Bilim,  Bilim İklim,  Coğrafya,  Ekoloji,  Güncel - Aktüalite,  Gündem Arşivi Klasikleri,  Prof. Dr. Murat Türkeş'ten Hava ve İklim Farkındalığı için Bilgi Aktarımları,  Toplum

Kanal İstanbul Projesinin İstanbul ve Çevresindeki Öngörülen Bazı Olası Olumsuz Etkileri

 

Kanal İstanbul Projesinin İstanbul ve Çevresindeki Öngörülen Bazı Olası Olumsuz Etkileri
Prof. Dr. Murat Türkeş

          Son günlerde, Sazlıdere Baraj Havzası koruma kuşağı içinde yapılmaya başlanan -Arap medyasında da etkili tanıtımı yapılan- büyük olasılıkla rant amaçlı toplu konut projesi nedeniyle Kanal İstanbul projesi bir kez daha bilimsel ve siyasal olarak yeniden tartışmaya açılmış durumda. Gerçekte bu proje için hazırlanan son Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna* zamanında bilimsel ve teknik çalışma ve çalıştayların sonuçlarına dayanılarak çeşitli sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarının yanı sıra, 2019 seçimleri sonrasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından ciddi itirazlar yapılmış ve ÇED’in iptali için davalar açılmıştır. Bütün inceleme ve araştırma çalışmalarında ÇED raporu her açıdan tümüyle eksik, etkisiz, yetersiz ve kusurlu bulunmuştur (ör. İBB, 2020a; TEMA Vakfı, 2014a, vb.).


*Kanal İstanbul projesi ÇED’inin tam ismi: “TC. ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANLIĞI ALTYAPI YATIRIMLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KANAL İSTANBUL PROJESİ (KIYI YAPILARI [YAT LİMANLARI, KONTEYNER LİMANLARI VE LOJİSTİK MERKEZLER], DENİZDEN ALAN KAZANIMI, DİP TARAMASI, BETON SANTRALLERİ DÂHİL) ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ RAPORU”.


         Konunun daha iyi anlaşılmasını sağlamak üzere, bu kısa makalede kendi çalışmalarımız (Türkeş, 2014a, 2020a, 2024) ile bilimsel öngörü ve değerlendirmelerimize dayanarak -önceki çalışmalardan da yararlanarak (ör. İBB, 2020a; TEMA Vakfı, 2014a, vb.)- Kanal İstanbul Projesinin genel olarak İklim ve Doğa Bilimleri açısından geri döndürülmesi olanaksız olası etkilerine ilişkin bazı önemli sorular öz olarak yanıtlanmaya çalışılmıştır.

          Giriş

         Önceki yıllarda çeşitli kereler anlattığımız (https://www.youtube.com/ watch?v=tJLGs9rJqPk) ve yazdığımız gibi (Türkeş, 2014a, 2020a), söz konusu ÇED raporu ağırlıklı olarak -yine çok yetersiz, eksik, yanlı ve kusurlu olmak üzere- mühendislik bilimleri açısından ele alınmıştır; başta fiziki coğrafya, klimatoloji, meteoroloji ve atmosfer bilimleri açısından ise çok ama çok eksik ve yetersiz bulunmuştur. Pek çok konuysa hiç ele alınmamış yani çevresel etki değerlendirmesi yapılmamıştır.

         Milyonlarca yılda evrimleşmiş bir yeryüzü parçasının, tarihsel coğrafya ve jeopolitik özellikleriyle de çok özel bir coğrafyanın değiştirilmek istendiği böyle bir büyük projenin etkileri, etkilenebilirlik ve riskleri hiç değerlendirilmemiştir. Her bir konu ve alt konu hatta her veri ve öge için ayrı ayrı, konuya özgü modelleme ve kestirimler ya da öngörüler gerekli olmasına karşın bunlar yapılmamıştır. Gerçekte bu model ve kestirim sonuçlarının kümülatif etkileri hem güncel hem de gelecek için ayrı ayrı ve birlikte değerlendirilmiş olmalıydı. Olası farklılıklar ya da benzerlikler ve nedensellikler mutlaka çok değişkenli ileri istatistiksel yöntemlerle, alansal ve zamansal olarak değerlendirilmiş olmalıydı.

         Kısaca, yörenin atmosfer, hava ve iklim tehlike ve riskleri ile şiddetli hava ve iklim olayları ve afetleri ile iklim değişikliği ve değişkenliklerine ilişkin modelleme, etkilenebilirlik ve risk analizleri yapılmamıştır. Bu konulara ilişkin çalışmalar ve modellemeler ile etkilenebilirlik ve risk analizleri ile bunların çevresel etki değerlendirmesi yapılmadan bir ÇED’in varlığı hiçbir anlam ifade etmez. Analiz sonuçlarının hem alansal ve zamansal hem de günümüz ve gelecek açısından çevresel etkileri açısından değerlendirilmemiş olması çok büyük bir sorundur, İstanbul’un geleceği için ciddi tehlike ve riskler barındırmaktadır. Ayrıca, öngörülen kanalın gelecek etkilerine ilişkin çeşitli sosyoekonomik ve çevresel senaryolara dayalı projeksiyonlar da üretilmeliydi.

         Dahası, Çatalca ve İstanbul yörelerinin jeomorfolojisi hiç değerlendirilmemiştir. Yeryüzü şekillerinin oluşumları, gelişim ve evrimleri ile morfojenetik bölge özellikleri hiç açıklanmamıştır. Dolayısıyla jeomorfolojik tehlike, etkilenebilirlik ve ‘afet’ riskleri tümüyle eksiktir. Flüviyal jeomorfolojinin yanı sıra yapısal jeomorfolojik özellikler ayrıntılı analiz edilerek mühendislik jeolojisi değerlendirmesiyle birlikte ele alınmalıydı. İklim değişikliği modellemesi ile gelecek iklim koşullarında jeomorfolojik etmen ve süreçlerin nasıl değişeceği de hiçbir biçimde incelenmemiştir.

          Projeden bölgede yaşayan İstanbullular nasıl etkilenecek?

          Projeden İstanbul’da ve çevresinde yani İstanbul Yöresinde (İstanbul yöresi, Anadolu-Kocaeli ve Doğu Trakya – Çatalca Yarımadalarını içerir) yaşayan yurttaşlar, başta ciddi hava ve iklim değişiklikleri, bunlara bağlı aşırı hava ve iklim olayları ve afetlerinin sıklıklarının ve şiddetlerinin artması, vb.  gelmek üzere, içme ve kullanma suyunun azalması, hava, toprak, su ve karasal-denizel ekosistem kirliliği, karasal ve denizsel biyolojik çeşitlilik, tarım alanları ve orman ekosistemlerinin kaybı, var olan içme, atık su, yol, kanalizasyon, elektrik ve haberleşme ağının kaybı ve çok büyük maliyetlerle bunların yeniden inşa edilmesi, içme suyu baraj ve havzalarının kaybı, arkeolojik, tarihsel, kültürel eser ve sitlerin zarar görmesi ve kaybı vb. gibi çok sayıda alanda kayıplar yaşayarak, ciddi düzeylerde etkilenecektir.

         Proje, İstanbul’un su kaynakları ve rezervlerini, ormanlarını, sulak verimli topraklarını ve tarım
         alanlarını nasıl etkileyecek?

          Kanal İstanbul, İstanbul yöresinin var olan doğal su kaynaklarının (tatlı su pınarları), içme ve kullanma-sulama amaçlı baraj ve havzalarının kaybına ve/ya da nitelik ve özelliklerinin değişmesine yol açacaktır. Kanal İstanbul’un -proje gereği- Küçükçekmece Gölü- Sazlıdere Barajı – Terkos Doğusunu izleyen yaklaşık 45 km’ik yolu boyunca, başta Küçük Çekmece gölü sulak alanı var olan tüm irili ufaklı sulak alanları yok etmesi bekleniyor. Kanal, Sazlıdere Barajını doğrudan yok ettikten sonra Terkos Gölünün doğrudan beslenme ve koruma alanının içinde kalan doğusundan Karadeniz’e ulaşacak ve Terkos’u hem karadan hem de denizdeki doldurmalar ve yaratacağı her türlü kirlilik aracılığıyla kirletecektir. Dahası zamanla Terkos’un beslenmesi de tümüyle kesilecek ve Terkos kuruyacaktır. Ormanlar kanalın yolu boyunca her yerde olumsuz etkilenecek ve ormanların büyük bölümü kesilecektir. Orman fauna ve florası, biyoçeşitliliği, orman toprağının içerdiği organik madde önce hızla azalacak sonra da hızla yok olacaktır.

          Proje Trakya-Çatalca yarımadasındaki son verimli tarım topraklarının ve doğal ekosistemlerin elden çıkmasına ve tarımsal üretimin azalmasına yol açacağı için, İstanbullular hemen yakınlarından gelen, yöreye özgü, görece doğal ve/ya da geleneksel yöntemlerle üretilen hayvansal (ör. manda sütü ve yoğurdu) ve bitkisel tarımsal ürünlerden mahrum kalacaklar.

          Projenin İstanbul’un iklimine ve doğal yaşama etkisi olur mu?

          Sanayi devrimiyle başlayan, ancak asıl olarak 20’nci Yüzyılın ortalarıyla birlikte daha da şiddetlenen ve daha yıkıcı olan sorumsuz ve dikkatsiz insan eylemleri, bugüne değin biyosferden (yaşam küre) atmosfere (hava küre) kadar Yerküre’nin ana bileşenlerine, biyomlara ve tüm yaşam alanlarına zarar verip bozmayı ve insanın bugünkü ve gelecek kuşaklarının yaşamlarını tehlikeye atmayı sürdürdü. Yerküre’nin dinamik ve yaşayan bir gezegen olmasını sağlayan küresel iklim sistemi, biyosfer bütünlüğü ve biyojeokimyasal döngülerdeki bozulmalar da sürdü. Bu durum insanın Yerküreye, doğaya, yaşam alanlarına ve biyolojik çeşitliliğe olan sorumsuz, çıkarcı, sömürgeci ve yıkıcı bakışı sürdükçe, çok büyük bir olasılıkla gelecekte de tüm şiddetiyle sürecek gibi görünüyor.

          Fosil yakıtların kullanımı ve arazi bozulumdan ormansızlaşma ve biyoçeşitlilik kaybına kadar değişen çok sayıda insan etkinlikleri ve bağlantılı olumsuz iklim etkilerini de dikkate aldığımızda, bu projenin hem İstanbul’un havasını ve iklimini olumsuz etkileyeceğini, hem de özellikle ormanların kanalın yolu boyunca her yerde büyük ölçüde kesilecek olmasına bağlı olarak karasal yaşam ortamlarında azalma, habitat parçalanması, habitatların kirlenmesi, yok olması vb. pek çok etmen sonucunda biyoçeşitliliğin olumsuz etkileneceğini öngörmek mümkündür. Kanal İstanbul’un hem inşası sırasında Karadeniz ve Marmara kıyılarında, kıyıda ve deniz içinde ortaya çıkacak olan her türlü kirlilik, doğal dengenin ve düzeneklerin bozulması (ör. akıntıların, balık akınlarının, göçlerinin, denizin biyolojik, kimyasal ve fiziksel özelliklerinin değişmesi vb. yoluyla) ve doğrudan kanalı yaratacağı etkiler ve ek yükler sonucunda deniz yaşamını ve ekosistemlerini de olumsuz etkileyecektir. Ayrıca, Kanal projesi hava kirliliğini ciddi düzeyde artıracak, kentsel ısı adası etkisini kuvvetlendirecek ve insanların yaşam konforu düşürecek nitelikte olumsuz etkilere sahiptir.

          Kanal İstanbul (+ İstanbul Havalimanı) Projesi gibi büyük ölçekli arazi kullanımı değişiklikleriyle sonuçlanan insan etkinliklerinin, Yerküre yüzeyinin albedosunu (Güneş ışınımını yansıtma oranı) belirleyen nemlilik, pürüzlülük, bitki örtüsü vb. özellikleri ile atmosferin yere yakın bölümündeki havanın bileşiminde oluşturabileceği değişiklikler, önce yeryüzünün ısı akıları, ısı ve nem dengesi ile bazı iklim ögelerinde, uzun dönemde ise bölgesel iklimde değişikliğe neden olabilecek güçtedir.

        İstanbul yöresinde Kanal İstanbul (+ İstanbul Havalimanı) Projesi gibi büyük ölçekli arazi kullanımı değişiklikleriyle sonuçlanan insan etkinliklerinin doğrudan ve dolaylı etki alanı ve geniş anlamıyla bölgesi dikkate alındığında, o bölgedeki iklimsel değişikliğin iki yönünden söz etmek gerekiyor.

    • Birincisi, küresel iklim değişikliğinin İstanbul yöresinde bir bölgesel iklim değişikliğine yol açabilecek oluşudur.
    • İkincisi ise, söz konusu projelerin doğuracağı yeni arazi kullanımı (su kanalı, hava alanı, yeni ve ek daha fazla yerleşme, sanayi, kara yolu, beton alanlar, vb.) olanak ve desenlerinin bölge iklimini değiştirebilecek oluşudur.

Kanal İstanbul (+ İstanbul Havalimanı) Projesi gibi büyük ölçekli arazi kullanımı değişiklikleri ve olası büyük barajlar ve su yapılarının yerel iklimler ve iklim değişikliği açısından yeterli bir bilimsel değerlendirmesini yapabilmek ve bu tür büyük ölçekli arazi kullanımı değişiklikleri ve fiziki planlamaların yerel iklim üzerindeki etkilerini ortaya koyabilmek için, bu projeler yapılmadan önce yöre ikliminin oluşmasını ve denetimini sağlayan tüm yerel fiziki, biyolojik ve ekolojik etmen, süreç ve düzeneklerin en az 5 yıl, ideal olarak 10 yıllık bir zaman süresince gözlenmesi ve olası değişikliklerin izlenmesi gerekir(di).

Projenin İstanbul’un iklimine etkilerini özetlemek gerekirse:
  1. Kanal İstanbul (+ İstanbul Havalimanı) Projesi gibi insan yapıları ve etkinliklerinin İstanbul yöresinde yeryüzünde yaratacağı arazi kullanımı, nemlilik, sıcaklık, gaz ve enerji akısı ve albedo vb. değişiklikler, atmosferik kararlılık/kararsızlık, toprak nemliliği ve sıcaklığı, buharlaşma ve terleme, bulut, sis çiy oluşumu, don olayları ve yerel rüzgârlar vb. gibi çeşitli hava ve iklim olay ve düzeneklerinde oluşturacakları değişiklikler yoluyla önce yöredeki küçük ölçekli iklimi (mikroklima), sonra da bölgesel iklimi etkileyebilecek güçtedir.
  2. Kanal İstanbul (+ İstanbul Havalimanı) Projesi gibi insan yapıları ve etkinliklerinin İstanbul yöresinde yeryüzünde yaratacağı arazi kullanımı, nemlilik, sıcaklık, gaz ve enerji akısı ve albedo vb. değişiklikleri ve yeni ve ek ısı kaynaklarının varlığının, projelerin yapıldığı alanların ve yakın çevrelerinin çok kısa bir zamanda, sahip oldukları kırsal özelliklerini (fiziksel, iklimsel, biyolojik, ekolojik, vb.) kaybederek, yüksek olasılıkla kentsel ya da görece daha kentsel bir özellik kazanmalarını sağlaması beklenmelidir.
  3. Kanalın kendisi ve kanalın çevresindeki yeni yerleşme alanları, özellikle yüksek binalardan – gökdelenlerden oluşan yerleşim ya da iş yeri kümeleri, otoyollar, köprülü kavşaklar vb. gibi insan yapıları yüzey pürüzlülüğünü, hava akışlarını ve ısı akılarını değiştireceği için, yerel rüzgâr rejimi hız ve yön açısından değişecektir. Meltemlerin zayıflamasıysa, İstanbul’un özellikle Avrupa yakasının taze hava girişinden mahrum kalmasına, hava kirleticilerinin dağılmasında zayıflamaya ve kentsel ısı adasının daha fazla etkili olmasına yol açacak düzeydedir.
  4. Sonuç olarak, Kanal İstanbul (+ İstanbul Havalimanı) Projesi gibi insan yapıları ve etkinliklerinin İstanbul yöresinde yeryüzünde yaratacağı arazi kullanımı, nemlilik, sıcaklık, gaz ve enerji akısı ve albedo vb. değişiklikleri ve yeni ve ek ısı kaynaklarının varlığı;
  • Birbiriyle bağlantılı ve etkileşim içerisindeki egemen mikro iklimler dizisini bozabilecek hatta yok edebilecek düzeyde olduğu için,
  • Projelerin yapıldığı alanların ve yakın çevrelerinin çok kısa bir zamanda
  • Isı ve nem akıları, sıcaklık, nemlilik, buharlaşma, bulutluluk, yağış ve rüzgâr rejimleri ile alansal dağılış desenlerini etkileyerek
  • Yüksek olasılıkla birer kentsel ısı adasına dönüşmesine neden olacaktır.
Halk, bu denli kapsamlı yaşam standartlarını etkileyecek projeden yeterince haberdar mı? 

         On yıl önce değildiler ama şimdi ‘Evet’. Şöyle ki: İBB İstanbul Planlama Ajansı’nın Kanal İstanbul ile ilgili sorular yönelttiği güncel bir ankette (İPA. 2025), İstanbulluların yüzde 77.2’si Kanal İstanbul Projesi’ni desteklemediğini belirtti. Desteklemeyenlerin en önemli nedenlerinin başında kanalın yüzde 53.8 ile doğa tahribatı ve yüzde 39.1 ile deprem riski oluşturması geldi. “İhtiyaç için değil, kentte rant alanı açacaktır” diyenlerin oranı ise yüzde 31.2 oldu (Şekil 1).

Şekil 1: İBB İstanbul Planlama Ajansı’nın Kanal İstanbul’a yönelik halk desteğini ortaya koymak amacıyla gerçekleştirdiği güncel ankete verilen yanıtların yüzde dağılımı (İPA. 2025).
Kanal İstanbul’un yapılması bir gereklilik midir? Projeye ayrılacak bütçe başka alanlara kaydırılamaz mı?

         Hayır, Kanal İstanbul’un yapılması hiçbir konuda öncelikli olmadığı gibi, ülkenin ve İstanbul’un hiçbir gereksinim ve/ya da sorununa çözüm getirebilecek bir stratejik bir planlamaya da dayanmamaktadır. Bu bir meydan okuma, rant, talan ve yıkım projesidir. Hiçbir gereksinime ve önceliğe dayanmamaktadır. Başta su kaynaklarının ıslahı ve geliştirilmesi, kuvvetlendirip artırılması, kentin yeşillendirilmesi, ulaştırma altyapısı ile depreme dayanıklı yapılar ve sistemlerin geliştirilip kuvvetlendirilmesi, iklim değişikliği ve şiddetli havaya direngen alt yapının geliştirilmesi gelmek üzere, bu projeye harcanacak olan para çok sayıda yaşamsal önemi bulunan soruna, özellikle iklim değişikliği ve deprem afetlerine direngen sürdürülebilir yeşil bir kent oluşturma proje ve çalışmalarına kaydırılabilir.

Kısa Tartışma

         Kanal projesi kapsamında yapılmakta olan ve proje önlenemezse gelecekte yapılabilecek olan daha büyük ölçekli çeşitli kazı çalışmaları sırasında oluşan tozlanmanın, kazı süresinin uzunluğu da dikkate alındığında toplam etkisi, toz, kirletici gaz, sera gazı salımı, gürültü ve titreşim yoğunluğu çok ciddi olumsuz etkiler yaratacaktır. Kazı ve inşaat süresince çıkan tozlanmanın, fosil yakıtlı araçların egzoz salımlarından ve asfaltlama sırasında açığa çıkan hava kirleticisi gazların ve sera gazlarının (NOx, SO2, CO2, CH4, vb.), hava kirleticilerinin yağış ve nemle buluşması sonucunda oluşan kuru ve ıslak asit birikimlerinin, yakın çevrede ve taşınma ile İstanbul Yöresi ve çevresinde tarım alanları, su kaynakları, kara ve doğal ekosistemlere olumsuz etki yapması; fiziki coğrafyanın (yerel ve bölgesel jeomorfoloji, bitki örtüsü, hidrografya ve hidrolojik sistemler, klimatoloji ve meteoroloji, vb.) değişmesinin yerel ve atmosfere verilen sera gazı salımlarının da katkısıyla bölgesel ve küresel iklim değişikliklerine yol açması ya da çevresel ve iklim değişikliklerinin hızlanmasına ve etkilerinin daha kısa sürede belirmesine yol açması beklenmelidir.

         Sonuç olarak, Projeden İstanbul’da ve çevresinde yani İstanbul Yöresinde (İstanbul yöresi, Anadolu-Kocaeli ve Doğu Trakya-Çatalca Yarımadalarını içerir) yaşayan yurttaşlar, başta ciddi hava ve iklim değişiklikleri, bunlara bağlı şiddetli hava ve iklim olayları ve afetlerinin sıklıklarının ve şiddetlerinin artması, aşırı hava ve iklim olaylarının sıklık, uzunluk ve büyüklüklerinin artması vb.  gelmek üzere, içme ve kullanma suyunun azalması, hava, toprak, su ve karasal-denizel ekosistem kirliliği, karasal ve denizsel biyolojik çeşitlilik, tarım alanları ve orman ekosistemlerinin kaybı, var olan içme, atık su, yol, kanalizasyon, elektrik ve haberleşme ağının kaybı ve çok büyük maliyetlerle bunların yeniden inşa edilmesi, içme suyu baraj ve havzalarının kaybı, arkeolojik, tarihsel, kültürel eser ve sitlerin zarar görmesi ve kaybı vb. gibi çok sayıda alanda kayıplar yaşayarak, ciddi düzeylerde etkilenecektir.

Kısa Kaynakça

https://www.youtube.com/watch?v=tJLGs9rJqPk

İBB. 2020a. Kanal İstanbul, Çok Disiplinli Bilimsel Değerlendirme. (Ed: D. Orhon, S. Sözen, N. Görür), s. 315-337. İstabul Büyük Şehir Belediyesi, İstanbul Kültür ve Sanat Ürünleri Ticaret A.Ş. Yayını, İstanbul.

İPA. 2020b. https://ipa.istanbul/yayinlarimiz/genel/kanal-istanbul-calistayi-raporu/

İPA. 2025. https://abcgazetesi.com.tr/istanbul-planlama-ajansindan-kanal-istanbul-anketi-istanbullularin-yuzde-77si-karsi-808744

TEMA Vakfı. 2014a. İstanbul’un Geleceğini Etkileyecek Üç Proje, 3. Köprü – 3. Havalimanı – Kanal İstanbul. Tema Vakfı Uzman Görüşleri, (ed. N. Z. Gülersoy, Ö. E. Mutlu ve E. Y. Gökmen). ISBN: 978-975-7169-70-3, s.67-75. TEMA Vakfı Yayını, 1. Basım Mart 2014: İstanbul.

TEMA Vakfı. 2014b. http://www.tema.org.tr/folders/14966/categorial1docs/1244/ BUYUKPROJELER20032014data.pdf

Türkeş, 2014. İstanbul’da Yapılması Planlanan Projelerin Yerel İklim ve İklim Değişikliği Üzerindeki Etkileri. İçinde: İstanbul’un Geleceğini Etkileyecek Üç Proje, 3. Köprü – 3. Havalimanı – Kanal İstanbul. Tema Vakfı Uzman Görüşleri, (Ed. N. Z. Gülersoy, Ö. E. Mutlu ve E. Y. Gökmen). ISBN: 978-975-7169-70-3, s.67-75.  TEMA Vakfı Yayını, 1. Basım Mart 2014: İstanbul.

Türkeş, M. 2020. İstanbul Kanalının Fiziki Coğrafya, Atmosfer, Hava ve İklim Değişikliğini Yok Sayan ÇED’ine İlişkin Eleştirel Bir Değerlendirme. İçinde: “Kanal İstanbul, Çok Disiplinli Bilimsel Değerlendirme” (Ed: D. Orhon, S. Sözen, N. Görür), s. 315-337. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi, İstanbul Kültür ve Sanat Ürünleri Ticaret A.Ş. Yayını, İstanbul.

Türkeş, M. 2024. Küresel Çevre, İklim Değişikliği ve Gezegenin Sınırları. Cumhuriyetin 100. Yılında Çevre ve Toplum, Endişe de Var Umut da. (Editörler: A. E. Gülersoy, G. Kaya, A. Şeker), ISBN: 978-625-6658-76-9. 1. Baskı, Mayıs 2024, s.327-371, Eğitim Yayınevi: Konya.

 

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir