Güncel - Aktüalite,  Toplum

Kanın Mavisi

“Bu gelenler bizim gibi mavi gözlü sarı saçlı. Diğerlerine hiç benzemiyor. Bunlar benim gibi senin gibi.“  Ukrayna’ya Rus saldırısı başladıktan birkaç gün sonra bir TV muhabiri Polonya sınırında bu mealde canlı yayında konuşuyordu. AB demokrasi algısının dünyada çöktüğü andı, o an! Savaştan kaçan göçmenlerin soyu çok önemliydi çünkü. Libyalı’nın, Suriyeli’nin, Afganlı’nın, Afrikalı’nın filikalarla çıktıkları yolculuklarda denizin hırçın dalgalarında boğulmaları Batı’nın vicdanını rahatsız etmiyor. Çünkü o küçük insanların ülkeleri ABD ve AB‘nin silahlarıyla soykırıma tabi tutuluyor…

Batı bu kez Rus Emperyal gücünün üzerine gelmekte olduğunu görünce yaşam kalitelerinin çökeceği bilinciyle hem kendisini hem de kendinden gördüğü Ukrayna halkına kapıları ardına kadar açarak koruma kalkanı sağlamaya başladı… Adem ve Havva masalı yerle bir oldu. Hiçbirimiz aynı anne ve babadan doğmamıştık. Afrikalı kara ırktır, Kızılderili yabanidir, Müslüman Doğu bizden değildir! Kuzeyden gelen Faşist diktatör Putin ayısının pençesinin nerede duracağı tartışılırken göz ardı edilen önemli unsur ABD ve Batı içinde bizim de bulunduğumuz toprakların etrafını hangi amaçla çevirdiğini sorgulayan neredeyse hiç kimse yok! Savaşa hayır, tabii ki çocuklar ölmesin! Unutulan bir şey var; çocukları anne-baba büyütür, onların da ölmemesi gerekir.

Savaştan yana olanlar şeytanın yeryüzündeki ayak izleri olarak karşımızda duruyor. İnsanın doyumsuzluğunun nedeni içinde beslediği öldürücü düşman kıskançlıktır. Emperyal güçlerden kurtulmanın tek çaresi direnmektir, teslim olmamaktır. Burnumuzun dibindeki Faşist istilaların adını doğru koyamazsak, onların birinden sıçrayacak ateş hepimizi yakar! Vicdanı henüz gevşememiş herkesin alması gereken tek soylu tavır: Evet, çocuklar şeker yesin; ama anne ve babalarıyla birlikte!

Dünyamızı pedikür salonuna çeviren, hayatın sokağa kustuğu fırlatma diktatörlerden kurtulalım. Yaşamımızı kemiren her kim olursa olsun onların üzerine gidecek aydın donanımına sahip olmalıyız. Hayata içinden değil de kör bir odaktan bakınca kötümserliğin yaygın olduğu dünyada iyiliği inşa etmek çok zor. Ama unutmayalım ki; insansan onurluca yaşamdan taraf olmalı. Orta çağ karanlığına ve yeni çağın post modern dayatmalarını taca atmalıyız!

Unutmayın: Savaştan yana olan erkekler kendi öykülerini anlatırken hiç olmayan kahraman üretir. Hepimiz güneşin, suyun, toprağın ve oksijenin bileşkesinden doğan çocuklarız. Akıl laboratuvarında oluşturulan esnek söylemli Mavi Kan bizim yaşamımıza çelme çalıyor. Vicdanını bir kenara koyup cüzdanını doldurmakla meşgul olan sömürgeci silah üreticilerinin en büyük arzusu apoletli sadistlerin uydurdukları, kurguladıkları savaş bahanelerinin süreğenliğidir. Direnmezsek Kurt Cobain gibi başımıza tüfek dayayıp intihar ederiz. Jimmy Henrix gibi LSD uykusuna yatarız. Amy Wienhasen gibi alkol komasında böcek oluruz.

Siz de fikrinizi söyleyin!