
Bir Demet Fıkra
Anadolu’da bir Bektaşi dergâhının üzüm bağları varmış. Bir yıl çok üzüm olmuş. Baba’ya sormuşlar “Baba bu üzüm çok ne yapacağız.?”, “Pazara götürün ucuz fiyatla satın.” Götürmüşler, bir kısmını satmışlar. Akşam “Baba hepsi satılmadı ne yapalım” Baba “Yarın yine götürün, fakirlere bedava verin.” Götürmüşler, fakirlere bedava demişler. Yine üzüm bitmemiş. Akşam sormuşlar Baba’ya “Bitmedi Baba ne yapalım”, “Küplere doldurup bir ay bekleyin. Üzüm pekmez olunca satın…” Bekleyip satmışlar. Akşam yine “Baba bitmedi ne yapalım?”,”Küpleri mahzene indirin. Üzüm suyu olunca bedava dağıtın”. Müritlerden biri “Baba üzüm suyu olmayıpta Şarap olursa ne yapalım?” Baba “Mevlââm ne eylerse güzel eyler. O işini bilir. Şarap olursa bizim kışlık içeceğimizi bize ihsaaan eylemiştir. Gönül rahatlığı ile kış boyu içeriz”.
*
Atatürk “Neyzen Dolmabahçe sarayına gelir mi? Davet edin” der. Neyzen hemen hazırlanıp gider. Atatürk kapıda karşılar. Yanına oturtur. “Aç mısın Neyzen?” deyince “Açım” der. Ata “Ne istersen söyle” deyince Neyzen, “Boş bir tencere, bir somun ekmek, bir kilo Rakı” deyince Ata’mız şaşırır ve getirttirir. Neyzen’i seyreder merakla. Tencereye ekmeği doğrar üzerine rakıyı döker. Kaşıkla güzelce yer. “Paşam doydum sağ ol, şimdi içmeğe başlayalım” deyince Ata’mız “Pes Neyzen, ben senin kadar içemem!” deyip kahkahayı patlatır.
*
Neyzen saraya hiç gitmezmiş Ney çalmak için. Bir gece sultan zorla getirttiriyor Yıldız Sarayı’na. Mecbur çalıyor. Sultan da bir kese altın veriyor. Beşiktaş’ta sandalcılık yapıyor o sırada Neyzen. Sabah sokak köpeklerini topluyor. Altınları köpeklerin boynuna bağlıyor. Altınları gören halk köpeklerin peşinde koşuyorlar. Yuvarlana yuvarlana altını almak için köpeklerle mücadele ediyorlar. Neyzen arkalarından bakıp “Eyyy Allahım önde kaçanlar mı hayvan, arkalarında yuvarlananlar mı?” der.
*
Neyzen Tevfik ciğerciye gidip ciğer yer. Parası yoktur. Ciğerci kızınca, bir kâğıt kalem ister. Bir şeyler yazar. “Arka sokaktaki terziye ver, paranı verir” der. Ciğerci gider notu verir. Terzi okur ve sorar “Kaç porsiyon yedi?”, “2 porsiyon” der ciğerci. Terzi de “Al şu parayı, bir tane de fazla ver” deyince ciğerci merak eder “Ne yazmış notta?” Deyince terzi okur. “Ciğer param yok. Ciğerci yaktı ciğerpare mi, pezevenge ver ciğer paresini.”
*
Bektaşi derviş dolaşırken bir köye gitmiş. Ağırlamışlar. Kahvede sohbete başlamışlar. Bektaşi bir fıkra anlatmış. Tüm kahve gülmeğe başlamış. Bir kişi hariç. Sakallı cübbeli bir adam. Bektaşi “Siz anlamadınız galiba” deyip yine anlatmış. Adamda tık yok. 3-4 defa daha anlattıktan sonra softa gülmeğe başlamış. “Nihayet anladınız muhterem” deyince adam “Yok gene anlamadım ama ben ne kadar salakmışım, onu anladım” demiş.
*
Softa ile Bektaşi yola çıkmışlar. Yürüyerek gidiyorlar. Softa “Namaz vakti” demiş. Namaza başlamış. Namaz bir türlü bitmiyor. Saatler geçer. Nihayet biter. Bektaşi “ben de kılayım” der namaza başlar. Uzadıkça uzar namaz. Softadan fazla kılar. Sıkılan softa “Ne namazı bu” deyince Bektaşi “Alacak namazı” der. “Seninki ne namazıydı? Softa “Kaza namazı. Toptan ödedim, ama alacak namazı duymadım, olur mu öyle namaz” deyince Bektaşi “Sen namazı borçlanınca oluyor da ben peşin kılınca olmuyor mu?”
Hayati Sarnık
#gundemarsivi #hayatisarnik #fikra #bektaşifikralari #neyzen #toplum #enguzelfikralar

