Bilim,  Deneme,  Güncel - Aktüalite,  Kategorisiz,  Toplum

İstanbul Depremi: 6.2’lik Gerçeklik ve Afet Yönetimindeki Kırılmalar

Hiç süslü cümlelere gerek yok. 6.2’lik İstanbul Depremi, bütüncül ve önleyici bir afet risk yönetimi döngüsünün yalnızca bazı bileşenleri açısından değerlendirildiğinde dahi çok yaşamsal eksikleri ve acı gerçekleri açığa çıkardı. Hepsi değil, ama bazıları şöyle:

  1. Afet ve Acil Durum Toplanma Alanları, yasal zorunluluk olmasına rağmen hem sayıca çok sınırlı kaldı, hem de mevcut alanlar nitelik ve işlev açısından ciddi biçimde yetersizdi.

  2. Bu amaçla ayrılan alanların büyük kısmı, son 15 yılda “rezerv alan” ilan edilerek ranta açıldı. Pek çoğu AVM ya da AVM+rezidans projelerine dönüştürüldü. Kamusal alanlar özel çıkarlara feda edildi.

  3. Deprem öncesi, sırası ve sonrasına yönelik afet yönetimi hazırlıklarının yetersizliği bir kez daha acı biçimde gün yüzüne çıktı.

  4. Halkın büyük bölümü hâlâ ne yapması gerektiğini bilmiyor. Konutlarının depreme dayanıklılığına ilişkin güvenilir bilgiye ulaşamıyor.

  5. Daha önceki depremlerde yaşanan iletişim kesintileri tekrar etti. Telefon ve internet erişimi, en kritik anlarda dahi sağlanamadı.

  6. Afetle ilgili kurum ve kuruluşlar, 6 Şubat 2023 depremlerinin ağır sonuçlarından yeterli ders çıkarmamış. Olası bir “Büyük İstanbul Depremi”ne kriz yönetimi düzeyinde dahi hazırlıklı değiller.

  7. Kentsel dönüşüm süreci, demokratik, katılımcı, bilimsel ve kamu yararına dayalı bir planlama anlayışıyla tamamlanmadığı için büyük sorunlar barındırıyor. Bu sürecin yerel ve merkezi yönetimlerin işbirliğiyle, kamu hizmeti anlayışıyla hızla tamamlanması bir zorunluluktur.

  8. Olası depremin zamanı ve büyüklüğüne dair yapılan spekülasyonlar, risk yönetimi çalışmalarının önüne geçerek ciddi zaman ve kaynak kaybına yol açıyor. Hazırlık yerine tartışma hâkim.

  9. …ve daha fazlası.

Sonuç:
Bu deprem, sistemin ne kadar dayanıksız, halkın ne kadar yalnız ve devletin ne kadar dağınık olduğunu gösterdi. Üstelik bu sadece bir ön sarsıntıydı. İstanbul gibi bir metropolde 6.2’lik bir depremin bile iletişimi çökerttiği, halkı çaresiz bıraktığı, yönetimleri hazırlıksız yakaladığı bir ortamda, daha büyüğüne ne kadar uzağız, ne kadar yakınız?

Artık oyalama, görmezden gelme, sorumluluğu erteleme zamanı çoktan geçti. Bilimle, planlamayla, katılımla ve kamu yararı temelinde seferberlik başlatmak, yaşanacak kayıpları en aza indirmenin tek yolu. Deprem bir doğa olayıdır, ancak bu kayıplar kader değildir.

Prof. Dr. Murat Türkeş

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir