
Artık Uyanın
Bakıyorum…
İzliyorum…
Ve her defasında, hayretin uçurumunda biraz daha kayboluyorum.
Bir yanda, onca acının içinden geçip de, yoksulluğuyla onurunu yoğuran okumuş insanlar…
Bir yanda, cehaletin karanlığına gömülmüş, ışığa sırtını dönmüş kitleler…
Ve ortada, o karanlığı alkışlayarak kendi küçük çıkarlarını korumaya çalışanlar…
Sahi, siz nereden geldiniz?
Ne zaman bu kadar çoğaldınız?
Bir zamanlar bu topraklarda, bu denli hoyrat bir kültürsüzlük yoktu.
Ne zaman, hangi dönemeçte bu kadar kolay unuttunuz insan olmayı?
İletişim çağındayız derler.
Bilgi, bir tuş uzaklıkta.
Ya yaşlıları anlarım; onların dünyası başka…
Ama siz?
Ey 30 ile 60 yaş arasındaki kuşak…
Sizin bahaneniz ne?
Bu ülke sizin de ülkeniz!
Neden üç kuruşluk menfaat uğruna, evlatlarınızın geleceğini feda ediyorsunuz?
Bazı şeylerin yanlış olduğunu iliklerinize kadar biliyorsunuz,
ama yine de sustuğunuz yerden alkışlıyorsunuz.
Ve itiraf edin:
Siz de mutlu değilsiniz.
Siz de açsınız.
Siz de borç batağında, yorgun bir nefessin.
Ne eviniz var doğru düzgün, ne bir tatiliniz, ne de çocuklarınıza umutla devredeceğiniz bir hayat.
Siz de sömürülüyorsunuz.
Siz de…
Ve bunu değiştirmek varken, sadece öfkenizi yanlış yerlere yönlendiriyorsunuz.
Birbirinize düşerek, kendinizi tüketerek…
Bir an durun.
Bir an düşünün:
Neden bizim sesimizi duymuyorsunuz?
Neden düşünmüyorsunuz?
Bu, sadece bir seçim meselesi değil.
Bu, bir vicdan meselesi.
Bu, bir insanlık meselesi.
Kimse dininize saldırmıyor.
Kimse sizin kutsallarınızı hedef almıyor.
İnancınız, yalnızca sizin ve Yaradan’ın arasındaki en özel bağdır.
Onu kirli siyasetlerin vitrinine çıkarmanıza gerek yok.
Yeter artık!
Ülkenizi düşünün.
Bu toprağı, bu gökyüzünü, bu çocukları düşünün.
Gözünüzü, kalbinizi, aklınızı açın.
Artık uyanın.
Genco

