Deneme,  Sanat,  Siyaset,  Toplum

Midsommar (Ritüel, 2019) Filminde Faşizm

Korku sinemasına meraklı biri sayılmam; bu yüzden Midsommar’dan da yakın zamana dek habersizdim. Zaten klasik korku filmi sevenler de bu yapımı pek beğenmiyor. Alışık olduğumuz karanlık, izbe mekânlar ve yalnız kahramanlar yerine burada her şey aydınlık: Kuzey yarımkürede yılın en uzun günleri (22 Haziran ve sonrası) boyunca geçen, 148 dakikalık, ağır tempolu bir hikâye. İsveç’teki Harga adlı pagan komününe ulaşmak bile yarım saat sürüyor; ilk ölümleri görmek içinse bir saat bekliyorsunuz. Sevgiliyle karanlık salonda sarılarak izlenecek “çığlık filmi” değil, daha çok folklorik–pagan korkusu.


Folklorik Korku ve Ata Dinine Dönüş Fetişi

Batı’da “folk‑horror” diye anılan bu alt tür, genellikle yabancının bir geleneksel topluluğun vahşetine maruz kalmasını işler. Midsommar da 19. yüzyılda filizlenen “ata dinine dönme” akımının modern bir korku yorumu: seyirciyi, kökenini pagan mitlerden alan faşizan bir komüniteyle yüzleştiriyor.

Türkiye’de milliyetçilik “ata dinini” kolayca pratiğe dökemedi; çünkü bizde kavramlar din‑mezhep ekseninde oluştu. “Millet”in Arapçada mezhep anlamına geldiğini, kelimeye bugünkü ulus anlamını Namık Kemal’in kazandırdığını hatırlayalım. Tengricilik romantizmine kapılan yerli faşistler olsa da örgütlü pagan komünler şimdilik yok. Hem kaynaklar sınırlı, hem de Orta Asya mirasının Anadolu’daki izdüşümleri Alevilikle kesiştiği için, katı milliyetçilikle pek bağdaşmıyor. Unutmayalım: Faşizm fırsatçıdır; gerektiğinde “hümanist” sloganları bile kendine mal eder.


Filmde Hristiyanlığa Dair İzlerin Silinmesi

Tüm karakterler Batılı Hristiyan isimleri taşımasına karşın filmde haç yok denecek kadar azdır; İsveç bayrağı bile görünmez. Mekânı tamamen pagan simgeler kuşatır. Başkarakter Dani’nin erkek arkadaşı Christian (adı bile “Hristiyan”) finalde bir ayı postuna dikilip canlı canlı yakılır. Ayı, Kuzey paganlığının (bizdeki bozkurt gibi) kutsal hayvanıdır. Dani’nin Amerika’daki evinde “ayıya sarılan kız” tablosu da bu sembolizmi önceden fısıldar.


Sarışın Saflığı ve Irkçı Soy Arıtma

Film boyunca sarışın‑mavi gözlü “saf” bir topluluk ideali vurgulanır. Norveç’te 1934‑1975 arasında 30 binden fazla “esmer” kadının zorla kısırlaştırıldığı artık belgeli. Midsommar’daki tarikat da genetik kilitlenmeyi aşmak için dışarıdan “döl” çalar: Christian’a halüsinojen mantar içirip törensel bir birleşmeye zorlarlar. Böylece Dani, hem sevgilisini “kurban” eder hem de komüne katılarak bastırılan öfkesini sisteme yöneltir: Filmin finalinde panik nöbeti, zafer gülümsemesine dönüşür—faşizmin bireyi nasıl dönüştürdüğünün en güçlü sahnesi.


Hristiyan Mitlerinden Pagan Karalamaya

Uyuşturucu, sapkın ritüel, akraba evliliği, insan kurbanı gibi motifler, tek‑tanrılı dinlerin yüzyıllardır “öteki” inançlara atfettiği söylentilerden beslenir. Midsommar da bu klişeleri bilinçli kullanan bir uyarı metni: “Görünürde huzurlu, temiz, yemyeşil bir köyde bile totaliter bir zihniyet gelişebilir.”


Faşizmin Sevimli Yüzü

Üniforma giyen milisleri, dev tokalı kemerleri beklemeyin. Theodor W. Adorno’nun söylediği gibi faşizm her zaman Nazi ceketiyle gelmez; bazen çiçek taçlı bir “Mayıs Kraliçesi” kılığına bürünür. Film, kötülüğün nasıl “gülen yüz” arkasında saklanabildiğini çarpıcı biçimde gösteriyor. Bu nedenle klasik korku severi tatmin etmese de politik–kültürel okuma yapmak isteyenler için benzersiz.


Sonuç

Midsommar, pagan estetiği içinde ırkçı–faşizan ideolojiyi ince ince deşeleyen bir toplumsal alegori. Işıl ışıl kuşluk vaktinde bile karanlıklarının üzerine yürüyen bir kabus. Korkutucu olduğu kadar düşündürücü. Çünkü bugün de “huzurlu” görünen nice ahşap kulübede—yerel ya da küresel—aynı ideoloji filizleniyor.

Sinan Kemal

Felsefe Öğretmeni-Yazar

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir