
Felsefenin “Doğulusu” ve “Batılısı”
Modern felsefeyi “Batı felsefesi” diye itinayla “Doğu felsefesi” olarak adlandırılan felsefeden ayrı ele alma eğilimi çok yaygındır. Sanki bu iki felsefe özü itibarıyla birbirinden tamamıyla farklıymış gibi alınıyor sıklıkla. Oysa örneğin Kant’ın dikkat çektiği gibi ta en başından beri felsefe tektir.
Kant, felsefe bizi gerçeğe götürmesi için başvurduğumuz bilimdir, diyor. Bu bakımdan tektir. Ama gerçeğe nasıl ulaşabileceğimiz konusunda felsefe çerçevesinde yapılan felsefe denemeleri çoktur ve çok olmak zorundadır. Bir özgürlük bilimi olarak felsefenin diyalektik özünde vardır bu, yani bir olmasına rağmen çokluğu mümkün kılmasında.
Birbirinden tamamen farklı dönemlerde vücuda gelmiş felsefi oluşumlar arasında bile özü itibarıyla bu bakımdan özdeşlik vardır. İslami inancın yaygın olduğu coğrafyada oluşan felsefe de özgürlük felsefesidir. Öz, kendisini en çok erkekte gösterir. Etekte ontolojik bakımdan potansiyel, yani mümkün olan açığa çıkar.
Bazen “İslam felsefesi” denen felsefi oluşumu yüzyıllarca oluşturan filozoflar işe girişirken felsefenin davasını, yani insanlığın yeryüzündeki özgürlük ve ahlaklılık meselesini kendilerinden önce doruk noktasına taşımış olan antik Yunan felsefesini alımlamaktan, üstlenmekten hiç çekinmediler.
Başka türlü de olamazdı. Tüm filozoflar bir cumhuriyetin, filozoflar cumhuriyetinin üyeleridir. Hangi dilde, kültürde, tarihsel dönemde, inanç çağrafyasında ve dünyasında olursa olsun; filozofların hepsi “filozoflar cumhuriyetinin” yurttaşlarıdır. İslam felsefesini oluşturan filozoflar örneğin Aristoteles’i “ilk öğretmen” olarak tanımlamaktan da geri durmamışlardır. Hepimizin hayran olduğu İbni Haldun, Aristoteles’ten “filozof” olarak bahseder.
Düşünsel miras, sizden önce onu kimler doruk noktasına taşınmışsa, kim olduklarına bakmadan, oradan devralınır ve sürdürülür. İslam filozofları da veya genel olarak doğu dünyasının filozofları da böyle yaptı ve doğru yaptı. Doğu ve Batı aynı dünyanın iki coğrafyasıdır. Doğu ve Batı felsefeleri bir ve aynı felsefenin farklı görünüm halleridir.
Doğu’nun ve Batı’nın özü itibarıyla farklı dünyalar olduklarına dair bakış bizzat Batılı emperyalistler tarafından uydurulmuş ve onların Doğulu işbirlikçileri tarafından Doğu’da yayılmıştır. Amaç insanlığı parçalamaktır, zihinlere makas atarak bütünün görülmesini engellenmektir.
Bugün bu iki dünyanın birbirinden ayrı olduğuna dair zihinlerde oluşan makas böyle oluşmuştur. Zaten Batılılar da kendi modern felsefelerini oluştururken hiç gocunmadan Doğulu filozofları alımlamış, devralıp sürdürmüşlerdir. Filozofların yurdu da bundan böyle tüm dünyadır.
Prof. Dr. Doğan Göçmen

