Edebiyat,  Hatıra,  Toplum

Almanya’da Bir Güzel Adam HAYDAR DOĞAN

Aşağıdaki yazı beş yıl önce kaleme alınmıştır. Bu şekliyle bir yerde yayınlanmadı sanıyorum. Almanya’ya bu ikinci gelişim ve yine Haydar Doğan’la buluşarak birkaç saat sonra Köln’de düzenlenecek Enver Karagöz Etkinliğine katılacağız birlikte. Kendisi ricamı beş yıl önceki içtenliğiyle karşıladı. Kalbim bir ırmaktan daha hızlı. Kitaplarımdan bir ikisini Türkiye’deyken imzalamıştım onun için. Şimdi onun gelmesini bekliyorum konuk olduğum evde.

İki üç gün önceydi: “Yüküm şair olsun, şiir olsun, daha ne isterim,” dedi telefonda. Sesinde bahar kokusu, sesinde sözcüklerin şiire dönüşürken ki o büyülü tat… Yapraklar düşerken ki yumuşaklık sesinde… Güneş dal değiştirirken ki rahatlık… Rüzgâr alazı sesinde… Dağın doruklarındaki kar yangını… Sesi tohum gürültüleri içinden geliyordu sanki. Sesi çiçek hızıyla işleyip durdu duyarlıklarımda. Bir şelale gibi döküldü durdu düşlerime daha sonra da…
20 Nisan akşamı Köln’de, Enver Karagöz Edebiyat Dostları Etkinliği sırasında tanışmıştık. Konuşmamı canla başla bir dinleyişi vardı ki hiç unutmam. Umarım toplantı biter bitmez gitmez de tanışır, konuşuruz demişitim içimden.
Bir yazar, bir şair; kitap ve edebiyat sevdalısı biri Haydar Doğan. Türkiye’den gelip Almanya’da yaşama tutunma mücadelesi veren bir güzel insan, bir dost. Etkinlik sonrası kitaplarımı imzalamıştım kendisine. Az da olsa konuşmuştuk.
Sağlam bir dost, tutarlı bir insan. Yüz kez bin kez aynısını söylerim. Yüzünün bir itiraz ve bir isyan çiçeği gibi ışıklı olmasından belliydi böyle biri olduğu. Başka bir gökyüzünün altında, geldiği toprakların acısını sırtında taşımasından belliydi… Aşkça, suca, toprakça selamlamasından dünyayı, baharı ve sözcükleri…
Kalbimi bu kadar kısa sürede fark edebileceği hiç ama hiç aklıma gelmezdi açıkçası birisinin. Ve bendeki başka türlü bir dünya düşüne tanık olabileceği bu kadar kısa sürede… Sözcüklerden oluşturduğum ve varlığından rahatsız olmadığım ikinci bir dünyamın da tanığıdır artık o. Tutmuş şiirlerimi paylaşmış sayfasında. Şiir üzerine düşüncelerimi de…
“Yüküm şair olsun, şiir olsun, daha ne isterim,” dedi telefonda. Kadim bir dost içtenliğiyle söyledi bu sözleri Haydar Doğan…28 Nisan Cumartesi günü Engels’in müzesinin de bulunduğu Wuppertal kentinde Köy Enstitüleri ile ilgili etkinliğe davet edip, ardından da “neredeyseniz, o gün belli bir saatte gelip sizi alırım” teklifine karşılık, ama sana yük olurum dediğimde.
Yarından itibaren Türkiye’ye dönünceye kadar şu an bulunduğumuz Hagen kentine 8-10 km uzaklıktaki Herdecke kentinde geçecek günlerimiz. Yaklaşık 35 günümüzü geçirdiğimiz Hagen’e veda edeceğiz yarın sabah. Haydar Doğan da oradan alacak beni. Belki Engels Müzesi’ni de gezip görebileceğim Wuppertal’de bulunduğum süre içinde. “Aslolan dünyayı yorumlamak değil, onu değiştirmektir” sözünü idrak ederek ve 11.Tez’e inanarak tüm duyarlılığımla… Köy Enstitüleri ile ilgili etkinlikte tanışıp kaynaşacağımız başka birileri de çıkar, belli mi olur…
Burası dünya
Benim küçük ülkem

Hayrettin Geçkin

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/siir-ve-dus/?amp=1

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/kor-olmayanlarin-siiri-mujdat-guven/?amp=1

 

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/ne-yani-sezai-karakocun-monna-rosa-siirine-fit-misiniz/?amp=1

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/hayrettin-geckin-siirleri-ve-librah-omer-yerlikaya/?amp=1

Siz de fikrinizi söyleyin!