
Fethullah Gülen Hareketi: Eğitim Çalışmaları Ve Ekonomik Boyutunun Analizi (II)
FETÖ örgütü elebaşısı Fethullah Gülen, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden 5 yıl sonra 21 Ekim 2021 tarihinde uzun yıllardır yaşadığı ABD’de öldü, demek ki 4 yıl olmuş. Öldüğünde sadece bu ülkedeki charter okullarından yıllık 200-250 milyon dolarlık para akışı sağlanıyordu. Gülen hareketinin finansal yapısı, gelirleri hakkında doğru ve kesin rakamlar yazmak pek mümkün değil. Çünkü hareket her boyutuyla şeffaf bir yapıya sahip değildi, beklenemezdi de zaten.
Bölüm II: Ekonomik Boyut
Gülen hareketinin eğitim misyonu, yalnızca manevi bir çağrıdan ibaret değildi; aynı zamanda bu vizyonu gerçeğe dönüştüren güçlü bir ekonomik yapı tarafından da desteklenmekteydi. Hareketin finansal felsefesi ve kaynak seferberliği, karmaşık ve merkezi olmayan bir ağa dayanmaktaydı.
Gülen cemaati, 1990’lardan itibaren Türkiye’de binlerce dershane, okul, yurt ve medya kuruluşu üzerinden ciddi bir mali güç toplamıştı. 2000’ler boyunca da Türkiye’deki bankaları (özellikle Bank Asya) ve iş insanları aracılığıyla milyarlarca dolarlık bir finans ağı kurdu. 2010 yılına gelindiğinde 180’den fazla ülkede, ABD, Avrupa, Orta Asya ve Afrika’daki okulları, iş dernekleri ve şirketler üzerinden yıllık milyarlarca dolar büyüklüğünde bir finans hacmine ulaştığı tahmin ediliyordu. Bazı araştırmacılar, hareketin zirve döneminde (2010-2013 yılları arası) 25-30 milyar dolar arasında bir ekonomik büyüklüğü yönettiğini iddia ediyorlardı. Hareketin 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası Türkiye’deki mal varlıklarına (okul, dershane, banka vb.) el konuldu. Sadece ülkemizde el konulan şirketlerin toplam değeri 60-70 milyar ₺ (o dönemde yaklaşık olarak 20-25 milyar dolar) olduğu tahmin ediliyor.
ABD’deki charter okulları, Türk yetkililer tarafından Gülen Hareketi’nin en büyük finans kaynaklarından biri olarak gösterilmektedir. Bu okulların, ABD hükümetinden yılda en az 800 milyon dolar kamu fonu aldığı iddia edilmektedir. Türk hükümeti adına çalışan uluslararası bir hukuk firması, bu okulların “kapalı döngü kiralama dolandırıcılığı” ve “vize dolandırıcılığı” gibi yasa dışı yöntemlerle kamu fonlarını sömürdüğünü ileri sürmüştür. İddialara göre, harekete bağlı şirketler, okullara ait mülkleri yüksek fiyatlarla satın almakta ve ardından bu mülkleri okullara fahiş fiyatlarla geri kiralamaktadır, bu da vergi mükelleflerinin parasının haksız yere aktarılmasına yol açmaktadır.
Bu iddialar, sadece Türkiye’de değil aynı zamanda ABD’li yetkililer tarafından da soruşturulmuştur. Örneğin, FBI’ın, Chicago merkezli Concept Schools ağını, kamu fonlarını yasadışı olarak teknoloji tedarikçilerine aktardığı şüphesiyle soruşturduğu belirtilmektedir. Bu soruşturmalar sonucunda, Concept Schools’un “ihale yolsuzluğu” nedeniyle 4.5 milyon dolar para cezası ödemeyi kabul ettiği duyurulmuştu. Bununla birlikte, iddia edilen usulsüzlüklerin geleneksel denetim mekanizmalarıyla kolayca tespit edilemeyecek kadar karmaşık bir yapıya sahip olabileceğini düşündürmektedir. Bu durum, kamu fonlarının kar amacı gütmeyen bir eğitim sistemi kılıfı altında nasıl suistimal edildiği yönündeki iddiaların, finansal suç uzmanları için incelenmesi gereken önemli bir alan olduğunu göstermektedir.
FETÖ’nün darbe girişiminden kısa bir süre önce, kapatılan Bank Asya üzerinden paravan şirketler aracılığıyla çekilen 78 kredi karşılığında 40 milyon doların yurt dışındaki örgüt bağlantılı kuruluşlara aktarıldığı tespit edilmiştir. Bu durum, yasa dışı fon transferlerinin, ticari faaliyetlerin ardına gizlenerek gerçekleştirildiğini göstermektedir. Paralel yapının, finansal yapısının sadece gönüllü bağışlardan değil, aynı zamanda yasa dışı ve gizli operasyonlardan oluştuğu yönündeki güçlü iddiaların esasını oluşturmaktadır.
Bu mali yapı ile cemaatin milyarlarca dolarlık küresel finansal güce dönüştüğünü belirtilebiliriz. Elbette ki bu rakamlar genellikle tahminlere dayalıdır, çünkü resmi ve şeffaf bir bilanço hiçbir zaman olmadı.
3. Finansal Felsefe ve Kaynak Seferberliği
Hareketin finansal yapısı, geleneksel İslami uygulamaların modern bir yoruma tabi tutulmasıyla kurulmuştur.
3.1 İslami Finansın Reformist Yorumu
Fethullah Gülen, geleneksel İslami finans pratiklerini, takipçilerini eğitim projelerine yatırım yapmaya teşvik etmek için yeniden yorumlamıştır. Zekât (fakirlere verilen sadaka) gibi İslam’ın beş şartından biri olan kavramı, Gülen, bu paranın okullardaki fakir öğrencilerin burslarına yatırım yapılması için takipçilerini motive etmiştir. Benzer şekilde, sadaka (hayır işi) ve himmet (yardım etme), adak, kurban paraları, kurban derileri gibi diğer kavramlar da eğitim ve sosyal hizmet projelerine kaynak sağlamak amacıyla kullanılmıştır. Bu reformist yaklaşım, toplumumuzda eğitim faaliyetleri için büyük miktarda finansal kaynağın seferber edilmesini sağlamıştır. Çok sonra bu isimler adı altında toplanan bağışların yerinde ve usulüne uygun kullanılmadığı tespit edilmiştir. Aldatma imparatorluğu, insanların manevi/dini duygularını da suiistimal etmiştir.
3.2 İş Çevrelerinin Rolü
Hareketin finansal başarısı, kentlerdeki iş insanlarından oluşan çok sayıda gayri resmi “çevreye” veya gruplara dayanmaktadır. Bu çevreler, genellikle aynı iş kolundan olan iş insanları ve profesyonellerden oluşmaktadır. Haftada bir kez bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunmakta ve toplu olarak destekleyebilecekleri yerel projeleri değerlendirmektedirler. Güven ve ortak bir dindar yaşam tarzı üzerine kurulu olan bu sistem, resmi ve merkezi bir finansal kurum olmadan büyük miktarda sermayenin bir araya getirilmesini sağlamıştır. Bu iş çevrelerinin üyeleri, yıllık gelirlerinin yüzde 10 ila 70’ini (20.000 ila 300.000 dolar arasında) hareketle ilişkili projelere bağışladıklarını belirtmişlerdir.
3.3 Anadolu Sermayesine Cazibesi
Gülen’in serbest piyasa ekonomisine bağlılığı ve iş insanlarını küresel rekabetçi olmaya teşvik etmesi, özellikle merkezi Türkiye’de devlet bürokrasisinin kısıtlamalarından rahatsız olan yükselen küçük ve orta ölçekli iş insanı sınıfına hitap etmiştir. Hareket, bu girişimci ruha sahip kitleye bir ağ, bir ahlak ve bir amaç sunmuştur. Bu grupların bağışladığı paralarla yurtlar ve özel okullar finanse edilmiştir. Zamanla, bu okullarda eğitim gören öğrenciler, iyi eğitimli profesyoneller olarak topluma geri dönmüş ve onlar da bu ağın sonraki nesil bağışçıları haline gelmiştir.
4. Önemli Finansal Kuruluşlar ve Siyasi Çatışmalar
Gülen hareketinin ekonomik gücü, özellikle Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile olan çatışmada belirginleşmiştir. Hükümet, hareketin finansal ağını hedef alarak onu bir “paralel devlet” olarak nitelendirmiştir. Devletin her bir kademesine, hücresine kendi yetiştirdiği elemanlarını (kendi tedrisatından geçirdiği) yerleştirmiştir. Kendinden olmayanların sistem dışına itilmesine neden olurken toplumun diğer katmanlarının kendilerinden olması için adeta farklı bir motivasyon sağlamıştır.
4.1 TUSKON Ağı
FETÖ’nün ekonomik ağının en kritik unsurlarından biri, iş dünyası dernekleri ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla iş insanlarını ve sermayeyi organize etmesidir. Bu yapının zirvesinde, 150 iş adamı derneğini ve 1.200’den fazla iş insanını temsil eden Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) yer almıştır. TUSKON, uluslararası lobicilik faaliyetleri için bir platform görevi görmüş ve örgütün iş dünyasındaki gücünü konsolide etmiştir.
TUSKON, hareketin ekonomik gücünün merkezi bir bileşeni olarak tanımlanmıştır. En güçlü olduğu dönemde, TUSKON’un binlerce küçük ve orta ölçekli Anadolu iş insanının katkılarıyla 15-25 milyar dolar arasında bir değere sahip ekonomik güç merkezi olduğu öngörülmektedir. 15 Temmuz 2016’daki başarısız darbe girişiminin ardından, TUSKON’un aranan üst düzey yöneticilerinin Türkiye’nin siyasi olarak tanımadığı Tayvan’a kaçtığı ve buradan küresel finans ağını yönetmeye devam ettikleri iddia edilmektedir.
Bölgesel federasyonlar, örgütün iş dünyasıyla olan bağlarını bölgesel düzeyde sağlamlaştırmıştır. 15 Temmuz sonrası süreçte bu dernek ve vakıfların önemli bir kısmının kanun hükmünde kararname (KHK) ile kapatılması, örgütün sivil toplum içerisindeki derin yayılımını göstermektedir. FETÖ’nün ekonomik gücü, kamuoyunda “cemaat” olarak bilinen dağınık bir yapıdan, kar odaklı ve kurumsal bir holding düzenine doğru geçirdiği stratejik evrimle pekişmiştir. Bu dönüşüm, örgütün daha büyük ölçekli gelirler elde etmesini, yasal bir görünüm kazanmasını ve sosyal, siyasal nüfuzunu artırmasını sağlamıştır. Örgüt, Türkiye’de ve uluslararası alanda farklı sektörlere yayılan çok sayıda holding ve şirket aracılığıyla faaliyet göstermiştir. Bu şirketler, sadece gelir elde etmek için değil, aynı zamanda operasyonel gizliliği sağlamak ve örgütsel faaliyetleri maskelemek için kullanılmıştır. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından devralınan şirketler arasında Koza İpek Holding, Boydak Holding, Dumankaya Grup, Kaynak Holding, Feza Gazetecilik A.Ş.,AKFA Holding, Fi Yapı, Aydınlı Grup, Eroğlu Holding, Güllüoğlu Baklavaları ve Seyidoğlu Baklavaları gibi büyük holdingler bulunmaktadır. Örgütün sektörel yayılımı oldukça çeşitlidir ve bilinçli bir ekonomik stratejiyi yansıtmaktadır. Tekstil, mobilya, medya, inşaat, maden, altın ve gıda gibi birçok farklı alanda şirketler kurarak ya da ele geçirerek ekonomik tabanını genişletmiştir. Bu sektörel çeşitlilik, örgütün farklı ekonomik kanallardan gelir elde etmesini ve finansal risklerini dağıtmasını sağlamıştır.
4.2 Bank Asya Örneği
Bank Asya, Gülen hareketinin kilit bir finansal kuruluşu olarak görülmüştür. Banka, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “paralel yapı” olarak ilan edilen hareketin hedef alınmasından sonra bir çok kez gündeme gelmiştir. Bank Asya’ya 2015 yılında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından el konulmuştur. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), bu kararı, bankanın mali yapısındaki, ortaklık ve yönetimdeki sorunların finansal sistemin güvenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle almıştır.
Bank Asya, FETÖ’nün finansal yapısının merkezi ayağı olmuştur. Banka, sadece bir finans kuruluşu olarak değil, aynı zamanda örgütsel bağlılığın ve ekonomik gücün sembolü olarak kullanılmıştır. Aralık 2013’ten sonra bankanın finansal olarak zor duruma düşmesi üzerine, örgüt lideri Fethullah Gülen’in “bankayı kurtarma” çağrısı üzerine, üyeler ve sempatizanlar tarafından bankaya toplu para yatırılması için kampanya düzenlenmiştir. Yargıtay, bu çağrıdan sonra bankada hesap bulundurmaya devam etmeyi, örgüt üyeliği veya yardım etme suçu için bir delil olarak kabul etmiştir.
Örgütün ekonomik gücü, sadece finansal kaynak sağlamakla kalmamış, aynı zamanda stratejik bir nüfuz aracı olarak da kullanılmıştır.
4.3 Devlet Destekli Ekonomik Savaş
Hükümet, darbe girişiminin ardından, hareketin ekonomik tabanını hedef alan geniş çaplı bir kampanya başlatmıştır. Bu kampanya, on binlerce devlet çalışanının, bankanın ve şirketin tasfiyesini içermiştir. Hükümetin eylemleri, Gülen yanlılarını tasfiye ederek “devleti temizlemek” ve bir “silahlı terör örgütüne” karşı mücadele etmek olarak çerçevelenmiştir. Bu çatışmanın Türk ekonomisine maliyetinin 500 milyar doları aştığı tahmin edilmektedir (Kaynak).
Gülen hareketinin finansal boyutunu eleştirel bir gözle ele alırsak, meseleyi kapitalist üretim ilişkileri, sınıfsal çıkarlar ve ideolojik hegemonya aygıtları çerçevesinde değerlendirmek gerekir:
I. Sermaye Birikimi ve Finansal Ağlar
Gülen hareketi, özellikle 1980’lerden itibaren serbest piyasa politikalarının genişlemesi ve neoliberal dönüşümle birlikte, sermaye biriktirme sürecinde yerel ve uluslararası düzeyde ciddi bir finansal ağ kurdu.
Holdingler, şirketler, bankalar, medya kuruluşları, eğitim kurumları üzerinden hem sermaye ürettiler hem de yeniden dağıttılar. Bu süreç, hareketin “dini ve ahlaki bir topluluk” değil, kapitalist sınıf fraksiyonlarının çıkarlarını temsil eden bir ekonomik örgütlenme haline geldiğini gösterir.
II. Artı-Değer ve Emek Sömürüsü
Gülen hareketinin okullarında, dershanelerinde, yayınevlerinde ve işletmelerinde çalışanların emeği, hareketin sermaye birikim sürecine yönlendirildi.
III. Küresel Kapitalizmle Entegrasyon
Gülen hareketi, ABD ve Batı kapitalizmiyle güçlü bağlar kurarak emperyalist sistemle eklemlendi. “Türk okulları” yalnızca eğitim ihracı değil, aynı zamanda sermaye ihracı ve sermaye birikim ağının küreselleştirilmesi işlevini gördü. Bu durum, hareketin ulusal bir burjuva fraksiyonu olmaktan öteye geçip küresel kapitalizmin taşeronu haline gelmesi olarak yorumlanabilir.
IV. Sınıfsal Konum ve Çelişkiler
Hareketin finansal gücü, büyük ölçüde orta ve büyük burjuvazinin desteğiyle şekillendi. Tabanda ise esnaf, öğretmen, küçük girişimci ve emekçiler hareketin içinde “gönüllü” olarak yer aldı. Bu, tipik bir sınıf çelişkisidir: Emekçi taban, sermaye sahibi elitlerin çıkarına hizmet ederken, ideolojik olarak “aynı dava uğruna birleşmiş” gibi gösterildi.
V. Devlet ve Hegemonya
Gülen hareketi finansal gücüyle yalnızca sermaye birikimini değil, aynı zamanda devlet içinde hegemonya mücadelesini de yürüttü. Banka, şirket, medya ve okullardan gelen kaynaklar, kadroların devlete yerleştirilmesi için kullanıldı. Bu, sınıf mücadelesinin üst yapısal boyutunun tipik bir örneğidir: Sermaye birikimi, ideolojik aygıtlar ve devlet gücü bir bütün olarak işledi.
Sonuç olarak Gülen hareketi, kendini “hizmet hareketi” olarak sunsa da, özünde kapitalist üretim ilişkilerinin dini-ideolojik bir maskeyle yeniden üretilmesidir.
SONUÇ: Amaç ve Gücün İkiliği
5.1 Eğitim ve Ekonominin Birbirine Bağlı Doğası
Gülen hareketi, eğitim ve ekonomik misyonlarını stratejik olarak birleştirerek küresel bir ağ inşa etmiştir. Bu iki boyut, birbirine sıkıca bağlıdır. Eğitim kurumları, hareketin felsefesini yaydığı ve geleceğin liderlerini yetiştirdiği bir platform görevi görmekte, ekonomik ağ ise bu devasa ve küresel ölçekli misyonun finansal altyapısını sağlamaktadır. Hareketin, geleneksel İslami finans ilkelerini modern iş modelleriyle birleştiren yaklaşımı, takipçilerini hem manevi hem de maddi olarak “hizmet” etmeye motive etmiştir. Bu model, hareketin ekonomik sermayesini sosyal ve entelektüel sermayeye dönüştürmesini, bu sermayenin de daha sonra daha fazla finansal güce dönüşmesini sağlayan kendi kendini sürdüren bir döngü oluşturmuştur.
5.2 Genel Değerlendirme
Gülen hareketinin mirası, yoğun tartışmaların ve çelişkili yorumların konusu olmaya devam etmektedir. Bir yandan, hareketin okullarının, kaliteli seküler eğitim ve farklı dinlerden, etnik kökenlerden ve siyasi geçmişlerden gelen insanlar arasında birleştirici bir faktör olarak etik değerlerin öğretilmesi gibi pozitif sosyal ve eğitsel katkılar sunduğu iddia edilmektedir. Diğer yandan, hareketin, gizli bir hiyerarşiye sahip ve devlet kurumlarına sızmayı amaçlayan gizemli bir örgüt olduğu yönünde önemli suçlamalar bulunmaktadır. Hareketin/darbenin mali, siyasi ayakları maalesef tam ve gerçek anlamda ortaya çıkarılamamıştır. Gülen sonrası yaşanan iç sorunlar, rekabet vb. faktörlere karşın bu terör örgütü varlığını sinsice sürdürmektedir. Çünkü örgüt, bir yılan sessizliğinde kış uykusuna yatmış görünüyor!
Ülkemizde din faktörü siyasal, ekonomik, toplumsal vb. alanlarda önemli bir olgu olarak karşımızda duruyor. Fakat dini yapılar (dernekler, tarikat ve cemaatler) eğitim alanında örgütlenerek ve genişleyerek nitelikli insan kaynağı üretmeye, finansal alanda örgütlenerek mali güç elde ederek çalışmalarını finanse etmeye çalışmaktadır. Önceden de belirttiğimiz gibi elde ettiği güçle iktidara ortak olmaya, “güçten” pay almaya çalışmaktadır. Geçmiş deneyimlere baktığımızda da zamanı geldiğinde de iktidarı isteyebilmektedir. Bu nedenle bu yapıların toplumsal gerçekliğini gözeterek mücadele stratejileri geliştirmek mümkündür. Bunların bazıları aşağıda genel olarak yer almaktadır.
1. Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik
2. Eğitim ve Eleştirel Düşünme
3. Hukukun Üstünlüğü
4. Toplumsal Dayanışma ve Sivil Alanın Güçlendirilmesi
5. İdeolojik ve Kültürel Mücadele
6. Uluslararası Boyut
Eğitim Bilimleri Uzmanı
YARARLANILAN KAYNAKLAR
1. www.memurlar.net/album/11069/feto-nun-abd-deki-okullarinin-listesi.html
2.www.dw.com/tr/s%C3%BCleymanc%C4%B1lar%C4%B1n-almanyadaki-yap%C4%B1lanmas%C4%B1-nas%C4%B1l/a-72620390
3. https://ilerihaber.org/icerik/baslik-58122.html
4. https://www.dokuzeylul.com/fetonun-ekonomiye-maliyeti-500-milyar-dolari-asti#google_vignette
5.https://www.aa.com.tr/tr/15-temmuz-darbe-girisimi/15-temmuzun-4-yilinda-turkiyenin-abdden-guleni-iade-talepleri-yanitsiz-kaldi-/1908447
7. Sivil Örümceğin Ağında, Mustafa Yıldırım. Ulus Dağı Yayınları, 2022.
8. Alman Gizli Servislerinin Türkiye Operasyonları, Talip Doğan Karlıbel. İstanbul, Ekim 2007.
9. Aldatma İmparatorluğu, Gülen’in ABD’deki Okul Şebekesi. Turkuvaz Medya Grubu, İstanbul, Mart 2018
10. Rothschıld Hanedanı, Paranın Efendileri, 1798-1848, NiallFerguson, Çeviri; Cem Demirkan, Kronik Kitap, İstanbul, Ocak 2023.
