
Kâğıttan Topuklar…
“Topuklu Efe” adı, Aydınlı Fikriye’nin Kurtuluş Savaşı yıllarında cesaretiyle kazandığı, alın teriyle, kanıyla hak ettiği bir unvandır. Bu ad, tarihî bir bedelin, bir mücadelenin ve bir onurun simgesidir. Ne var ki günümüzde bu unvan, hafifmeşrepçe ve kolayca yakıştırılmakta, hak etmeyen kişilere yüklenmektedir.
Unvanın Değerinin Aşındırılması
Gerçek Topuklu Efe, işgalciye karşı canını ortaya koymuş, dağlarda silah taşımış, erkek efelerle aynı safta savaşmıştır. Bizler olaylara, insanlara olduğundan çok daha popüler yaklaşarak abartılı unvanları vermekte üzerimize yoktur.
“Topuklu Efe” lakabıyla şımarttığımız karakterin sağ açıktan yaptığı hamle takdire şayan! Bu durum, tarihî bir onurun sıradan bir lakaba indirgenmesinden başka bir şey değildir. Tek ortak noktaları giydikleri topuklu ayakkabılardır.
Tarihe Saygısızlık!
Hak edilmeden kullanılan her unvan, gerçek sahibine bir saygısızlıktır. Hele ki “Topuklu Efe” gibi bedel ödenerek kazanılmış bir unvan, gündelik hayatın basit sıfatları arasına sokulamaz. Bir kadının güçlü gibi görünmesi, inatçı olması veya makamın gücüyle çevresine hükmetmesi, onu “Topuklu Efe” yapmaz. Yapsa yapsa kâğıttan efe yapar.
“Topuklu Efe” unvanı, bir kişiye rastgele yakıştırılacak bir övgü sözü de değildir; bir mücadele mirasıdır. Bu mirası hak etmeyenlere yakıştırmak, gerçek kahramanın adını gölgeler, fedakârlığını küçültür. Toplum olarak tarihimize ve kahramanlarımıza borcumuz, onların isimlerini doğru yerde, doğru kişilere atfetmek ve unvanları ucuzlatmamaktır.
Topuklu Efe bir lakap değil; bir unvandır. Pazarlık masalarında değil, vatan için gösterilen cesaret, fayda ve fedakârlık ile hak edilir.
Kadir Veral

