da güncelliğiyle iletişimde olarak birbirlerini ilerletirler, bizler gibi. Zamanla ilerleyen kalemleri okurken mutlu olacağız.

Atatürk’ün diğer liderlerden önde olmasını okumasına bağlarım, not aldığı defterlerden başarısına kavuştuğuna inanırım. Emin olun hayatta olsaydı, tüm çocukları okumaya yönlendirirdi…

Çocuklarınızın yeteneğine göre onları lütfen yazmaya yönlendirin. Sağlıksız kitaplar okumaktansa belki birbirlerinin hikayelerini okurlar. Sağlıklı kalsınlar. Bir de eleştiriyorlarmış bir de birbirlerini, ah hayallerimde onlar o kadar tatlı ki keşke hayal dünyam gerçek olsa.

Hiçbir yazar popülist değildi, hiçbir yazar bir yazı ile kalmadı ve hiçbir yazar ilk yazdığı kalitede devam etmedi. Yazacak çocukların, belki ilk etapta alkışlayanı az olacak, ama kendilerine öz güveni artacaktır. Sakın ola, çocuklarınızın yazacaklarında da beklentileriniz tavan yapmasın. Çünkü, onlar hala çocuk. Kendilerini ifade etmeleri için onları cesaretlendirin. Onları dinlemezseniz de içlerine kapanacaklarını unutmayın. Onları yarınlarına uygun yetiştirmenizi temenni ediyorum.

“Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.”

Başöğretmen, Mustafa Kemal Atatürk

Atamızı keşke çok önceden anlasaydık. Biz kaliteli yazıları anlayacak kadar kültürlü değiliz. Bizler cehaletin hüküm sürdüğü ve sistemin arzu ettiği kitaplardan gözümüzü alamıyoruz. Okunması gereken yazarlar çoğunlukta okunmamakta. Okusalar ne olurdu, çok güzel yazsalardı ne olurdu derseniz, bambaşka bir Türkiye derdim. Günümüzde en büyük yazarların sıkıntısı okur bulamıyorlar, bu konuda üretimde başarılı kalemler ise, yalnız eski yazarlar olarak çoğunlukta bilinmekte. Bize düşünsel anlamda gelişmemiz için bu konuda fikir verecek bir sistemde yer almadık. Belki onlar, Ata’mızın açtığı yolda medeni seviyeye ulaşır, bizlerden çok ilerde yaşarlar. İyisi mi biz engelleri kaldırıp yollarını açmaya çalışalım.

“Hedefe yalnız çocukları yetiştirmekle ulaşamayız! Çocuklar geleceğindir. Çocuklar geleceği yapacak adamlardır. Fakat geleceği yapacak olan bu çocukları yetiştirecek analar, babalar, kardeşler hepsi şimdiden az çok aydınlatılmalıdır ki, yetiştirecekleri çocukları bu millet ve memlekete hizmet edebilecek, yararlı ve faydalı olabilecek şekilde yetiştirsinler! Hiç olmazsa yetiştirmek lüzumuna inansınlar!”

Başöğretmen, Mustafa Kemal Atatürk

Teknoloji çağında tüm ailelerde en büyük problem iletişimsizlik; aynı evde başka dünyalarda yaşıyoruz, aynı evde kimi #Facebook ‘a, kimi #Instagram ‘da, kimi #Tiwitter ‘da, hatta kimiyse film ya da tv izlemekte. Evler büyüdü ve dünyalar oldu, gezegenimiz ise galaksi adeta. Peki çocuklarınızda neler kaçırıyorsunuz? Onların hayal dünyasını ne kadar biliyorsunuz, elbette harçlığı ve ihtiyaçlarını karşılayınca rahatsınız. Enstantaneler aklınızda ne kadar var, şimdi soruyorum size? Okula götürürken dinlediğiniz kadar mısınız? Onları ne kadar tanıyorsunuz? Lütfen bu sorularımı iyice irdeleyin, çünkü onları okuduğunuz zaman daha iyi tanıyacaksınız.

Tüm sosyal mecralarda Gündem Arşivi hesapları var; özellikle Twitter, Facebook ve İnstagram’dan bana mesaj yazabilir ve sizlere elimden geldiğince yardımcı olurum. Sonra da bakarsınız yıllar geçmiş, çocuğunuzun iyi bir yazar olması için ilk başlangıcı Gündem Arşivi olurmuş, neden olmasın. Elimden geleni yapacağıma söz veriyorum.

En güzel yazılar yazılmayı bekliyor, buyursun küçük hanımlar ve küçük beyler…

Kemalist İlkay…

Gündem Arşivi kurucusuyum, sitede editörlük dahilinde; yayın yönetmenliğini de ben yapıyorum.