Deneme,  Güncel - Aktüalite,  Toplum

Yıllarca Seyrettik, Şimdi Sokaklardayız!

Cumhuriyet’in nimetleriyle büyüyen bir neslin evladı olarak, içim acıyarak izliyorum olup biteni. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu millete sunduğu devrimlerin, kazanımların, hakların nasıl da yıllar boyunca “zaten var” sanılarak tüketildiğine tanıklık ettim. Oysa hiçbir şey kendiliğinden var olmadı. Ne kadınların seçme hakkı, ne laik eğitimin ışığı, ne de halkın iradesinin sandıkta vücut bulması… Tüm bunlar, bedel ödenerek, büyük bir vizyonla inşa edildi.

Ama ne zaman ki kıymet bilinmedi; işte o zaman kayıplar başladı.

Bu millet, Atatürk’ün bize verdiği nimetlerin kıymetini bilmeden yıllarca yaşadı. Cumhuriyet balolarını eleştirdik, laikliği anlamadan yargıladık, çağdaş eğitimi tartışma konusu yaptık. Satılan fabrikalara, limanlara, ülkenin kalesi olan kuruluşların yıkılışına aldırmadık. Şimdi ise o çok eleştirilen kurumlar, değerler, birer birer elimizden kayıp gittikten sonra, aynı millet şimdi sokaklara dökülüyor. Gecikmiş bir uyanış mı diyelim, günaydın mı!

Şimdi sormak lazım: Neden bu kadar geç fark ettik neyi kaybettiğimizi?

Belki alışkanlıklarımız uyuşturdu bizi. Belki tarih öğretildiği gibi değil, yaşandığı gibi anlaşılmadı. Belki de çok uzun zaman sustuk. “Bana dokunmayan yılan”ın, sonunda hepimizi sokacağını fark etmedik. İşte şimdi o yılan, tam kalbimizi hedef alıyor.

Fakat geç değil.

Bir millet, ancak geçmişini ve onu var eden değerleri anlayarak geleceğe yürüyebilir. Atatürk’ün bizlere emanet ettiği bu ülke, sadece fiziksel sınırlarla değil; fikirle, ahlakla, bilimle ve vicdanla korunur. İşte bu yüzden, kaybettiklerimizi yeniden hatırlamak ve geri kazanmak zorundayız. Bugün sokaklara dökülen insanlar, aslında yıllarca görmezden gelinen uyarıların birer yankısı.

Ama bu uyanış eğer sürdürülemezse, sadece birer tepki olarak kalacak.

Ben, bir vatandaş olarak, bir yazar olarak değil; bu ülkenin vicdanına güvenen biri olarak diyorum ki:
Artık uyanmanın değil, ayakta durmanın zamanıdır. Bizlere dayatılanları değil, kendi seçeneklerimizi hayata geçirmeliyiz.

Unutmayın:
Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değil; bir yaşam biçimidir. Ve onun kıymetini bilmek, artık hepimizin namus borcudur.

Vezirköprü Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı müdürü olarak görev yaptım ve 2017 yılında emekli oldum. Halkla İlişkiler ve Reklamcılık fakültesi mezunuyum. Evli ve iki çocuk babasıyım. İki romanım yayımlandı ve yazmaya devam ediyorum. Motosiklet tutkum var; gezmeyi seviyorum.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir