Deneme,  Gündem Arşivi Klasikleri

“Şahane Pazar”

Zzzzzzzzzzzzzzzıt Erenköy!

Son 32 yılımı Erenköy’e 2 adım mesafede geçirmiş olmama rağmen şu yukarıdaki sözün özünü/kaynağını bilmem. Oysa bu bana ödev değilse nedir? Ha keza Merdivenköy, de ki 2 adım mesafededir; ama adaklık koyun kokusu/sürüsü dışında hakkında ne bilirim? Dışarıdan bakan der ki: “Tembel herif.” Haksız da sayılmaz, ama durum öyle değil; benim gözüm hep yükseklerde…

Demem o ki:
İki arada bir derede gözüksem de,
Erenköy ile Merdivenköy’ün tam ortasındayım.

Biri der ki: “Kula kul olma.”
Diğeri der ki: “Kula kul ol.”

Mabet yapar biri, arşa uzanır! Diğeri, yıktığı mabedin tam üstüne tillahını diker…

İşte bunlar hep insandır ama…

Yıkmadan önce dikil karşısına, s/özünü söyle!

Tasavvuf tam buradan doğdu ya, işte; kalanı hep false’fe…


Not 1:
Şu yoğurdu ekşitmeden süzmeme omuz veren kömür/demir-çelik amelelerine, pancar/çay/fındık/narenciye/zeytin/pamuk/patates ırgatlarına teşekkür etmek boynumun borcu.

Not 2:
Son on yılımı cehennem kazanına çeviren iki sözü aşağıya bırakmak istiyorum. İlki, Cumhuriyet’ten kaçan (kovalanmadığı halde) bir ekabire aittir. İkincisi ise bir film repliği olamayacak nitelikte bir film repliğidir (kaynağını bilmem).

2.1 “Bulduğun ile mutmain isen âlâ, değil isen aliyyülâlâ.”
2.2 “Kurgu mantıksal olmak zorundadır.”

Kazanı horlayan insandır, korlayan ise…

Not 3:
Yazının gizli öznesi ayan ve beyandır. Kılıcın şimdilik kınında dursun; da, önce s/özünü söyle…

Ezbey

 

deklere edenler başımın üstünde, dikte edenlere insafım yok!

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir