
Postmodernist Siyaset Felsefesi
“Postmodernist düşünce tarzı nasıl bir düşüncedir?” sorusuna yanıt ararken, belki de ilk olarak teorinin kendisini en belirgin şekilde dışa vurduğu yere bakmak gerekir. Bu bağlamda çağdaş Alman filozofu Ingeborg Maus’un görüşleri önemli bir rehber sunar. Maus, Carl Schmitt’in güçlü bir eleştirmeni olarak, postmodernist anlayışı demokrasi teorisinin kurucu unsurlarını analiz ederek betimler.
Maus’a göre, demokrasi teorisinin vazgeçilmez kurucu unsurları vardır. Bunlardan biri halk egemenliğidir. Yasa koyucunun her durumda halk olduğu ilkesinin geçerliliği, halkın egemenliğini ortaya koyar. Bunun temelinde ise özgürlük hakları ve direniş hakları gibi temel hakların geçerliliği bulunur. Maus, bu unsurların demokrasinin teoride ve pratikte olmazsa olmazı olduğunu ifade eder.
Ancak, postmodernist anlayışa göre demokrasinin bu temel unsurları birbirinden ayrıştırılır. Postmodernizmin en belirgin özelliklerinden biri, yapıların temel unsurlarını parçalamak, bölmek ve yalıtmaktır. Bu anlayış, demokrasinin kurucu unsurlarını yalnızca birbirinden ayırmakla kalmaz, aynı zamanda onları birbirine karşı getirir. Örneğin, insan hakları ile halk egemenliği ilkesi, sanki birbirine zıt veya karşıtmış gibi sunulur.
Maus’a göre, bu ayrıştırma ve karşı karşıya getirme düalist bir yaklaşımı temel alır. Ayrıştırılan unsurlar, birbirini çelişkili ve dışlayıcı gibi gösterilir. Bu düalist yaklaşıma göre düzenlenen ilişkiler ise doğal güçler kavgasına dönüşür; bu kavgada “güçlü” olan galip gelir.
Postmodernist anlayış, siyaset alanında bu şekilde kendini gösterir ve birçok pragmatist siyaset teorisyeni bu ilkeye göre hareket eder. Carl Schmitt ve onun takipçilerinden biri olan Giorgio Agamben, bu düalist temellere dayalı siyaset kuramları kurgular.
Postmodernizmin siyaset alanındaki bu yansıması, demokrasinin kurucu unsurlarını anlamak ve savunmak isteyenler için derin bir sorgulama ihtiyacını da beraberinde getirir.
Prof. Dr. Doğan Göçmen

